GDB’ler biyolojik silah olarak kullanılabilir mi? Araştırmacılara göre bir bitkiyi mahvetmek iyileştirmekten daha kolay olduğundan belirli ülkelere, bölgelere ya da “düşman ülkelerin” tarlalarına bırakılan GDB tarımı, hasadı mahvederek açlığa neden olabilir
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusu yıllardır konuşuluyor. İnsan ve çevre sağlığı üzerinde etkileri de hala tartışılıyor. Kimileri GDO ile açlığın ve hastalıkların sona ereceğini söylerken (ve GDO’lu ürünleri böyle pazarlarken) kimileri de oynanan genlerle insanlığın nereye gideceğini görmeye çalışıyor. Bitkiler, hayvanlar ve hatta insanların genleriyle oynanarak hastalıklara, susuzluğa, kuraklığa vb. dirençli olmaları sağlanıyor ya da sağlanmaya çalışılıyor.
GDO genellikle bitkiler için kullanılmaktadır; mısır, soya, pamuk, kolza gibi ürünlerde… Tarım alanında hastalık, kuraklık, sel, don riskini azaltarak ya da bitkileri bu risklere karşı dirençli kılarak üretimi artırmak söz konusudur.
Yeni kâr alanları arayışında öne sürülen hep insanların beslenmesi, açlığın önlenmesi gibi “insani” gerekçelerdir.
GDO şu amaçlar için kullanılmaktadır:
Böceklerle genin yatay aktarımı yapılırken dikey aktarımla bildiğimiz genetiği değiştirilmiş bitkiler yaratılmaktadır.
Konumuz Genetiği Değiştirilmiş Böcekler (GDB). Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu böceklerin kullanılma alanları ve amaçları şöyle:
1- Böceklere karşı (Böcek-Böcek):
Zararlı böceklere karşı mücadelede kullanılmak üzere bazı böceklerin genleri değiştirilip belirli bölgelerde doğaya bırakılmaktadır. Özellikle erkek böceğin genleriyle oynanarak ya da gen varlığı değiştirilerek dişilerle ilişkiye girdiğinde üremelerini engelleyip ölmelerini sağlar. Böylece böceğin insanlara bulaştırdığı hastalık da ortadan kalkmış olur.
Bu alanda deneyler özellikle sıtma hastalığının sivrisineklerle geçtiği bölgelerde yapılmaktadır: Kayman adaları, Malezya, Meksika, Brezilya, Burkina Faso, Avustralya.
GDB’ler sebze ve meyvelere dağıtılır. Sebze ve meyvede bulunan kurtlar, pireler, bitler, güveler, örümcekler erkek böceklerle birleştiğinde üreme yeteneğini kaybederek ölür. Bunun için belirli aralıklarla böcek salmak gerekir.
Avrupa Birliği, böcek ve eklembacaklıların insan ve hayvanlara geçirdiği hastalıklarla ilgili olarak hazırladığı INFRAVEC2 programıyla bu projeyi 8,5 milyon avro finansman ile destekliyor. İngiliz firması Exosect işin içinde. Bill Gates’in vakfı aracılığıyla çalışan Oxitec firması da ilgileniyor.
2003’ten beri yürürlükte olan ve bugüne kadar 168 ülkenin onayladığı, Birleşmiş Milletler çerçevesinde imzalanan Cartegana protokolü, Organizmaları Değiştirilmiş Canlılar’la ilgili bir düzenlemedir. Biyogüvenlik söz konusudur. Uluslararası eylemlerden dolayı doğacak zararlar için sorumlulukları belirler. Doğacak zararı ödemek için Nagaya-Kuala Lumpur ek protokolü 2010 yılında hazırlanmış olup eğer 40 ülke imzalarsa geçerli olacaktır. Ancak zararın belirlenip dava konusu yapılması durumunda sorunu çözecek bir mercii yoktur. Seralarda kolay olsa da açık tarım alanlarında bu tür müdahalelerin riskli yanları da vardır.
Bu tür böceklerin salınmasından çoğu kez insanların haberi yoktur.
Doğadaki böceklerle birleşip üremeyi durduran bu böcekler insanı sokarsa ne gibi sonuçlara yol açacaktır?
Virüsü kapan böceğin doğaya uyumu ne olacaktır? Coğrafik dağılımı nasıl denetlenecektir?
Bir hastalığı böceklerle yok ederken başka bir hastalığa yol açmayacak mıdır?
Biyoteknolojik çözüm pahalı, kısa ömürlü ve kâr amaçlı olduğundan çözümü başka yerde aramalıyız.
Hastalığın çözümünü sadece böceklere bağlayan daha doğrusu özel laboratuvarlara bağlayan ama felaketlerin yapısal nedenlerini ele almayan çözümler ne derece başarılı olabilir? Sıtma ve diğer hastalıkların nedeni sağlık sisteminin olmaması ya da bozulması (özelleştirme), içilebilir su kıtlığı, kanalizasyon yokluğu, gecekondu bölgelerinin sefilliği, açlık, yoksullaşma değil midir? Bu tür projelere ayrılan paralarla yapısal sorunlara çözüm aramak daha gerçekçi olmaz mı? IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşların gelişmekte olan ülkelerde iktidarlarla anlaşarak zorla uyguladıkları yapısal değişiklikler hastalıkları daha da artırmıyor mu? Bu konuda yapılmış bir araştırma var mıdır?
2- GDB’nin bitkilere bırakılması (Böcek-Bitki):
Yaprak biti, sinek, pire, güve, kurt, örümcek gibi böceklerin genleriyle oynanarak içlerine virüs yerleştirilir ve tarlalara bırakılırlar. Bitkinin genetik sekanslarını etkisiz hale getirirler, iptal ederler, değiştirirler, yerine başkasını koyarlar. Yeni bir bitki ortaya çıkar ve kuraklığa, neme, dona, hastalıklara, tuzluluğa dayanıklı hale gelirler. İşlerini tamamlayınca ölürler, kaybolurlar.
Bu böceklerin henüz proje aşamasında olduğunu belirtelim. ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Ulusal Ajansı (DARPA) Biyoteknoloji Müdürü biyolog Balke Bextine’in geliştirdiği bir projenin adı “Müttefik Böcekler” (İnsect Allies) ve 45 milyon dolarlık bir Ar-Ge’ye sahip.
Geleneksel yollarla ya da GDO yoluyla bitkiyi değiştirmek için birkaç yıl gerekir; oysa virüs yüklenince etki geçici de olsa hızla gerçekleşir. Bitkinin kalıtsal genomu bozulmaz.
2017 yılında laboratuvarlarda denemeler başladı ve 2021 yılında korumalı seralar içinde GDB’nin denemesi yapılacak.
Ayrıca bu böceklerin uzaktan yönetilmesi de söz konusu.
Tarım ilacı yerine böceklerin kullanılması doğa için daha yararlı olabilir mi? Henüz bu konuda yeterli bilgimiz yok ve deneyler sonrası ortaya çıkacak.
Ancak GDB’ler ile ilgili olarak kimi sorularda sorabiliriz.
Kimilerine göre komplo teorisi olsa da GDB’ler biyolojik silah olarak kullanılabilir mi? Araştırmacılara göre bir bitkiyi mahvetmek iyileştirmekten daha kolay olduğundan belirli ülkelere, bölgelere ya da “düşman ülkelerin” tarlalarına bırakılan GDB tarımı, hasadı mahvederek açlığa neden olabilir. Bu nedenle 26 Mart 1975 tarihli biyolojik-bakteriyolojik ya da zehirli silahlarla ilgili sözleşmenin yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.
Seralarda yapılan deneylerden sonra bu tür böceklerin gelişmekte olan ülkelerde yardım adı altında kullanılmasını kim denetleyecek? Ortaya çıkabilecek zararları kim ödeyecek?
GDB’ler şimdilik tek bir genoma bağlı yani birçok genomla deney yok.
Ayrıca böcek tarlalara bırakıldığında sonuçlar nasıl denetlenecektir? Böcek bırakıldığı tarlanın dışına çıkmayacak ya da diğer alanlara dağılmayacak mıdır? Dağılırsa ne gibi sonuçlara neden olacaktır?
Böcekler ne kadar süre bırakılacaktır? Bir hafta, bir ay, bir yıl?
GDB’lerin taşıdığı virüsler başka böceklere geçerse ne gibi sonuçlar doğuracaktır?
Sebze ve meyvelere bırakılan böcekler mutfağımıza kadar gelmeyecekmidir?
Hayvanlara ve doğaya ve özellikle biyoçeşitliliğe etkisi ne olacaktır?
Yerel tohumu uzun süredir GDO’lar kaldırdıktan sonra bu GDB’lerin yerel tohuma etkisi ne olacaktır? Bir sonraki ekimin etkilenip etkilenmeyeceğini kim garanti edecektir?
Gördüğümüz gibi sorular çok ama özel laboratuvarlar işin ve kârın peşinde.
Doğa boşluğu sevmez ve böceğin ve bitkinin yerini başka böcek ve bitkiler alacaktır ve zarar ortaya çıktığında bunlarla mücadele için yeniden çözüm aranacaktır. Çözümü de yine laboratuvarlar ve arkasındaki Çok Uluslu Şirketler bulacaktır.
Kaynaklar:
Science et Vie dergisi, Şubat, 2019.
nouvelobs.com; biensur-sante.com; infogm.org; amidelaterre.org; humanite.fr; futura-sciences.com; aphadolie.com; indignesduquebec.com; epochtimes.frslate.fr.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.