Kızılay’ın deprem sonrası ilk çağrısında yardımlaşma ve dayanışma adı altında para istemesiyle, depreme hazırlık için ödenen vergiler ve DASK primleri yeniden gündeme geldi. Bugüne kadar depreme karşı alınan tedbirler bir bir lağvedilirken, DASK ve Özel İletişim Vergisi adı altında halktan toplanan 75 milyar TL’nin akıbeti bilinmiyor
Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, Elazığ’ın çeşitli ilçeleri ile merkezinin yanı sıra Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Tunceli gibi çevre illerde de hissedildi. Depremde şu ana kadar 22 kişi hayatını kaybederken, 1030 kişi de yaralanarak hastaneye başvurdu.
ELAZIĞ’DA 6,8 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM: EN AZ 22 KİŞİ ÖLDÜ
Türkiye deprem kuşağında yer alıyor. Uzun süredir bu gerçekliğin göz ardı edilmesi sonrasında geçtiğimiz yıl 26 Eylül’de yaşanan İstanbul depremi ile beraber, İstanbul ve Türkiye depreme ne kadar hazır soruları yeniden gündeme geldi. O tarihten itibaren Türkiye’nin çeşitli yerlerinde irili ufaklı bir çok deprem meydana gelirken yurttaşlar da bugüne kadar depreme karşı hazırlık için toplanan vergilerin akıbetini sorgulamaya başladı.
Elazığ depreminin hemen ardından Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın SMS ile para talep etmesi, aynı tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu. Kınık, tepkiler sonrası Twitter paylaşımını sildi.
Kızılay’ın deprem sonrası ilk çağrısında yardımlaşma ve dayanışma adı altında para istemesiyle, depreme hazırlık için ödenen vergiler ve Doğal Afetler Sigorta Kurumu (DASK) primleri yeniden gündeme geldi. Eleştiriler sonrası Kızılay, dernek yapısında olduğunu ve Hazine’den katkı almadığını öne sürdü. Ancak dernek statüsünde olan Kızılay’ın sorumluluk üstlenen kurumlardan biri olması, devlet organizasyonunun deprem sonrasında ilk yardım, arama-kurtarma ve sonrasındaki görevlerinde yetersiz olduğunu gözler önüne serdi. Bu da yukarıda bahsedilen sorunun tekrarlanmasına neden oluyor: Devlet, depreme hazırlık adı altında topladığı milyarlarca lira ile ne yaptı?
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen, çok büyük can ve mal kaybına neden olan Marmara Depremi’nden sonra kamu otoritesince deprem zararlarının en aza indirilmesi amacıyla tedbirler alındı. Bu tedbirler konutların zorunlu olarak depreme ve afetlere karşı sigortalanması için kurulan DASK ile deprem ve sonrasında sağlıklı iletişimin sürdürülmesi için Özel İletişim Vergisi’ni de (ÖİV) içeriyordu.
Ancak 26 Eylül’de İstanbul’da yaşanan deprem sonrası GSM ve internet hatlarında kesinti yaşandı. Bu durumun yaşanmaması adına yurttaşlar 20 yıldır kesintisiz bir biçimde ve yüksek oranda vergi ödüyor. Öte yandan yine tedbirler arasında yer alan deprem toplanma alanlarının da artık var olmadığı ortaya çıktı. Örneğin İstanbul’da yer alan 493 deprem toplanma alanının 300’ü imara açılmış durumda.
Yine tedbirler kapsamında 1999 Depremi sonrası 2000 yılında, deprem konusuyla ilgili çeşitli alanlardan seçilen uzmanlardan oluşan ve bağımsız bir yapıya sahip Ulusal Deprem Konseyi oluşturulmuştu.
Başlıca görevleri kamuoyuna güvenilir bilgi vermek, deprem zararlarını önlemek için çıkarılacak yasalara destek olmak, öncelikli araştırma alanlarını belirlemek, kamu yetkililerine danışmanlık yapmak ve etik konularla ilgili değerlendirmeler yapmak olan bu kurul, 2007 yılında Başbakanlık genelgesiyle lağvedildi. Depreme karşı tedbir olarak kurulan konsey lağvedilirken sadece 4 yıl toplanması planlanan ÖİV’nin süresi sürekli uzatılarak daimi hale getirildi.
Deprem sonrası alınan tedbirler bir bir unutulur veya lağvedilirken deprem vergileri baki kaldı. Toplanan vergilerin akıbeti ise belirsiz. Geçmişte defalarca kez ÖİV ve DASK adı altında toplanan paraların nereye harcandığı Meclis gündemine getirildi, vekiller konuyla ilgili soru önergeleri sundu. Ancak bu önergeler AKP hükümeti tarafından yanıtsız bırakıldı.
Bugüne kadar ödenen poliçe ve teminat bedelleri ile birlikte DASK’ın fon büyüklüğü 2018 yılında 7 milyar 463 milyon TL düzeyine ulaşırken, ÖİV adı altında 67 milyar 573 milyon TL toplandı.
DASK’ın 2018 raporuna göre, Türkiye’de bulunan konutların yarısı DASK poliçelendirilmesine dahil edildi. DASK’ın tek bir hasarda ödeme gücü, kendi kaynakları ve reasürans korumasıyla birlikte 18 milyar TL’ye ulaştı. 2018’de fon büyüklüğü önceki yıla göre 1 milyar 777 milyon TL, yani %32 artarak 2018’de 7 milyar 463 milyon TL düzeyine ulaştı.
2018 yılında Türkiye’deki konut sayınının yarısı olan 8 milyon 846 bin konuttan ortalama yıllık prim olarak 133 TL, ortalama teminat olarak ise 87 bin TL toplandı. Binanın bulunduğu bölge ve yapı tarzı teminat değerlerinin de değişiklik göstermesine neden oluyor.
2017 yılında DASK’ta biriken yaklaşık 5,2 milyar TL’nin kentsel dönüşüm projelerinin finansmanında kullanılmak istendiği açığa çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşüm planı çerçevesinde kentlerin yıkılıp yeniden yapılması için inşaat sektörüne gereken finansman desteğinde bu fonu kullandı.
26 Kasım 1999’da”Marmara Bölgesi ve Civarında Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpları Gidermek Amacıyla Bazı Mükellefiyetler İhdası ve Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kabul edildi. Kanunun 8. maddesinde, “31.12.2003 tarihine kadar uygulanmak üzere her nevi cep telefonu işletmecileri tarafından verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri %25 oranında özel iletişim vergisine tabidir” hükmü yer aldı.
Kanun maddesine göre 31 Aralık 2003 tarihinde son bulacak olan ÖİV, 18 Kasım 2005 tarihli “ÖİV Genel Tebliği” ile 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39. maddesine eklendi ve kalıcı hale getirildi. İlk düzenlemede %25 olan ÖİV oranında, Gider Vergileri Kanunu’na eklenmesiyle birlikte değişiklik meydana geldi. Bu bağlamda, cep telefonu görüşmelerinden yüzde 25, sabit telefon görüşmelerinden yüzde 15, veri ve internet hizmetlerinden yüzde 5 oranında ÖİV alınması tatbik edildi.
ÖİV’deki son gelişme ise 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olan torba yasayla birlikte yaşandı. Değişiklik gösteren ÖİV oranları %7,5 oranında sabitlendi. Bu değişiklikle birlikte telefon ve televizyon için alınan ÖİV düşürülmüş olup, veri ve internet erişiminde ise %5 olan oranın %7,5’a yükselmesi vatandaşın cebine zam olarak yansıdı. Yetkililerce bu değişikliğin nedeni, telekom hizmetlerinin vergilendirilmesindeki karmaşık yapıyı ortadan kaldırmak ve cep telefonu görüşmelerinin artık WhatsApp, FaceTime vb. uygulamalar aracılığı ile gerçekleştirilmesi olarak belirtildi.
Sendika.Org