HDP’nin 4. Olağan Kongresi çok güçlü bir değişim mesajı verdi. Bu mesajın pratik politikada etkili olması da bir o kadar önemli ve gereklidir. Güçlü bir katılımın olduğu kongrede beklentinin de bir o kadar büyük ve güçlü olduğu bilinmelidir
HDP 4. Olağan Kongresini gerçekleştirdi. Hemen herkes, bu kongrede örgütsel yapılanmadan politik yönelime kadar HDP’nin nasıl bir yolda ilerleyeceğine dair önemli mesajlar bekledi.
Sisteme muhalif olan güçler, HDP’ye yönelik ciddi eleştiriler getirmelerine rağmen HDP olmadan Türkiye’de demokrasi mücadelesinin gelişmeyeceğini de gördüklerinden beklentilerini yüksek tuttular. Bu önemli bir olgu, yani HDP olmadan demokrasi mücadelesinden beklenilen sonucun alınamayacağı görülüyor. Bu bakımdan HDP Kongresine herkes kendi pencereden baktı ve bir misyon yükledi.
İktidar, muhalefetin etkisizleştirilmesinin merkezine HDP’yi koydu. HDP, politik ve örgütsel olarak etkisizleştirilirse, toplumun en dinamik gücü tasfiye olursa, korku dalgası toplumu etkiler, güven duygusu bütünüyle kırılır. Böylelikle pratik-politik muhalefetin etki alanı bütünüyle kaybolur. Bunun için önce HDP’nin Eş Başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, binlerce çalışanı tutuklandı. Kürt illerindeki bütün belediyelere kayyum atandı ve böylece HDP’nin kazanma iradesini kırdıklarını hesapladılar. 2019 Yerel/Belediye seçimleri oldu. Halk yeniden belediye başkanlarını seçti ve HDP’ye sahip çıktı. İktidar yeniden saldırdı ve Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyeleri dahil olmak üzere onlarca belediyeye yeniden kayyum atadı. Selçuk Mızraklı ve birçok belediye başkanı tutuklandı. Belediye meclis üyeleri görevlerinden alındı. Türkiye’nin hemen her ilinde HDP’ye yönelik operasyonlar kesintisizce devam etti/ediyor. Hedef değişmiyor: HDP’yi işlevsiz kılmak, politik gücünü ve özellikle halk üzerindeki etkisini kırmak. Böylesi zor koşullar altında HDP’nin 4. Olağan Kongresi yapıldı.
İktidar, HDP’yi kriminalize ederek toplumsal gücünü koruyamayacağını düşündü. Yapılan operasyonlar neticesinde, kongrenin zayıf kalacağı, etki gücü yaratamayacağı, baskılar nedeniyle katılımın çok zayıf olacağı hesaplandı. Beklenti buydu. Muhalif güçlerin de böyle bir kaygısı vardı. “Acaba?” sorusu herkesin aklına gelmedi değil. Peki ne oldu? Kürtler ve demokratik muhalefet güçleri, HDP’ye yönelik eleştirilerini yaptılar ama HDP’yi yalnız bırakmadılar. 30 bine yakın bir katılım, katılım kadar motivasyonun da oldukça güçlü olması, dipten gelen dalganın yok olmadığını, varlığını koruduğunu, zor dönemde her şeye rağmen partinin sahiplenileceği mesajı verildi.
Güçlü katılım, coşkulu bir kitle vardı. Ama geçmiş kongrelerden farklı olarak genç sayısının oldukça düşük olması, üzerinden düşünülmesi gereken temel bir konu. Yaş ortalamasının oldukça yüksek olmasının ve genç nüfusun kongreye yeterince ilgi göstermemesinin nedenleri üzerinde kafa yorulması; bunun bir tepki mi olduğu, bir uyarı niteliği mi taşıdığı mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Eğer toplumun genç dinamik kesiminde kongreye karşı bir ilgisizlik oluşmuşsa bunun gelecekte ciddi bir tehlike oluşturacağının şimdiden görülmesi ve gerekli derslerin çıkartılmasında yarar var.
Konuşmalar içerisinde Öcalan ve Demirtaş isimleri geçtiği anda salonda beklenilenin çok üstündü bir coşku oluştu. Bu coşku çok yönlü politik bir reaksiyondu ve arka planın çok iyi okunması gerekir. Hem devlet hem HDP hem de demokratik çözüm isteyenler ortadaki tabloyu objektif olarak değerlendirmeli ve gerekli sonuçları çıkartmalıdır.
Birincisi, kongreye 28 ülkeden delegasyonların gelmiş olması özellikle uluslararası ilişkiler bakımından önemli görülmesi gereken bir noktadır.
İkincisi, demokratik kitle örgütlerinin yüksek bir oranda kongreye katılmaları HDP’nin gelecekteki toplumsal dinamiklerle bir arada olması için oldukça önemlidir.
Üçüncüsü, Gelecek Partisi’nin kongreye temsilci göndermesi, önümüzdeki bir iki hafta içinde partisini ilan edecek olan Babacan’ın mesaj göndermesi, CHP’nin temsil edilmesi hem HDP’ye yönelik izolasyon politikasının kırılması hem de önümüzdeki süreçte olası demokrasi ittifakı için önemli bir mesaj içeriyor. Ayrıca HDP’nin toplumsal değişimin merkezi olduğu, HDP olmadan sistem içi güç ilişkilerinin belirlenemeyeceğini, politik dengelerin kurulamayacağının görülmesi bakımından önemlidir.
Dördüncüsü, HDP’nin verdiği politik mesaj oldukça netti. Türkiye’nin sorunlarının çözümü için ‘iktidara aday olduklarını’ belirtmeleri ilk kez somut bir talep olarak ortaya çıktı.
Beşincisi, yapılan değerlendirmede Türkiyelileşme meselesinin vitrinde kimlerin olduğuyla ilgili olmadığını, tamamen çözüm odaklı politik taleplerle ilgili olduğunu göstermesi bakımından önemliydi.
Altıncısı, tüzük gereği, birkaç istisna hariç parti yönetimine ikinci kez seçilenlerin yerine yeni adayların seçilmesi, bürokratlaşmaya karşı bir önlem olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan parti meclisinin önemli bir kısmının yenilenmesi parti yönetiminin ciddi ve dinamik bir yapıya dönüştürülmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Yedincisi, Mithat Sancar’ın eş başkanlığa getirilmesi öncelikli olarak politik iklimin ve dengenin değiştirilmesine katkı yapabilir. Hiç şüphesiz ki bireyler tek başına bir değişim sağlayamaz. Ancak bireyin üstlendiği rol ve etki alanı dikkate alındığında değişimde ciddi bir rol üstlenebilir. Sancar hem iktidar ve devletle ilişkilerde hem de muhalefet güçleriyle oluşturulacak ortak politikalarda etkili olabilecek bir potansiyele sahiptir. Ancak Sancar’ın sorunların çözümünde tek başına bir kurtarıcı olarak görülmesi ya da politik yükü tek başına sırtlamasını beklemek başka yanlış sonuçlar doğuracaktır. Eş Başkan Pervin Buldan’ın mevcut deneyimini gözden geçirerek politik inisiyatifi kullanmada daha güçlü bir irade ortaya koyması, Kürtlerin toplumsal taleplerini çok daha belirgin bir tarzda gündemleştirmesi de dikkat edilmesi gereken bir başka noktayı oluşturuyor. Böylelikle iki eş başkan arasında politik dengenin sağlıklı kurulması ve verimli bir ilişki hattının oluşturulması mutlaka sağlanmalıdır.
Sonuç
HDP’nin 4. Olağan Kongresi çok güçlü bir değişim mesajı verdi. Bu mesajın pratik politikada etkili olması da bir o kadar önemli ve gereklidir. Güçlü bir katılımın olduğu kongrede beklentinin de bir o kadar büyük ve güçlü olduğu bilinmelidir. HDP kitlesinin politik taleplerinin gündemleştirilmesi ve çözüm odaklı siyasetin merkezine konulması da oldukça önemlidir. Aksi takdirde bugünkü coşku ve destek ters bir etki yaratabilir.
Peki, HDP bundan sonra ne yapmalıdır? Bir sonraki yazımda bu noktaları ele alacağım.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.