HDP’nin beslendiği toplumsal kaynakla yönetim arasında ruhsal bağın kopmasının yaratacağı tehlikenin farkında olmak gerek. Bu tehlikenin kapıya dayandığını ve kendisini hissettirdiğini görmezden gelemeyiz
HDP iki hafta sonra kongre yapacak. İçerisinden geçtiğimiz süreci HDP’nin hem kendisini yenilemesi hem de politik sürece daha aktif bir tarzda müdahale edebilmesi için yeni bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. HDP’nin politika oluşturmadan örgütsel yönetim merkezine kadar birçok alanda kapsamlı yapısal sorunları bulunuyor. Ancak bütün bunları aşma ve kendisini daha üst düzeyde örgütleme potansiyeli ve olanağı bulunuyor.
HDP’nin kuruluş felsefesinin mantığıyla bugünkü politik-örgütsel pozisyonu arasındaki ilişkinin doğru ve çok kapsamlı irdelenmesine acil ihtiyaç var. Türkiye’nin iç politik dengelerinin çok yönlü değişim sürecine girdiği bir ortamda devletin özellikle Kürt politik güçlerini sürecin dışında tutmak için özel bir strateji uyguladığı çok açık olarak görülüyor. Sokaktaki insanın dahi fark ettiği bu durum karşısında Kürt toplumsal tabanının yoğun desteğine sahip HDP’nin toplumsal dinamikleri örgütleyip harekete geçirecek bir politika ortaya koyması, devletin Kürtleri tasfiye planını boşa çıkartacaktır.
Türkiye’nin içerisinden geçtiği karmaşık sürecin aşılmasında en önemli dinamiklerinden birinin HDP olacağı gerçeğini bilince çıkartmak gerekir. Özellikle değişim ve dönüşüm sürecine bilinçli bir şekilde müdahale etmek, bir bakıma demokratikleşme sürecinin öznesi olmak, üzerinde yükseldiği toplumsal tabanın ihtiyaçlarına yanıt veren politikalar oluşturup yaşama geçirmek için HDP, mevcut potansiyelinin üstünde bir misyon ve rol üstlenerek sürece müdahil olmalıdır. HDP, bugünkü politik dengelerde önemini artırtmıştır.
Sistem, içerisinde bulunduğu krizi, kendi iç dinamiklerini yeniden örgütleyerek çözmek istiyor. Bunu yapmaya çalışırken HDP’nin sürecin bir öznesi olmasını engellemeye çalışıyor. Çünkü HDP bu sürecin öznesi olursa, Kürt sorunun çözümünde ortaya koyacağı projeler önem kazanacaktır. HDP, siyasi dengeleri belirleyen önemli bir güç olduğunu son birkaç seçimle kanıtladı. Ne iktidar ne de muhalefet tarafından gözden çıkarılabilir. Bu nedenle HDP, politik potansiyelini bilince çıkartarak, süreci doğru okuyarak yeni bir politik hat belirlemeli ve toplumsal değişim sürecinde aktif bir rol üstlenmelidir.
HDP bugüne kadar izlediği sadece kendi kendine yeterli görünen politika yapma tarzını bırakmalı, içe kapanan değil demokratik siyasal değişim rolünü üstlenen bir politik strateji benimsemelidir. Bu şansı var ancak bu haliyle yeterli değil. Bunun başarılması için sürecin ruhuna uygun ve toplumsal dayanağı güçlü yeni örgütsel modeller geliştirmelidir.
HDP kendisini yenilerken hem bölgesel ve küresel sorunlara dair stratejiler geliştirmeli hem de Türkiye’nin yeniden şekillenen iç politik yapısına dair politikalar üretmelidir. Üzerinde yükseldiği toplumsal dinamiğin, yani Kürtlerin sorunlarını bütünlüklü olarak güncelleştirmeli ve süreklilik kazanacak şekilde iç politikanın şekillenişinde temel argüman olarak kullanmalı, Alevilerin ve diğer toplumsal grupların sorunlarını gündemde tutmayı başarmalıdır. Varlık nedenlerinden başlıcası olan Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin politik projesini açık ve net olarak belirleyip ortaya koyması ve buna uygun yönelimlere girmesi şarttır.
HDP sistemin yasaları içerisinde kurulmuş bir Türkiye partisidir. Bu doğru tanımlanmadığı takdirde sisteme entegrasyon kaçınılmazdır. Türkiye partisi olmak esasen üzerinde yükseldiği toplumsal tabanın politik hassasiyetlerini dikkate alarak demokratik toplum/sistem paradigmasını uygulamaktır. Türkiye partisi biçimsel olarak HDP yönetimini oluşturan kadroların Türk kökenlilerden oluşturulması değildir. Türkiye partisi olarak bir misyon üstlenmek Kürtlerin toplumsal ve politik taleplerin ötelenmesi olarak algılanamaz, kendi sosyolojik tabanından kopmasına yol açacak politikalar geliştiremez. Kürt sorununun demokratik çözümünü Türkiye toplumunun gündemine taşıyarak, ortak politik çözümler üreterek, şiddeti sonlandırabilecek demokratik mücadeleyi geliştirerek, toplumun farklı katmanlarının sorunlarını gündemine alarak Türkiye partisi haline gelebilir.
HDP’nin merkezi yönetim anlayışı ve perspektifi mutlaka netleştirilmeli ve buna uygun bir konumlandırma yapılmalıdır. Kadro yönelimi belki de çalışmanın en önemli halkasıdır. Süreci doğu okuyan ve doğru politika geliştiren yöneticilere ihtiyaç var.
HDP’nin Genel Merkez yönetiminden bir ilçe yönetimine kadar bütün çalışma alanlarında bulunan yöneticilerin toplumsal tabanla bağlarının güçlü olması zorunludur. Tabanı harekete geçirecek ve örgütleyecek kişilerin varlığı, toplumsal tabanla ruhsal bağ kuran insanlardan oluşması, doğal etkileyici gücü oluşturan ve hareket kabiliyeti güçlü olan kişilerin tercihi önemlidir.
HDP’nin hiçbir kademesine ısrara dayanan, hatır gönül için ‘göreve’ çağırma olmamalıdır. Görev vermede veya almada yeteneği, gücü, isteği ve koşulları uygun olanların tercih edilmesi genel bir kural olarak belirlenmelidir. Özellikle kendi toplumsal tabanına yabancı, bütünleşmeyi beceremeyen, kitlesini sıradan görüp küçümseyen, politik refleksi zayıf olanlara görev verilmesinin tahmin edilenden çok daha olumsuz etkileri olacaktır. HDP, politik refleksi güçlü, süreci doğru okuyan, genç dinamik kadroların yetiştirilmesine ve görevlendirilmesine özel bir önem vermelidir.
Geçmişte partide görev almış, şu an aktif olmayan, dışarıda kalmış, atıl olan ama sayıları binlerle ifade edilen üye/kadrolarla yeniden bir bağ kurulmalı ve onları sürece dahil edecek plan ve projeler devreye sokulmalı. Örneğin İstanbul’da HDP öncülü partiler dahil olmak üzere değişik kademelerde görev almış olup atıl olan, bekleyen, kırılan vb. 20 binin üzerinde insanın varlığından bahsediliyor. Bunlara ulaşmak, dinlemek, eleştirilerini, uyarılarını almak ve sürece dahil etmeye çalışmak oldukça önemlidir. Başka illerde de benzer durumlar olabilir.
HDP merkezini oluşturan dinamikler güçlü olmadır. Merkez yönetimin politik süreci doğru okuyan ve güçlü politik refleksle tutumunu ortaya koyan insanlardan oluşması bir zorunluluktur. Aynı zamanda üzerinde yükseldikleri toplumsal taban üzerindeki doğal etki yaratması, onlarla ruhsal bir bütünlük kuruması da son derece önemlidir. HDP merkeziyle toplumsal tabanı arasında ruhsal/psikolojik bağ kurulmadığı sürece ciddi sorunların ortaya çıkacağı ve oluşan güvensizliğin aşılamayacağı açıktır.
Önümüzdeki süreç karmaşık ve yoğun politik gelişmelere sahne olacaktır. Bu gelişmelerin sarsıcı etkisine paralel olarak toplumsal tabanla yeniden bütünleşmeye ihtiyaç var. Bu nedenle vitrinin sadece biçimsel değil aynı zamanda dönemin ruhuna uygun bir şekilde çok yönlü yenilenmesinin pozitif yansımaları olacaktır. Döneme uygun yeni yöneticilerin veya adayların ön plana çıkartılması toplumsal ivme yaratan bir faktör olabilir. HDP’de tabanı da harekete geçirebilecek bir dinamiğin ortaya çıkmasının zemini oldukça güçlüdür. Ayrıca yerellerin parti merkezinde daha güçlü bir şekilde temsili, toplumsal tabanın güveni bakımından da son derece önemlidir.
HDP toplumsal dinamiği güçlü bir parti olmasına rağmen elitleşme ve bürokratikleşme, kendisini ciddi oranda hissettiriyor. Seçilen milletvekilleriler veya yerellerde bazı belediye başkanları ile toplumsal taban arasındaki bağın zayıf olması çok açık olarak hissediliyor.
Bileşenler hukuku gerekçesiyle seçilenler, esasen tepeden, adeta seçilme gereği görülmeden yönetici olarak atanıyor. Yani ayrıcalıklılar topluluğu oluşuyor. Bileşenler hukukunu temsil edenlerin politik etki güçleriyle, toplumsal dayanaklarıyla HDP’deki temsili oranları arasında belirgin bir zıtlığın olduğu da açıkça görülüyor.
HDP tabanının toplumsal politik taleplerini içselleştiren, stratejik vizyonu geniş, bağımsız karar verme gücü olan, politik refleksleri güçlü, demokratik siyaseti geliştirme perspektifine sahip, sürece hâkim olmayı başaran bir yönetimin varlığı zorunludur. Beslendiği toplumsal kaynakla yönetim arasında ruhsal bağın kopmasının yaratacağı tehlikenin farkında olmak gerek. Bu tehlikenin kapıya dayandığını ve kendisini hissettirdiğini görmezden gelemeyiz.
HDP Kongresi çok yönlü değişim için önemli bir fırsattır. Toplumsal gelişmelerin ruhuna uygun yeniden yapılandırma stratejisi uygulanacaksa, değişim kaçınılmazdır. İdare etmek, zamana yaymak, duygusal refleksler göstermek gibi idareci çözümler HDP’yi ileriye taşımaz.
2020 yılı Türkiye’de ciddi politik değişimlerin yaşanacağı bir süreç olacaktır. Politik dengeler yeniden şekillenecek gibi görünüyor. Erken genel seçim dahil önemli gelişmelerle karşı karşıya kalmamız mümkün. HDP’nin, üzerinde yükseldiği toplumsal tabanın politik tercihlerini de dikkate alarak Türkiye’nin iç dengelerini etkileyecek, oyun kurucu olarak politik iktidarın değişimine katkı sunmaktan öte, talip olan ve demokrasi mücadelesinin geliştirilmesini esas alan bir politik strateji ve yönetim merkezi oluşturması zorunludur.
HDP Kongresi bunu başarabilir. Başaramadığı takdirde, politik denklemin arkasında sürüklenir ve rolünü oynayamaz. Bu kez tersten sürprizlerle karşı karşıya kalmak kimseyi şaşırtmamalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.