Sizin dede dediğiniz Ahmet Turan Kılıç’ın anası babası da Ahmet Turani Gazi’ye “çocuğumuz olsun” diye adakta bulunmuş, adını ona göre vermiş olmalı. Biz Sivas’tayken, çocukların yaşamasını çağrıştırırdı Ahmet Turan adı. 14 yaşındaki Menekşe Kaya ile 10 yaşındaki Koray Kaya’yı, 2 çocuğu öldüren katilin adının, Ahmet Turan olması ne acı!
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te, Madımak Oteli’ni yakan, yanlış söyledim, Madımak Oteli’nde insan yakan güruhun öncülerinden biri, Ahmet Turan Kılıç, 26 sene sonra serbest bırakıldı.
Sivaslı gazeteciler olarak siz, şöyle bir başlık attınız:
‘Hoş geldin Ahmet dede!’
***
Ahmet deden hoş gelirken, biz çoktan gitmiştik gardaşım, bilmiyorum haberin var mı?
***
Hani o Cuma günü, biz okula karnelerimizi almaya giderken, birileri de şehrin meydanında toplanıp Kültür Merkezi’ne yürümüştü.
Salonu taşa tutmuşlardı, Türkçenin en güzel halk şairinin, Pir Sultan Abdal’ın heykelini kırmışlardı hani…
Oradan valiliğe yürümüşler, ayaklanma çağrısını genişletmişler, sonra Madımak Oteli’ni kuşatmışlardı hani…
Saatlerce oteli taşa tutmuşlar, oteldeki aydınların, sanatçıların, çocukların dışarı çıkamayacaklarını anladıkları anda oteli, içindeki insanlarla birlikte ateşe vermişlerdi hani…
O günün gecesi, otelin ateşi sönmeden, genizlerde benzin kokusu, yanık kokusu gitmeden, hemen o gece terk etmişti Sivas’ımızı bazı Sivaslılar.
Mesela, Muhlis Akarsu, halk ozanı, Sivas vilayeti Kangal kazası Minarekaya köyündendi. Eşi Muhibe Akarsu da Kangallıydı.
Katliamda öldüler.
Terk ettiler Sivas’ı.
Mesela, Hasret Gültekin, halk ozanı, müzisyen, bugüne kadar yaşayabilse belki Zülfi Livaneli’den sonra en önemli besteci olacaktı. Sivas vilayeti, İmranlı kazası, Han köyündendi.
Katliamda öldü.
Terk etti Sivas’ı.
Mesela, Uğur Kaynar, şair. Sivas vilayeti, Zara ilçesindendi.
Katliamda öldü.
Terk etti Sivas’ı.
Mesela, Sivas vilayeti Divriği kazasından Sait Metin, Handan Metin, Gülsün Karababa, Mehmet Atay, Gülender Akça…
Katliamda öldüler.
Terk ettiler Sivas’ı.
Bir daha dönemeyecekler!
***
Erzincan ellerinden yazar Asım Bezirci, Yozgat Yerköy’den ressam Asaf Koçak, İzmir Bergama’dan şair Metin Altıok, Ankara’dan Behçet Aysan, Erdal Ayrancı, Sehergül Ateş, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Serkan Doğan, Murat Gündüz, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri…
Erzincan ellerinden Davut Sulari yadigarı Bedia Sulari…
Balıkesir’den İnci Türk…
Tokat ellerinden Muammer Çiçek…
Adana vilayeti Saimbeyli kazasında doğma, Kayseri’de büyüme halk ozanı Nesimi Çimen…
Katliamda öldüler.
Terk ettiler Sivas’ı…
Bir daha gelemeyecekler!
**
Sivaslı gazeteciler olarak siz, şöyle bir başlık attınız:
‘Hoş geldin Ahmet dede!’
***
Ahmet deden hoş gelirken, biz ise çoktan gitmiştik gardaşım, bilmiyorum haberin var mı?
Katliamdan birkaç ay sonra gittik kimimiz.
Kimimiz az daha bekledik, gitmeyeceğiz dedik, fakat bir kış günü komşumuz bize gelip de “Kızılbaşları yaktılar ya bu kış ılık geçiyor” dediğinde Sivas’tan çıkmaya karar verdik.
Kimimiz, vakitlerden bir akşam namazında, caminin önünde otururken, yaşını başını almış hacı emmi, “Alibaba’da Kızılbaşlar kıpırdanıyor mu? Otel yandıktan sonra duruldular he mi” diye sorduktan sonra Sivas’tan çıkmaya karar verdik.
Kimimiz, katliamın yapıldığı otelin yerinde et lokantası açılınca Sivas’tan çıkmaya karar verdik.
Çıktık Sivas’tan.
***
Kimimiz Adana’ya, kimimiz Mersin’e, İzmir’e, Ankara’ya, İstanbul’a, Muğla’ya çektik göçümüzü.
Nereli olduğumuzu soranlara açıp yanıklarımızı gösterdik.
‘Yakanlardan mısın, yananlardan mısın’ diye sordular.
Yakanlar utanmadı da biz utandık, ‘Söndürenlerdeniz gardaş’ diyerek içimize attık sızımızı.
Ekmeğini yedik, suyunu içtik şol Sivas elinin, sızımız ne kadar derin olsa da laf da kondurmadık Sivas’ımıza ha!
“Kanlı Sivas” dediler, “Zalim Sivas” dediler, “Adam yakan Sivas” dediler.
Sizin utancınızı biz çektik gurbet ellerde, insanlar ‘kanlı, zalim’ dedikçe boynumuzu büktük de, “Güzeldir Sivas’ımız” dedik, artık orada olmasak da, oralı olmasak da…
***
Sivaslı gazeteciler olarak siz, şöyle bir başlık attınız:
‘Hoş geldin Ahmet dede!’
***
Ahmet deden hoş gelirken, biz ise çoktan gitmiştik gardaşım, bilmiyorum haberin var mı?
Sazımızla, sözümüzle, deyişimizle, inancımızla, kültürümüzle çoktan gitmiştik.
Pir Sultan Abdal’ımızın, Ruhsati’mizin, Agahi’mizin, Mesleki’mizin, Aşık Veysel’imizin sazını, sözünü alarak gitmiştik.
Bir daha dönmemek üzere…
***
Sivas’ta çocuklar, gençler, orta yaşlılar kendilerinden yaşça büyük, saçı sakalı ağarmış kişilere dede demezdi eskiden.
Emmi derdi.
Hacca gidip gelmişse hacı emmi derdi.
Komşuysa, adını biliyorsa, mesela Mehmet Emmi derdi.
Bir tek babasının babasına, anasının babasına dede derdi Sivaslılar.
Öyle önüne gelene dede demezdi.
Sivas’ta, çocuğu olmayanlar, çocuğu olup da hayatta kalamayanlar Soğuk Çermik civarındaki Ahmet Turani Gazi türbesine gider, dilek dilerdi.
Sizin dede dediğiniz Ahmet Turan Kılıç’ın anası babası da Ahmet Turani Gazi’ye “çocuğumuz olsun” diye adakta bulunmuş, adını ona göre vermiş olmalı.
Biz Sivas’tayken, çocukların yaşamasını çağrıştırırdı Ahmet Turan adı.
14 yaşındaki Menekşe Kaya ile 10 yaşındaki Koray Kaya’yı, 2 çocuğu öldüren katilin adının, Ahmet Turan olması ne acı!
***
Sivaslı gazeteciler olarak siz, şöyle bir başlık attınız:
‘Hoş geldin Ahmet dede!’
***
Ahmet deden hoş gelirken, biz çoktan gitmiştik gardaşım, bilmiyorum haberin var mı?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.