İSİG Meclisi’nin 2019 Yılı İş Cinayetleri Raporu’na göre en az 1736 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İSİG Meclisi hazırladığı raporu Kadıköy Süreyya Operası önünde düzenlediği basın açıklaması ile duyurdu
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 2019 yılında yaşanan iş cinayetlerine ilişkin hazırladığı İş Cinayetleri Raporu’nu dün (11 Ocak) Kadıköy Süreyya Operası önünde düzenlediği basın açıklaması ile duyurdu.
“Yaşamak ve yaşatmak için direneceğiz!” başlığıyla düzenlenen basın açıklamasını İSİG Meclis Üyesi ve Onur Deniz okudu.
İşçi ölümlerini, yaralanmalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için devlet ve sermayenin hiçbir adım atmadığını belirten Deniz, “Aksine işçilerin çalışma koşulları daha da kötüleşiyor ve üç otuz paraya önlenebilecek ölümlere davetiye çıkarılıyor. Birinci dertleri tabi ki daha fazla para kazanmak için İSİG önlemlerini almamak. Ancak bir de ‘beka’ sorunları var. O da işçilerin işyerlerinde hiç ses çıkaramaması, örgütlenememesi, söz ve karar haklarının olmaması, boyun eğmeleri ve tabi ki kapitalist sistemi sorgulayamamaları…” ifadelerini kullandı.
Yüzde 79’unun ulusal ve yerel basından; yüzde 21’inin ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sendikalardan öğrenilen bilgilere dayanılarak hazırlanan raporda, 2019 yılında en az 1736 işçinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
1736 işçinin;
Maden işçiliği gibi tehlikeli işlerde çalışan işçilerin aileleriyle vedalaşmadan işe çıkmadığını belirten Deniz, şöyle devam etti:
Peki, iktidar, bürokrasi ve patronlar ne diyor? Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs. Bizler ise bu anlayışa Hayır diyoruz: Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır!
İSİG Meclisi yaşanan iş cinayetleri karşısında, 3 maddeden oluşan acil taleplerini şu şekilde açıkladı:
1- Ölen işçilerin yüzde 98’i sendika üyesi değildir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir. İş cinayetlerinin önlenmesi, sağlıklı ve güvenli çalışmanın ön koşulu işçi katılımıdır. İşçiler ancak sendikalaşarak bunu sağlayabilir. Ülkemizde sendikaya üye olan işçiler işten atılıyor, sermaye işyerlerinde sendika istemiyor ya da istediği sendikayı getiriyor. Devlet daha ileri giderek sendikaların yapacağı basın açıklamalarını, toplantıları ve grevleri yani toplu pazarlık hakkını yasaklıyor. Bu noktada işyeri İSİG kurulları, çalışan temsilciliği ve genel olarak sendikal örgütlenme üzerindeki baskılar sona erdirilmelidir. Grev yasaklarına son verilmelidir.
2- İşyerlerinde işçilere keyfi bir biçimde iş tanımı dışında işler yaptırılıyor. Çalışma saatleri günde 10-12 saate ulaşıyor. Mesai ücretleri, izin hakları vb. verilmiyor. Özellikle taşeron işçiler bu koşullarda çalışırken şimdi taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik gibi kölelik uygulamaları getiriliyor. Özelde veya kamuda tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmelidir.
3- İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmıyor. Yargılananlar ise çoğunlukla günah keçisi haline getirilen iş güvenliği uzmanlarıdır. Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, failleri ’24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor’. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmalıdır.
Sendika.Org