Agos gazetesi kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink katledilişinin 13. yıldönümünde, vurulduğu yerde anıldı. Anmada yapılan konuşmalarda Toplumsal Bellek Platformu’ndan Sertaç Ekinci “Türkiye halklarının, ezilenlerinin bir araya gelmesi, en büyük korkularıdır” derken, insan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı ise “Sözümüz var Hrant’a, yaralarımızı bilip de onarmak boynumuzun borcu” ifadelerini kullandı
Agos gazetesi kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink katledilişinin 13. yıldönümünde, vurulduğu yerde, İstanbul Şişli’deki Sebat Apartmanı önünde anıldı.
19 Ocak 2007’de Dink’in öldürülmesiyle toplumsal hafızada özel bir yer edinen Sebat Apartmanı’ndaki Agos gazetesinin eski çalışma ofisi, hafıza mekanına dönüştürülmüştü. Yıllardır olduğu gibi bu yıl da “Buradayız Ahparig” diyenler Dink için hafıza mekanına dönüştürülen binanın önünde buluştu. Polis anma programının yapıldığı cadde üzerinde giriş ve çıkışlarda olmak üzere arama noktaları oluşturdu.
Dink’in vurulduğu saat olan 15.00’da başlayan anmaya CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ve Onursal Adıgüzel, HDP milletvekilleri Erol Katırcıoğlu, Garo Paylan, Musa Piroğlu, Oya Ersoy, HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve eski ANAP milletvekili Nesrin Nas’ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle temsilcisi ve yurttaşlar katıldı.
Anmada ilk olarak 1994 yılında katledilen Av. Yusuf Ekinci’nin oğlu, Toplumsal Bellek Platformu’ndan Sertaç Ekinci konuştu.
Hrant Dink, bu ülkenin kardeşliğinin sembolü olduğunu belirten Ekinci, sözlerinin devamında “Türkiye halklarının, ezilenlerinin bir araya gelmesi, en büyük korkularıdır” dedi. Ekinci sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hrant bize birbirimizi tekrar sevmeyi ve Anadolu’yu baştan öğretiyordu. Sivas’ın ücra köyünde oturan Türk köylüsünün yıllar sonra oraya geri giden ve orada ölerek gömülen Ermeni kadınının cenazesine sahip çıkmasını anlatarak, Ermeni sorununun başkalarının değil bu ülkenin sorunu olduğunu ve kendi doktorumuzun sadece kendimiz olduğunu anlatarak… İşte bu yüzden tehlikeliydi ve ortadan kaldırılmalıydı. Tıpkı ondan önce gelen yüzlerce aydının öldürülmesi gibi. Musa Anter, Uğur Mumcu, İlhan Erdost ve Tahir Elçi ve nicesi böldükleri için değil, tam tersine bu ülkenin ezilenlerini bir araya getirdikleri için öldürüldüler.”
Ekinci ayrıca, “Eğer adalet arıyorsak bulamayacağız. Çünkü vermeyecekler. Adalet, Türkiye’nin tüm ezilenlerinin bir araya gelip, hukukun üstün olduğu bir ülke için mücadele etmediği sürece de tesis edilmeyecektir. Öyle sanıyorum ki Hrant Dink ve onun gibi yüzlercesinin bize bıraktığı son vasiyet budu” ifadelerini kullandı.
Daha sonra Hrant’ın Arkadaşları adına insan hakları savunucusu Prof. Dr. Şebnem Korur konuştu.
Hrant için, adalet için 13 yıldır mücadele eden arkadaşlarının, “hakikati bu topraklardan sürgün etmiş erke rağmen” hakikatin değerini hatırlattığını söyleyen Fincancı, sözlerinin devamında “Hakikat arayışı bitmiyor, bitmedi hiç. Cumartesi annelerini meydanlardan sürseler de, hakikati haykıranları hapsetseler de, insanlığa karşı suçlarla sindirmek için üzerimize gelseler de, hakikati haykırmaktan vazgeçmemişti ya Hrant, vazgeçmeyeceğiz öyleyse hiçbirimiz. Kötülüğe karşı nefret değil bizimkisi. Bitimsiz bir mücadele. Kötülüğün sıradanlığına kapılmasın insan, hakları için mücadele etsin, boyun eğmesin erke” dedi.
“Buradayız, vazgeçmiyoruz Ahparig” diyen Fincancı konuşmasında şunları kaydetti:
“Bundan tam 13 yıl önce 18 Ocak gecesi o dönem Türkiye İnsan Hakları Vakfı başkanı olan canım abim Yavuz Önen ile akşam yemeğinde buluşmuşlardı. Hayallerimiz vardı. Bizler bir yandan enstitü hayalimizin ucundan, hak ihlallerinin etkili soruşturması, belgelenmesi için eğitici eğitimi yaparken, onlar da Travma ve İnsan Hakları Enstitüsü hayallerimizi paylaşmışlardı yemekte heyecanla. Sonra 19 Ocak 2007, saat 3’ü 5 geçe zaman durdu hepimiz için. Şaşkındık, birlikte kurulan hayallerin sıcaklığı hala yüreğimizde… O hayallerden hiç vazgeçmedik, adım adım ilerledik o günden bugüne.
Çünkü bu toprakların yarası hiç kapanmadı. Kapanması bir yana, her gün yeniden kanırtan bir devlet erki ile yaşamak zorunda kalıyoruz. Daha birkaç gün önce kayıplara karıştı Keldani bir çift, Süryani Mor Yakup Manastırı rahibi Aho’yu gözaltına aldılar. Kılıçtan geçirmek, çöllere sürmek yetmedi, her gün yeniden yaşasın o güvercin tedirginliğini Türkiyeli Ermeniler diye elinden geleni ardına koymadı devlet erki. Yaşadıkları mahallelerin adı Bozkurt, caddesi Ergenekon, okulları Talat Paşa nam, soykırım Osmanlının ama iade-i itibar Türkiye Cumhuriyetinin oldu. Birlikte yaşamayı, çok dilli, çok kültürlü olmayı başaramadığımız gibi yarattığımız kuraklıktan da utanmaz olduk. Sıra Kürtlere geldiğinde havan mermileri ile delik deşik ettikleri evlerin duvarlarına yazılama yaptı devletin memuru.
Biz yüzleşmedikçe, onarmadıkça yaralarımızı, her yeni güne yeni ötekilerle yaralarımız büyür, yenileri açılır oldu. Sözümüz var Hrant’a, yaralarımızı bilip de onarmak boynumuzun borcu. Yarın yüzleştiğimizde, küçük Eichmann’lar yalnızca emre itaat ettiklerinden dem vurup sıradanlaştırmaya çalıştığında kötülüğü, utanmak için geç değil, evet ama kötülüğü tanımalı ve sahiplerini bir bir ortaya koymalıyız. Hrant için, adalet için!”
Ankaralılar Dink’i anma programı için sabah saatlerinde Atatürk Bulvarı’nda bulunan BirGün gazetesi binası önünde buluştu. Evrensel’in haberine göre, anma programı kapsamında bir konuşma yapan Birgün Gazetesi Yayın Koordinatörü Yaşar Aydın, Hrant Dink’in validen istihbaratçısına kadar geniş bir organizasyon tarafından katledildiğini hatırlattı. Anma sırasında “Faşizme inat, kardeşimsin Hrant” sloganı atıldı.
Rakel Dink’in “Çocuktan katil yaratan karanlık” cümlesine atıf yapan Aydın, “Bugün baktığımızda 19 Ocak’ta olduğu gibi karanlık devam ediyor. Bu karanlığı aydınlığa çevirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Katliamın unutulmaması, gerçek katillerin yargılanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bunun için artık bir orta oyununa dönen mahkemeleri de terk etmeyeceğiz” dedi.
Dink’i anma programı için Adana Seyhan Belediyesi Barış Anıtı önünde buluşan emek ve demokrasi örgütleri katliamın aydınlatılması talebinde bulundu. Yapılan basın açıklamasını KESK Dönem Sözcüsü SES Şube Başkanı Muzaffer Yüksel okudu. Hrant Dink’in sadece ailesi, dostları ve Ermeniler için değil; insanlık, barış ve kardeşlik için tüm halklar için büyük bir kayıp olduğunu söyleyen Yüksel, “Hrant halkların eşitliğine ve kardeşliğine inandı. Tetikçi yargılandı ancak, cinayet hala aydınlatamadı, arkasındaki güçler hala açığa çıkarılamadı” dedi.
Sendika.Org