Suruç Katliamı davasının 13. duruşması Urfa/Hilvan T tipi Hapishane kampüsünde başladı. Katliamda yaşamını yitiren Murat Yurtgül’ün ailesi, “Fotoğraf çekerken yakalanan Abdullah Ömer Arslan’ın elinde IŞİD bayrağını gözlerimizle gördük” derken, Hatice Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet de mahkemenin üzerinde bir baskı olduğu endişesi içerisinde olduğunu söyleyerek, “13 duruşmadır sanık sandalyesinin boş olması, taleplerimizin reddedilmesi, Abdullah Ömer Arslan’ın serbest bırakılması bu salonda adil yargılamanın olmayacağı endişesi doğurmaktadır” ifadelerini kullandı. Mahkeme taleplerin reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma 20 Mayıs tarihine ertelendi
Suruç Katliamı davasının 13. duruşması Urfa/Hilvan T tipi Hapishane kampüsünde başladı. IŞİD’in bombalı saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınları katliam sırasında fotoğraf çekerken yakalanan Abdullah Ömer Arslan’ın tutuklanmasını talep ettiler.
Katliamda yaşamını yitiren İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji üçüncü sınıf öğrencisi Murat Yurtgül’ün ailesi ise davanın peşini bırakmayacaklarını ifade ederek, “Fotoğraf çekerken yakalanan Abdullah Ömer Arslan’ın elinde IŞİD bayrağını gözlerimizle gördük” diye konuştu.
Suruç’ta yaralanan Ali Deniz Esen ise “33 gencin katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı katliam davasında huzurda sanık yok, mahkeme önünde tanık olarak dinlenip çelişkili ifadeler veren, kurye olduğu açık olan Abdullah Ömer Arslan’ın serbest olmasının açıklanabilir yanı yoktur” diye konuştu.
Suruç’ta yaşamını yitiren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sanat Tarihi Bölümü öğrencisi Hatice Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet de mahkemenin üzerinde bir baskı olduğu endişesi içerisinde olduğunu söyleyerek, “13 duruşmadır sanık sandalyesinin boş olması, taleplerimizin reddedilmesi, Abdullah Ömer Arslan’ın serbest bırakılması bu salonda adil yargılamanın olmayacağı endişesi doğurmaktadır” ifadelerini kullandı.
Suruç’ta hayatını kaybeden Eskişehir Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü öğrencisi Çağdaş Aydın’ın babası Fethi Aydın ise “Katliam gününe ilişkin kamera görüntülerinden 5 saatlik bölümün olmayışı delillerin karartıldığını göstermektedir. Mahkeme buna izin vermemelidir” dedi.
Suruç yaralısı Erkan Keskin de firari sanıklar İlhami Balı ile Deniz Büyükçelebi’nin yakalanmasının başka katliamları da önleyebileceğini belirterek, bu kişilerle bağlantıları olanların da soruşturulmasını talep etti.
Av. Sevda Çelik Özbingöl ise davada sürekli hakim değişikliği olduğuna dikkat çekerek, bu durumun yargılamanın ciddiye alınmadığının bir göstergesi olduğunu belirtti.
Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından ve Suruç Tanığı Can Tombul da “Katliam faillerinden Abdullah Ömer Arslan hakkında suç duyurusu kararına rağmen hiçbir işlem yapılmamış olması kabul edilemez” diye konuştu.
Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarının “Ömer Arslan’ın tutuklanmasını, mahmemenin kendi kararı doğrultusunda işlem yapmasını, katliam gününe dair eksik 5 saatlik görüntünün dosyaya celbini, yargılamanın TCK’nin 77. Maddesi gereğince insanlığa karşı suç kapsamında devam etmesi” taleplerinin ardından mahkeme heyeti kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi.
Mahkeme taleplerin reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma 20 Mayıs tarihine ertelendi.
Sendika.Org