Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Emine Bulut cinayetinin ardından artan “İdam gelsin” tartışmalarına karşı kampanya başlattı. Sosyal medyada #idamçözümdeğil etiketi altında toplanan kadınlar,”Kadın katillerini cesaretlendirenler susturulsun”’, “Kadınlar idam değil adalet istiyor” dedi
Emine Bulut cinayetinin ardından tekrar ortaya çıkan idam tartışmalarına karşı sosyal medyada başlayan #idamçözümdeğil etiketine yazan kadınlar idam değil adalet istediklerini dile getirdi.
Hürriyet’ten Ece Çelik’in haberine göre, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadın cinayetlerine karşı idam ile değil, mevcut yasaların uygulanması ile mücadele edilebileceğini aktardı.
Güllü açıklamasının devamında şunları söyledi:
İdam değil mevcut yasalar uygulanmalı
Münevver Karabulut, Ayşe Paşalı cinayetlerinden ve çocuk istismarı vakalarından bu yana her vahşi olayda toplumsal bir yükseliş oluyor. Toplumda kimi kesimlerden ”İdam isteriz” çağrıları yükseliyor. Bu olaylar insan ruhunda derin yaralar açıyor, hepimizi dumura uğratıyor ve toplum elbette bu insanların cezalanmasını istiyor. Ancak idamın amacının ne olduğunu sorgulamak gerekiyor.
Son 6-7 ses getiren olayın ardından hükümet, “Biz önümüze bu yasa gelirse imzalarız” tarzı cümlelerle topu taca atıyor. İdam cezasının Meclis’e gelmesi Türkiye’nin çağdaşlıktan geri adım atmasıdır. Bize göre MHP koalisyonu döneminde kaldırılmış olan idamın geri gelmesini kimse istemiyor. Ben buna “sahanın gazını almak” diyorum. Oysa biz bu insanlara neden idama gerek olmadığını anlatmak için bu kampanyayı başlattık. Türk Ceza Kanunu’nda kadın cinayetlerinin önüne geçebilecek pek çok yasa var. Bizler 6284 sayılı yasanın varlığını, İstanbul Sözleşmesi’nin içerdiği önleyici maddeleri hatırlatıyoruz. Bu yasalar uygulanırsa kadın cinayetleri olmaz diyoruz.
Mevcut yasaların uygulanması konusunda büyük bir koordinasyon krizi olduğuna dikkat çeken Güllü sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yasalar kolluk güçlerinde uygulansa yargıda uygulanmıyor. Yüksek mahkemelerden bile indirim kararları geldiğini görüyoruz. Bir zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. Kadınlar ev içinde yaşadıkları şiddetten bunaldıkları için boşanma yoluna gidiyorlar ve sokaklarda öldürülüyorlar. Bilinçlenen kadınlara karşı vahşete perde açan bir erkeklikle karşı karşıyayız. Kadın bedenini aşağılayan, kendinden altta gören, kadını ailenin asli unsuru değil de tamamlayıcısı olarak gören bir anlayış var. “
İdamın bir insan hakkı ihlali olduğu ve önleyici bir işlevi olmadığı için karşı olduklarını aktaran Güllü, “Bu yasanın çıkması ülkenin şu an içinde bulunduğu çağdaşlık seviyesini indirir. Ben bu düşüncenin tartışılmasından bile hicap duyuyorum. Biz, idama gerek yok var olan yasalarımız uygulansın cinayetleri hep birlikte önleyelim diyoruz” dedi.”
Kadın hakları savunucusu Berfu Şeker ise “idam çözüm değil” kampanyasıyla birlikte alternatif çözümleri tartışmaya açtıklarını ifade etti. “Çözüm kadın cinayetlerini önlemek için acil merkezi müdahale birimleri”, “Kadın cinayetlerini idam cezası değil erkek şiddetini önleyici devlet politikaları engeller” gibi kartlar hazırlandığını anlatan Şeker, “Kadın cinayetlerinin ancak bu önlemler alınarak biteceğine inanıyoruz” dedi.
Sendika.Org