HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, AKP ve MHP’nin ortak hazırladığı infaz düzenlemesine ilişkin “Bu tasarı, adrese teslim bir infaz değişikliğidir. Bu değişiklikle mafyalar, tefeciler, katiller, uyuşturucu imal ve ticareti yapanlar, cinsel saldırı ve çocuğa yönelik cinsel istismar suçu işleyenler tahliye edilecek” dedi
Koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle hız verilen ve hapishanelerden yaklaşık 90 bin kişinin tahliyesini öngören infaz düzenlemesine ilişkin kanun teklifinin görüşülmesine bugün (7 Nisan) TBMM Genel Kurulu’nda başlanıyor.
HDP İstanbul Milletvekili Av. Oya Ersoy, AKP ve MHP imzasıyla hazırlanan 70 maddelik teklifle 11 ayrı kanunda değişiklik yapıldığını belirterek “Koronavirüs günlerinde fırsatçılık yapmaktır bunun adı. Uzun süredir çıkarmak istedikleri, AKP’nin hem kendi içinde, hem iktidar ortakları içinde anlaşamadıkları tasarıyı bu günlerde Meclis’e getirdiler” dedi.
Sendika.Org’a konuşan Ersoy, TBMM Adalet Komisyonu’nda 3 Nisan’da yapılan görüşmelerde AKP’li vekillerin “son dakika” eklemesine dikkat çekti.
AKP Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve Bursa Milletvekili Emine Yavuz Özgeç’in sunduğu geçici fıkra ile “kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi hâlli bazı hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilmesine” imkân tanıyan bir düzenleme yapıldı.
Ersoy, “Bu tasarı, adrese teslim bir infaz değişikliğidir. Bu değişiklikle mafyalar, tefeciler, katiller, uyuşturucu imal ve ticareti yapanlar, cinsel saldırı ve çocuğa yönelik cinsel istismar suçu işleyenler tahliye edilecek” dedi.
Kasten yaralamadan ölüme sebep olma, taksirle ölüme sebep olma, olası kastla öldürme suçlarından ceza alanların bu düzenlemeden yararlanabileceğini belirterek Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ne demek? Bu tasarı, Gezi davasında ‘müşteki’ kabul ettikleri Ali İsmail’in katili Mevlüt Saldoğan, Abdullah Cömert’in katilleri cezaevinden çıksın, Berkin’in katili ceza aldığında cezaevine girmesin diye çıkarılıyor demek. Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun indirme kapsamına alınması birçok katliam davasındaki sanıkları ‘kurtaracak’. Soma ve Ermenek maden katliamları, Aladağ yurt yangını, Çorlu ve Ankara tren katliamlarının sorumluları bu düzenlemeden yararlanacak.”
Kanun teklifinin, “Egemenlik kayıtsız şartsız Saray iktidarının ve sermayenindir” anlayışıyla hazırlanmış olduğunu belirten Ersoy, “Öncelikle geçmişe dönük bir ‘af’ tasarısı değil. İnfaz değişikliği yaparak hem bugüne kadar hem de gelecekte ceza tehdidi altındaki herkesi ilgilendiren düzenlemeler var” değerlendirmesinde bulundu.
Ersoy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tasarı, şu ana kadar cezaevine girmeden cezaları infaz edilen cumhurbaşkanına hakaret, 2911 sayılı yasaya muhalefet gibi suçlardan ceza verilenler bundan sonra cezaevine girmeden cezaları infaz edilmesin diye çıkarılıyor. Yani infaz yasasında kalıcı olarak değişiklik yapan düzenlemeler var. İnfaz sürelerinden cezaevindeki mahpusun iyi hal koşullarına kadar.
Koşullu salıverme ve denetimli serbestlikten yararlanma koşullarını belirleyecek ‘idare ve gözlem kurulları’ oluşturuluyor.
Cezaevi dışında da hastanede, mahkemedeki davranışları da ‘iyi hal’ değerlendirmesine katılıyor. Yani mahpusların cezaevi dışındaki davranışları, mahkemelerde duruşma sırasındaki tavır ve davranışları da ‘kurum içindeki gibi disiplin cezasına tabi olma” olarak tanımlanarak kapsama alınmış.
Cezaevlerinde fiilen uygulanan onur kırıcı, hukuka ve mahpus haklarına aykırı uygulamalar da yasa haline getiriliyor. Örneğin cezaevine ‘basın ilan kurumunun ilan verdiği’ gazeteler dışında gazete alınmayacak.”
HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, düzenlemeden faydalanamayacak binlerce siyasetçi ve düşünürün olduğunu belirtti ve Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle bu kanun teklifinin iade edilmesini talep ederek şunları kaydetti:
“Teklifin tamamının Anayasa’nın 10’uncu maddesine aykırı olduğu, eşitlik ilkesine aykırı olduğu; dolayısıyla bir zümreye, bir kişiye, âdeta bir adrese teslim şeklinde olduğuna ilişkin hükümler içerdiği; başka bir anlatımla genele dair olmayan, istisna içeren ve bu istisnaların da Anayasa’ya aykırılık teşkil edeceği kanısıyla biz bu iddiamızı ileri sürüyoruz.”
CHP’nin muhalefet şerhinde de teklifin birçok yönden Anayasa’ya aykırı olduğunu savunularak “Tutuklu ve hükümlüler arasında keskin bir ayrım yapılması, gerçek suçlular – siyasi (sanal) suçlular arasında ayrımcılık, terör suçlarının tümden kapsam dışı tutulması Anayasa aykırılıkların başında gelmektedir” ifadelerini kullanıldı.
TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü olan İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, AKP ve MHP’nin ortak hazırladığı teklifin, “İnfaz Kanununda Yapılan Değişik Teklifi” olarak adlandırılmasına rağmen infaz kanununun ötesinde bir af kanunu olarak gördüklerini söyledi.
Son yıllarda Türkiye’de çok defa Anayasa’nın çeşitli maddelerinin ihlal edildiğini belirten Emre, “Burada af düzenlemesinin hukuki dayanağı olmakla birlikte kıldan ince, kılıçtan keskin hassasiyette bir konu çünkü bir yanıyla suçluyu ve mağduru, diğer yanıyla da toplumsal vicdanı etkilemektedir. Bunun için infaz adaletinin adaletin hassas terazisinde iyi ölçülmesi lazım” dedi.
Yargının “Tayyip Erdoğan’ı siyasi açıdan kendine misyon edinmiş, onun sözleri, onun davranışları sonrasında kararlar veren bir organ” hâline gelmemesi gerektiğinin belirtildiği CHP şerhinde, şu ifadeler yer aldı:
“Siyasal suçların muhatabı, ilke olarak yöneticiler olup, bu suçların yelpazesi, siyasal rejimlerin demokratik olma derecesini de ortaya koyar. Şu halde siyasal suçlar, ilgili devlette yürürlükte olan siyasal rejim ve/ya sisteme bağlı olarak değişen suçlardır. Bu nedenle, ‘düşünce suçları’, siyasal niteliklidir: Söz, yazı, slogan, afiş, pankart, gösteri ve yürüyüşler, protestolar, örgütlenme özgürlükleri… ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ buna tipik örnektir: Hakaret, adi suç (TCK 125); ama ‘cumhurbaşkanına hakaret’ (TCK 299), siyasal suçtur. Bu nedenle, indirim ve afta öncelik siyasal suçlara tanınmalı.”
Sendika.Org