Oya Ersoy, “Ekonomik krizin çözümü yok, çünkü bu halkın bütçesi değil, halktan yana değil. Çözüm yok, çünkü şirketlerin kurtuluşu halkın kurtuluşu demek değil” dedi
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Meclis Genel Kurulu’nda devam eden 2020 yılı bütçe görüşmelerinde söz aldı.
Ülkenin ciddi bir finansal krizin içinde olduğunu söyleyen Ersoy, “Ödemeler dengesi ve döviz krizi olarak başlayan ekonomik kriz sonucunda şirketlerin dış borçlarını ödeyemiyor, bankaların ise 46 milyarlık batık kredisi var. Geçtiğimiz yılın ilk altı ayında ise 78,6 milyar liraya ulaşan bütçe açığı, artan vergi oranları, silinen vergi borçları, daha fazla borçlanma için istenilen yetki ve Merkez Bankası’nda yaşananlar da ülkenin çok ciddi bir finansal krizin içinde olduğunun göstergesi” dedi.
2020 bütçe teklifinin, iflasın eşiğine gelmiş bir ekonomide yaşanan krize çözüm bulamayan bir teklifi olduğunu kaydeden Ersoy, halktan yana bir bütçe yapılmadıkça bu çözümsüzlükten de çıkılamayacağını sözlerine ekledi.
Oya Ersoy sözlerinin devamında, “Ekonomik krizin çözümü yok çünkü bu halkın bütçesi, değil halktan yana değil. Çözüm yok, çünkü şirketlerin kurtuluşu halkın kurtuluşu demek değil. Çözüm yok; çünkü yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla kurduğunuz bir düzen var ve bu düzen batmış durumda. Ama siz hala kendinizi kurtarma peşindesiniz” dedi.
Son 16 yılda çiftçinin borcunun 48 kat arttığını, son beş yılda 570 bin esnafın kepenk kapattığını ve sadece 2019 yılında yaklaşık 16 bin şirketin iflas ettiğini hatırlatan Ersoy, “Ülkemizde şu an 6 milyon 890 bin işsiz var. Bunun 1 milyon 916 bini kadın ve 3 milyon 516 bini ise gençlerden oluşturuyor. İşsizlik rakamları ortadayken iktidarın, şirketlerin vergi borcunu silip, KDV ve ÖTV gibi vergilerde artış yaparak ve yeni vergiler getirerek bu yükü halkın sırtına yüklemektedir” ifadelerini kullandı.
“Asgari ücret görüşmelerinin devam ettiği bugünlerde patronların bu görüşmeler esnasında işçileri işten çıkarma ve kayıt dışına almakla tehdit ettiğini söyleyerek bakan da patronlardan yanadır” diyen Ersoy, DİSK’in “Asgari ücret en az 3200 TL olmalı” açıklamasını hatırlattı.
Ersoy ayrıca, ücrete dayalı büyümenin mümkün olduğunu ve iktidarın bütçeyi işçiye, emekçiye ve emekliye göre ayarlaması durumunda Katar’dan para almak zorunda kalmayacağını söyledi.
Asgari ücretteki verginin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Ersoy, “Halkın en temel yaşamsal ihtiyaçlarından; yani elektrik, su, doğalgazdan alınan vergilerin kaldırılması sonucu ekonomi batmayacaktır. Şirketlerden silinen vergi borçlarının çok altında bir parayla ekonomik krizin yükünden halkı kurtarmak için sadece küçük bir adım atmış olursunuz” dedi.
Doğa Koleji’nde velilerin ve öğretmenlerin yaşadığı krize de değinen Ersoy, yaşanan krizin özelleştirme politikalarının sonucu olduğunu ve bugün parasını alamayan öğretmenlerin haklı olarak iş bıraktığını ifade etti.
Okul sahibinin keyfi bir şekilde velilerden para topladığını, bu paraları inşaat sektöründe kullandığını söyleyen Ersoy, benzer şirketlerin halkın eğitim hakkı ile ilgilenmediğini ve tek dertlerinin kâr elde etmek olduğunu söyledi. Ersoy sözlerine şöyle devam etti:
“Peki bu kriz devam ederken Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor? Bakan özel okul sahiplerini toplamış ve ‘Bu kara deliği kapatmazsak hepimiz yanarız’ diyor ve özel okul sahiplerinden Doğa Koleji’nin satın alınmasını istiyor.”
Oya Ersoy, AKP iktidarının yağma, talan, sömürü politikalarının getirdiği yıkımdan ülkeyi kurtarmanın tek yolunun “Halkın olanı halka iade etmek” olduğunu ifade etti. Ersoy ayrıca “Kamu-özel işbirliği adı altında memleketi, halkı, bu ülkenin çocuklarının geleceği üzerindeki ipotekleri, kapitülasyonları da kaldırın” dedi.
Ülkede eşitsizliklerin devlet eliyle yukarıdan aşağıya örgütlendiğine dikkat çeken Ersoy, kimsenin birbirleriyle sözle dahi olsa eşit olmadığını ifade etti.
Oya Ersoy, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ülkede basın özgür değil, üniversite, bilim özgür değil, sendika, grev, toplusözleşme özgür değil, seçimler özgür değil, örgütlenmek özgür değil, insan hakları hiç özgür değil ve bu ülkede gelecek nesiller için, kadınların, eşitliği ve özgürlüğü için, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı için, ülkemizi cihatçı katillere teslim etmemek için laik yaşamsaldır yani yıkımdan kurtulmanın yolu eşitliktir, özgürlüktür, barıştır, laikliktir. Sarayın ve şirketlerin değil, halkın egemenliğini kurmaktır. Yani kısacası ya sosyalizm ya barbarlık.”
Sendika.Org