Benzin fiyatlarını üçe katlayan ve hayat pahalılığında tırmanışın habercisi olan benzin zammı İran’ın dört yanında protestoların patlak vermesine yol açtı. Yolları kesip, banka şubelerini ateşe veren eylemciler polisle karşı karşıya geldi. 2009’dan bu yana farklı toplumsal kesimlerin dönem dönem farklı taleplerle sokağa çıktığı ülkede bu son hareket dalgası yoksul halkın öfkesi üzerinde yükseliyor
İran’da 15 Kasım’da benzin fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi. Protestolar ülkenin başkenti Tahran dahil en az 30 kentine yayıldı.
Kürt, Arap ve Türkmen nüfusun olduğu bölgelerdeki hareketlilik dikkat çekse de protestolar ülke geneline yayılmış durumda.
Hükümet daha önce aylık 250 litreye kadar litre başına 10 bin riyal (1,7 TL) olan benzin fiyatını, aylık 60 litreye kadar litre başı 15 bin riyale (2,55 TL), 60 litreden sonra da 30 bin riyale (5,1 TL) çıkardı.
Bu artışın diğer ürün ve hizmetlerin fiyatlarında da büyük fiyat artışlarına neden olması bekleniyor.
ABD’nin ekonomik ambargosu altında zor bir dönem geçiren İran hükümeti, benzin zammını yoksullar yararına da kullanılacak ekonomik bir gereklilik olarak savunsa da geçim sıkıntısı yaşayan İranlılar açısından bu açıklamalar bir şey ifade etmiyor.
İranlılar toplumsal eşitsizliklere, devlet katındaki yolsuzluklara ve bölgesel güç politikası adına sınır dışında büyük kaynakların harcanışına şahit oldukları için hükümetin teskin edici açıklamaları ile kolayca ikna olacağa benzemiyor.
Protestolar yol kapatma eylemleri ve banka binalarına yönelik kundaklamalar eşliğinde sürüyor.
Meydanlarda ve caddelerde polisiye tedbirler sıklaşırken, protestocular arası iletişimi zayıflatmak için internet bağlantısının da pek çok şehirde kesildiği ya da zayıflatıldığı belirtiliyor.
Polisle karşı karşıya gelen protestocular polisleri de eyleme destek vermeye çağırsa da yer yer polis saldırıları ve çatışmalar yaşanıyor.
Polis saldırılarında ölüm ve yaralanmaların yaşandığı belirtilse de sağlıklı bir sayı yok.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun “ABD sizinle” şeklindeki mesajıyla selamladığı protestocular arasında İran bayraklarını yakanlar görülse ve Şah dönemine selam yollayan monarşist sloganlar atılsa da bunlar protestoların genel karakterini yansıtmaktan uzak.
İran’daki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Savash Porgham’ın Twitter hesabından paylaştığı değerlendirmeler:
“Henüz o denli yaygınlaşmamış olsa da, 2017’nin son günlerinde medyada gelen ve İran’ın 100 şehrini saran eylemlerin karakteriyle yakın bir protesto silsilesi görüyoruz. Yani toplumun çeperlerinden yükselen ekonomik temelli bir protesto akımıyla karşı karşıyayız.”
“İran’ın ağır ekonomik tablosu, sistemin her yerini saran yolsuzluk, başkanlık seçimlerine az bir süre kala yükselen ve alenileşen cenahlar arasındaki güç savaşı ve en önemlisi halkın sofrasına yansıyan büyük kriz İran’da kıvılcımların yangına dönme potansiyelini arttırıyor.”
“Aslında İran’da eylemler yeni başlamış değil ve uzun süredir sokakların tansiyonu farklı kesimlerin talepleriyle inişli çıkışlı bir trend içinde. En büyük problem ağır yolsuzluk ve yoksulluk; yani ekmek meselesi. Birileri büyük paralar kazanırken halk daha da yoksullaşıyor.”
“Ekonomik temelli ayaklanmaların yayılmasının ve bir anda ekmek kavgasından rejim karşıtı bir demokrasi kavgasına dönüşmesinin potansiyeli hep vardır ve bunda en belirleyici etken devletin protestolara tepkisi ve sokakları bastırmak için hangi dozda müdahale edeceğidir.”
“Böylesi durumlarda ‘protestolar devrime yol açar mı?’ merak ediliyor. İran devleti hem içerde hem de dışarıda zor durumda olsa da hala ayakta durmasını sağlayacak çok iç ve dış aparatı var. Yani devrim olacağını düşünmek bu noktada yanıltıcı olabilir. Soğuk kanlı izlemek gerek.”
“İran’da bu aralar etnik hassasiyetler de yükselmiş durumda. Ahvaz’da siyasi bir genç şair olan Haydari’nin şüpheli ölümü üzerinden Araplar, Traktör takımı maçında verilen asker selamı ve Türkiye’ye destek üzerinden de bazı Türkler daha da hassaslaşmış durumdular. İzlemek gerek…”
��İran’da farklı kesimlerin farklı taleplerle ayaklanması ve birbirinden kopuk olmaları sonuç getirmemesinin en önemli sebebi. 2009’da “benim oyum nerede?” diyenlerle 2017’de ‘pahalılığa hayır’ diyenler ortak paydada buluşamıyorlar çünkü sokaktaki perspektifleri birbirinden farklı.”
“İran’da ayaklanmaya giden farklı toplumsal kesimlerin eylem pratiği ve istekleri birbirinden farklı. 2009’da eğitim ve sosyoekonomik geliri yüksek olanlar demokrasi için sokaktayken, 2017 ve şimdi sokakta olanlar toplumun çeperlerinde ekmeğinin peşinde olanlar. Ortak payda az.”
“İran’da şu an eylemlerin durumuna bakıldığında pek çok şehire yavaş yavaş yayıldığı görülüyor. Bazı şehirlerde polisin göstericilere ateş açıp öldürdüğü bilgisi de var. Şu noktadan bakıldığında bıçak kemiğine dayanmış kesimlerin eylemlerinin daha da yayılması ihtimali yüksek.”
“2017’de İran devleti ekonomik temelli eylemleri bastırmayı başarmıştı çünkü orta sınıf çeperdeki halkın yanında durmamıştı. Dünden yükselen eylemler bize tekrar şunu hatırlatıyor; ekmeğinin kavgasını verenleri bastıramazsınız. Külün altındaki közün ateşlenmesi bir rüzgâra bakar.”
“Ortadoğu’da devletler içleri karıştığında hep ‘dış güçler’ ve ‘üst akıl’ ipine sarılırlar. Ama şu unutulmamalı; eğer ülkenizin içinde demokrasi ve gelir adaleti varsa, dış güçler ve üst akıllar isteseler bile içinizi karıştırmazlar. Demek ki toplumsal bir problem var.”
“Lübnan, Irak, Şili ve diğer ülkelerdeki protestolarda kadınların öncü rolü ve etkinliğine şahit olmuştuk. Son birkaç yılda daha da aktif olan İran kadın hareketini de dikkatle izlemek gerek çünkü eylemler yayıldıkça kadınların ön saflardaki görünürlüğü ve etkinliği artıyor.”
Görüntüler yine İran’ın Şehriyar bölgesinden. Protestocular ortalığı ateşe vermiş durumdular…https://t.co/0eNR7WHGrv
— Savash Porgham (@SavashPorgham) November 16, 2019
Sendika.Org