Gıda-tarım devleri ambalaj lobisi olarak çöp karşıtı dernek, birlikler içinde saklanırlar ve gerçekçi çözümden yani çöpü kaynağında azaltmaktan kaçarlar. Ayrıca devletten destek de alırlar. Siyasi-ekonomik çözüm işlerine gelmez. Geri dönüşüm kampanyaları çöpü kaynağında azaltmanın önüne geçer. Kendi sorumluluğunu tüketiciye yıkan sermaye nefes alır
Çöpten kurtulamayacağız. Giderek içinde boğuluyoruz. Bir de başımıza plastik çöp dışalımıyla iş açtılar. Kapitalist sistem her gün giderek artan, insan ve çevre sağlığını dikkate almayan çöp üretiminin ve imhasının yarattığı idari ve parasal zorluklar nedeniyle çözümü çöpü dışarıya yollamakla buluyor. Kaynaklarını ve insanlarını sömürdüğü yetmiyormuş gibi şimdi de çöpüyle zehirliyor.
Artık “çöplük ülkeler” var; küreselleşmenin çöp kutusu olan ülkeler.
Bugün en çok sözü edilen çöp plastik. Bir gün geçmiyor ki plastik çöpten söz edilmesin. Yaşam plastik. Okyanuslarda oluşan çöp kıtası giderek yayılıyor, okyanus yaşamını tehlikeye atıyor, kutuplara kadar çöp yığınları sürükleniyor. Diğer çöpleri unutalım, biraz plastikten söz edelim.
Plastik ilk kez 2013 yılında Antarktika’ya ulaşıyor. Alman Alfred-Wegener Enstitüsü ve İsviçre Kar ve Çığ Araştırmaları Enstitüsü’nün 14 Ağustos 2019 günü Sciences Advences adlı dergide yayımladıkları son rapora göre kutuplarda ve Alp Dağlarında kar yerine plastik yağıyor. 2015-2017 yılları arasında Grönland adası Fram Boğazı’nda ve Alp Dağlarında yapılan incelemelerde mikroplastiklere rastlanıyor. Belki okyanuslardaki kadar mikroplastik yok ama kutuplara, Alp Dağlarının zirvesine kadar yollayabiliyoruz.
Plastik yalnız da gezmiyor. Yanında bakteri ve işgalci türleri de götürüyor.
Plastik şişelerden su içtiğimizde mikroplastikte içiyoruz. WWF’nin Mart 2019’da yayımladığı raporda gıdalar yoluyla mikroplastik yediğimiz ortaya çıkıyor!
Batı ülkelerinde yaşayan bir vatandaş her gün ortalama 300 mikroplastik yutuyor: Havadan 170, deniz ürünlerinden 56, plastik şişede sudan 42, şekerden 30, çeşme suyundan 14, biradan 3, tuzdan 0,2 ve baldan 0,2 mikroplastik yutuyoruz.
Sağlık üzerindeki etkisi henüz tam olarak bilinmiyor. Ancak plastik içinde katkı maddeleri de var. Bunlardan biri de alev geciktirici ve endoktrin bozucu olarak kansere neden olabiliyor.
Her yıl üretilen plastik miktarı 300 milyon ton. 2050 yılına kadar da yüzde 40 artacağı söyleniyor.
Her saniyede 10 ton plastik üretilirken, her iki saniyede 1 ton plastik okyanuslara gidiyor.
Üretimin artışı plastik talebinin artışından çok ama hidrokarbürlere pazar sağlama çabasından kaynaklanıyor. Çok uluslu petrol şirketlerinin sinsice güttükleri bir amaç.
“Biz üretelim, siz geri dönüştürün” diyorlar. Cam hariç diğer ambalaj ürünlerinin geri dönüşümü (GD) ya zor ya da pahalı. Kâğıt gibi kimi ürünlerin GD’si sınırlı. Ayrıca GD için toplanması gerek ki bu da örgütlenme işi ve kimi ürünler için zor. Toplanan miktar yeterli olmayınca GD verimli olmaz. Son olarak GD ürünlerin çoğu (kâğıt, plastik, elektrik-elektronik çöpler, hurda, araba vb.) gelişmekte olan ülkelere çöp olarak yollanır ve GD orada insanları sömürerek ve doğayı mahvederek sağlanır. GD’ye uğrayan, ikincil hammadde denilen ürünler yeniden gemi ya da kamyonlarla gönderilerek ayrıca karbondioksit salımına da neden olur.
Evet plastiğin geri dönüşümü çok zor. Bu birincisi. İkincisi de dönüşüme uğrayan plastik pahalı. Hidrokarbürden üretilen plastik daha ucuz.
Bugün üretilen 7 tür plastik var: PET (polietilen; genelde içecek şişeleri, yiyecek kutuları), PEHD (yüksek yoğunluklu polietilen; şampuan, kozmetik ürün şişeleri, boru, ambalaj), PVC (Vinil Poliklorür; yer kaplama ürünleri, boru, pencere, halı, bahçe mobilyası), PELD (Düşük yoğunluklu polietilen; çöp torbası, plastik kargo zarfı, plastik örtüler), PP (polipropilen; gıda ve otomotiv sanayi), PS (genişleyen polistren; yiyecek kabı, termik yalıtım, tükenmez kalem, CD kabı, fotoğraf çerçevesi, elbise askısı, oyuncak), diğer plastikler (zehirli polikarbonat içerenler; CD, naylon, akrilik, otomobil aksesuarı).
Kuramsal olarak plastik geri dönüştürülebilir. Ancak…
Her plastik nesne tek ya da birkaç plastikten üretiliyor. Geri dönüşümü yapılabilen PET (temiz olması koşuluyla), PEHD ve biraz da PVC. Diğerlerinin geri dönüşümü çok pahalı, yani gereksiz.
Dünya ölçeğinde geri dönüşümden gelen plastik sadece %7.
Gerisinin nerede olduğunu biliyoruz.
Ambalaj sanayi yıllardır tüketiciyi sorumlu tutarak “Madem siz kullanıyor, tüketiyorsunuz, kirliliği siz yaratıyorsunuz” diyor ve arkasından ekliyor: “Siz geri dönüştürün”. Bunu yapmak için de sivil toplum kuruluşları, dernekler, birlikler kuruyor. Bunların içinde saklanıp gerçekçi çözümden yani üretim kaynaklı çözümden kaçıyorlar. Gerçekçi çözüm, ürünü ya üretmemektir ya da geri dönüşümü sağlanan maddelerden üretmektir. Bu da sermayenin işine gelmez.
Sormaca yapıyorlar ve sizi sorumlu tutuyorlar. “Plastiği en fazla nerede kullanıyorsunuz? Plastik çöpleri toplayan kuruluş tanıyor musunuz, kentinizde var mı? Geri dönüşüm için gelen plastik az. Fazla gelse dönüştüreceğiz. Biraz daha fazla çaba gösterin…” gibi sözlerle hep tüketimi sorumlu tutuyorlar.
Tüketici ayrıştırır ve toplarsa ne kazanıyor? Madalya mı veriliyor?
Geri dönüşebilen plastik üretmelisiniz. “Plastiğin almaşığı ne olabilir ve nasıl üretilebilir? Ürettiğiniz plastiği neden toplamıyorsunuz? Neden depozitoyu kaldırdınız? Neden yüzde yüz dönüşümü olan camdan vazgeçtiniz?” gibi sorular saklanıyor.
“Çöpüne sahip çık” deniyor ama sadece tüketiciye.
Ülkemizde çöp ayrıştırılmıyor. Çöpü ayrıştıranlar çöp emekçileri. Birkaç firma yerel yönetime ücret ödemeden aldıkları lisansla sadece alışveriş merkezleri ve büyük marketlerden geri dönüşebilen çöp topluyorlar. Çöp dışalımıyla da işleri zorlaşıyor.
Bugün birçok ülkede evlerde cam, plastik, kağıt-karton için ayrı çöp kutuları var. Ayrıştırın ve dünyayı kurtarın deniyor. Bu ihtar gibi sözlerin altında yalancı bir mantık var.
Birkaç örnek verelim.
Keep America Beautiful (KAB), arkasında büyük şirketlerin olduğu bir birlik. 1953 yılında Coca Cola ve Amerikan konserve sanayi tarafından kuruluyor. ABD’de uzun süredir içeceklerin satışında kullanılan depozito düzeni var. Cam şişe için depozito ödüyorsunuz ve geri getirdiğinizde bu ücreti satıcı size iade ediyor. Toplanan cam şişeler ise yıkanıyor ve yeniden dolduruluyor. Geri dönüşüm yok.1930 yıllarında, yani içki yasağı sonunda işler değişiyor. Atılabilir teneke kutu ve şişe icat ediliyor ve sanayicilerin iştahını kabartan yollar açılıyor. Artık cam şişe toplamak yok, yıkamak yok, aracılar yok. Teneke kutu ve şişe artık her yere gidebilir ve kolaylıkla taşınabilir. Pazar genişliyor. Bir de plastik ambalaj çıkıyor ve yayılıyor.
1947 yılında soda şişelerinin %100’ü, bira şişelerinin %85’i depozito ile satılırken yani yeniden kullanılabilirken 1971 yılında bu oranlar soda için %50’ye ve bira için %25’e düşüyor. Sonra iş çığrından çıkıyor.
Teneke çöp kutuları ve şişeler her yeri işgal ediyor. Herkes, her yere atıyor. Şikâyetler çoğalıyor.
1953 yılında Vermont eyaleti depozito lehinde karar alıyor. Sanayiciler için uyarı niteliğinde. İşte Keep America Beautiful bu harekete karşı kuruluyor. Continental Can Company (CCC; Kıtasal Konserve Şirketi) devreye girerek hazırladığı reklam filmiyle şişe ve kutuların kolaylık olduğu, taşınmadığı, atılabilir olduğu konusunda methiyeler düzüyor.
1970’li yıllara gelindiğinde çöpler sorun olmaya başladığında sanayiciler yeniden devreye giriyor ve 1971 yılında yine hazırladıkları bir reklam filmiyle bu kez geri dönüşüme ağırlık veriyorlar. Filmde bir Kızılderili insanların arabalardan çöp attığını görerek ağlamaya başlıyor. Kızılderili doğa, siz medeniyet oluyorsunuz. Arkadan bir ses: “Kirlilik sizlerle başlıyor. Sona erdirecek de sizlersiniz” diyor. Yeter ki herkes bu çevreci bilince sahip olsun, kirlilik sona erecektir.
Kimi eyaletlerin depozito talebi ve çevrecilerin katkılarıyla sanayiciler savunmaya geçmek zorunda kalıyor.
KAB başkanı ve CCC müdürü olan William F. May bakın ne diyor: “Tüm olanaklarımızla şişeler konusunda Maine, Massachuseetts, Michigan, Colorado eyaletlerinde yapılacak referandumlara karşı koymalıyız. Buralarda komünistler ya da komünist düşünceye sahip olan insanlar bu eyaletlere Oregon eyaletinin aldığı benzer kararı (depozito) aldırmaya çalışıyorlar.”
Arkasından, Cam Ambalaj Üreticileri Enstitüsü (Glass Container Manufacturers Institute) devreye giriyor ve milyonlar harcayarak ve arkasına dernek, okul ve kiliseyi alarak çöp toplama kampanyası düzenliyor. Bir ay içinde 250 bin şişe toplanıyor.
Ayrıca Mart-Nisan aylarında Büyük Amerika Temizliği, 15 Kasım’da Amerika GD günü, eğitime yönelik Recyclemania adlı kampanyalar düzenliyorlar.
Heather Rogers, 2005 yılında “The Gone Tomorrow: The Hidden Life of Garbage” adlı yaptığı belgesel filmle (sonra kitap olarak yayınlanacak) KAB’ın beyni yeşille yıkadığını anlatacaktır.
İşte böylece GD kampanyası kaynakta çöpü azaltmanın önüne geçiyor. Sanayici nefes alıyor. Başkasını sorumlu tutarak kendi sorumluluklarından kaçıyorlar. GD için altyapı (çöp kutusu, ayrıştırma, toplama, çöplük, yerel yönetimde bütçe ayırma vb.) maliyetlerini tüketici ve yerel yönetim üstleniyor. Sanayicinin katkısı yok. Keyifle izliyor.
Sistem kolektif eylem ve çatışma olmadan bireylerin günlük eylemleriyle yavaş yavaş değişecektir. Sistemi sorgulamadan uzak tutan siyasi söylemlerle GD yalanı giderek büyüyecektir.
2016 yılında Bart Elmore adlı yazar Citizen Coke adlı kitabı bu olayları anlatır. Depozitonun yaratıcısı Coca Cola şirketidir ve hâlâ şişesinin reklamını yapar ama depozito artık yoktur.
Bir başka kuruluş ise Clean Europe Network‘tür (CEN; Avrupa’yı Temiz Tutma Ağı). Başında Eamon Bates bulunur ve Europe Public Affairs’in başkanıdır. Lobi etkinlikleri yürütür.
Müşterileri arasında İnternational Papers (ABD, kağıt üreticisi), Serving Europe (McDonalds, Burger King içinde), Pack2go Europe (gıda ambalajı) var. 2012 yılında sivil toplum örgütü olarak CEN’i kurarlar. Amaçları arasında atılabilir ürünlere karşı sanayinin bağımlılığını kaldırmak vardır! 2030 yılına kadar kaçak, yasa dışı çöplüklere karşı mücadele etmek isterler. 2017 yılında çöp uzmanları grubuna katılarak çalışma yürütür. Avrupa Birliği 2014 yılında 358,414 avro parasal destek sağlar.
2016 yılında Fransa tek kullanımlık tabak, kaşık gibi nesnelerin kullanılmasının yasaklanması ve yerine organik kaynaklı, çözünür maddelerden üretilmiş nesnelerin kullanılması konusunda yasa hazırlar. Eamon Bates karşı çıkar. “Kaçak çöplükler artacak, çözünür olunca da insanlar bunu her yere atacaktır” diye karşı kampanya yürütür.
İrlanda hükümeti tek kullanımlık nesneleri yasaklamak ister. CNE’den Pack2Go karşı çıkar ve malların serbest dolaşımı ilkesine aykırı olduğunu söyler.
1971 yılında Fransa’da kurulan Progrès et Environnement (ilerleme ve çevre) adlı sivil toplum örgütü “Temiz Davranışlar”adlı kampanya başlatır yani çöpüne sahip çık gibi. Bu kampanyanın ilk adı “Temiz Tatil”dir yani tatile gittiğinizde de çöpünüze sahip çıkın denir. Peki kuruluşun başkanı kimdir? Danone firmasının eski başkanı. STÖ’nün arkasında Coca-Cola, Danone, Haribo, Heineken, Nestlé, Total gibi kuruluşlar vardır. Çevreyi kurtarmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
GD’ye karşı olduğumuz sanılmasın. Sıfır çöp olması imkânsızdır ve her üretim ve tüketim süreci arkasında çöp bırakacaktır. Önemli olan bu miktarın azaltılmasıdır ve azaltma kaynakta başlar. Kuşkusuz, tüketicinin sorumlu ve bilinçli olması (akıllı tüketin, israfı önleme) çöpüne dikkat etmesi çözüme katkıda bulunacaktır.
Büyük gıda-tarım devleri ambalaj lobisi olarak çöp karşıtı dernek, birlikler içinde saklanırlar ve gerçekçi çözümden kaçarlar yani çöpü kaynakta azaltmaktan kaçarlar. Ayrıca devletten destek de alırlar. Siyasi-ekonomik çözüm işlerine gelmez.
Tüketiciyi sorumlu tutmak üretim ve ambalajı değiştirmekten daha kolaydır. Ayrıca bu dernekler aracılığıyla halka şirin/yeşil görünülür. Beyinler yeşille yıkanır (green washing; yeşil kapitalizm deyimlerini anımsayın). Market poşetini 25 kuruşa satmak işte beyni yeşille yıkamanın bir örneğidir. Hemen çevreci olursunuz!
Siz siz olun fazla çöp üretmeyin. Çöpünüzü ayrıştırın, doğaya atmayın. Bu konuda çalışan yüzlerce örgüt size yardımcı olacaktır. Ayrıştırdığınız çöplerden ayrıca para kazanacaklardır ve sistem değişmedikçe düzen böyle gidecektir.
Kaynaklar:
İsmail Kılınç: Çöp ekonomisi, 2.baskı, Epos yay.2014 ve Sendika.Org’da çöple ilgili yazılar.
Grégoire Chamayou: Eh bien, recyclez maintenant!, Le Monde diplomatique, Şubat 2019.
Science et Vie dergisi, Ağustos, 2019.
multinationales.org; graphline.com; zerowastefrance.org; lemonde.fr; fr.wikipedia: usinenouvelle.com: lexpress.fr: futura.sciences.com
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.