Eski sevgilisi tarafından ölümle tehdit edilen Münevver Kızıl 6,5 yıldır verdiği hukuk mücadelesini Sendika.Org’a anlattı. Delil yetersizliğinden soruşturmaya gerek duyulmayan şikâyetler, bitmek bilmeyen duruşmalar… Münevver, 6284 sayılı kanun gereği verilen koruma kararının kâğıt üstünde kaldığını, duruşmaya polis gözetiminde gitmek için başvurduğunda bile herhangi bir dönüş alamadığını söylüyor. Yine de inatla, ısrarla hukuk mücadelesini sürdüren Münevver “İstanbul Sözleşmesi uygulansın, kadınlar artık ölmesin” diyor
Tuzla’da faaliyet gösteren Ismaco fabrikasında çalışırken sendikalaştıkları için işten atılan işçilerden biri Münevver Kızıl. Münevver, haklarını savunan ve direngen bir kadın. Öyle ki 6,5 yıldır ayrı olduğu bir erkeğin ölüm tehditlerine de göğüs geriyor ve hukuki mücadelesinden asla vazgeçmiyor. Münevver yetkililere seslenerek, “Ölmemi beklemeyin, Emine Bulutlar olmasın daha” diyor.
2011 yılında taksi şoförlüğü yapan S.T. ile bir buçuk yıllık bir birliktelik yaşamış. Daha önce de ayrılık kararı aldığını ancak “ikna edildiğini” söyleyen Kızıl, aldatıldığını da öğrenmiş sonradan. 2013 yılının mart ayında da S.T’den ayrılmış.
Ayrılığı kabul etmeyen S.T, “Ancak ben istersem bu ilişki biter” diyerek Münevver’in yakasını da bir daha bırakmadı. Münevver defalarca suç duyurusunda bulundu, ev değişiklikleri yaptı ancak çözüm olmadı. İntihar girişiminde bile bulunan Münevver, yaşadıklarını düşündüğünde “Neler neler yaşamışım… Buna can mı dayanır, psikoloji mi dayanır, siz söyleyin” diyor.
Münevver 6,5 yıldır sürdürdüğü mücadeleyi Sendika.Org’a anlattı.
Eski erkek arkadaşın tarafından ölümle tehdit edildin ve defalarca kez suç duyurusunda bulundun. Sonrasında neler yaşandı?
Bu konuyu ele alacak olursak, kendisi ile 1,5 yıllık bir tanışma sürecimiz olmuştu. Sözde evlilik üzerine planlar yaptığımız ciddi bir ilişkiydi. Bu süreç içinde anlaşamadığımız zamanlar oldu, en az 3-4 kez ayrılma kararı almıştım. Ancak bir biçimde bazı konularda düzeleceğini söyleyerek ikna ediliyordum. Bu süreç gittikçe çekilmez haller alınca 2013’ün mart ayında ayrılık kararı aldım. Hukuki süreç başlamadan önce kendisini defalarca uyardım. Ancak “Benimle barışmak zorundasın, başka seçeneğin yok. Ben ayrılmak istemediğim sürece ayrılamazsın” diyordu. Ben aynı dönemde sendikal faaliyet yürütüyordum ve grevdeydik. Abisi ile de görüştüm ancak çözüm olmadı. Tehditler, hakaretler, şantajlar devam etti ben de hukuki süreç başlatmak zorunda kaldım.
Kendimi korumak için defalarca ev değişikliği yaptım. Kendi adına kayıtlı telefondan bana mesajlar atıyordu. Benim ona dönüş yapmadığım takdirde benim en mutlu günümde beni kimsesiz bırakıp yüzüme kezzap atarak tekerlekli sandalyeye de mahkum edeceğini gayet net mesajlarla söylüyordu. Mesajlar dosyalarda mevcut.
Bu tehditlere rağmen 600 TL para cezası verildi sadece. Benim bugün halen bu konuları konuşmama sebep olan ve bu durumla karşı karşıya bırakan mahkemelerin caydırıcı bir ceza vermemesidir. Gerçekten samimi şekilde müdahale edilmiş ve caydırıcı önlemler alınmış olsa süreç bu kadar uzamayacaktı. 600 TL para cezası nedir ki? Onun bir gece takside çalışmasına bakar sadece.
Peki şikayetlerinin bir karşılığı oldu mu? Hukuki süreçte gelinen noktayı anlatır mısın?
Şu ana kadar Kartal Anadolu Adliyesi’nde 18 kez, 4 kez de Bakırköy Aile Mahkemesi’nde tedbir kararları çıktı. Bununla beraber 56 kez suç duyurusunda bulundum. 6284 sayılı kanun gereği kararlar çıkıyor ama hiçbiri uygulanmıyor, hepsi de kağıt üstünde kararlar.
Geçtiğimiz günlerden örnek vermek istiyorum. Mesela 17-18-19 Eylül’de görülen duruşmalarım için Pendik’teki Çınardere Karakolu’na gittim ve polis nezaretinde bu davalara gitmek istediğimi belirttim. Ancak hiçbir şekilde bana dönüş yapılmadı ve benim can güvenliğim yok. Kim var yanımda? Kimse yok.
En az 20’ye yakın dosyaya Kartal Adliyesi, 3-4 dosyaya da Bakırköy Adliyesi “delil yetersizliği” gerekçeleriyle takipsizlik kararı verdi. Bir durum hakkında bile suç duyurusunda bulunmaya gittiğinizde önce “şüphelendiğin kimse var mı” diye sorulur. Peki bu soruluyorken, yargının yaptığı çelişkili bir davranış değil mi? Neden delil yetersizliği veriliyor? Ben 6,5 senedir hukuki süreçte mücadele ediyorum. Eylemleri yapan kendisi olduğu açık değil mi? Yargı erkeklere el veriyor, koruyor, kolluyor.
Bu hafta üç ayrı davanın duruşmaları görüldü. Bunlardan birinde sanığın sana karşı tehditlerini kayıt altına aldığın için sen suçlu durumuna düşürüldün. Neler söylemek istersin?
20’den fazla şikayetim delil yetersizliği gerekçesiyle reddedilince ben de bana karşı yapılan tehditleri, hakaretleri, şantajları ses kaydına almayı düşündüm. Ardından da yaşadıklarımı telefonda abisine anlattığım sırada da ses kaydı yaptım. Derdimi, yaşadıklarımı anlattım.
Konuşma sırasında “Ben kardeşinin bana yaptıklarına rağmen hukuki yollarla çözüm aramaya çalışıyorum. Ama artık benim meşru müdafaa hakkım var. Benim canıma kastedeni benim öldürme hakkım var” gibi bir konuşma yaptığım için savcı bu sözleri “tehdit” ve “hakaret” olarak kabul ederek beni suçlu buldu, dava açıldı. Bu hafta duruşmada da söyledim, bu dava benim için utanç davası.
Diğer duruşmalar da halen devam ediyor. Bu davalar ilk ve son davalar değil. Devam eden, soruşturma aşamasında olan birçok dosya mevcut.
Peki bu hafta görülen duruşmalar ne zamana ertelendi?
17’sinde görülen dava Aralık 2020’ye, 18’indeki duruşma Mart 2020’ye, 19’undaki duruşma da Ocak 2020’ye ertelendi.
Tüm zorluklara ve uzun süren hukuki süreçlere rağmen mücadeleye devam ediyorsun. Buradan sana destek olmak isteyenlere, kadınlara neler söylemek istersin?
Bizim Anadolu kültüründe “Beladan, olaydan evine kadar kaçarsın” derler. Bela benim evime kadar geliyorsa buna karşı müdahale etmek, mücadele vermek benim hakkım.
Şu an benim tek amacım ne biliyor musunuz? Benim adalete olan inancım yerle bir edildi ben sadece başladığım mücadelenin sonunu getirmek için uğraşıyorum. Ben iç hukuk yollarını tüketip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmek istiyorum. Türkiye’ye maddi manevi tazminat davası açmak istiyorum. Benim durumum bu artık. Bu dava nice Emine Bulutların olayı, Münevver Karabulutların olayı, sesini duyamadığımız kadınların davası bu.
Artık evimi değiştirmeyeceğim. Buradan ya cesedim çıkacak ya da ben zaferimi kutlayacağım. Kadınlara ben ölmeden neredesiniz, yanımda olun demek istiyorum. Bizi bizden daha iyi savunacak kimse yok.
Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
Sizin aracılığınızla yetkililere de seslenmek istiyorum. 2018’de katledilen kadınların hepsi de kadın oldukları için öldürüldüler. Bu cinayetleri politik olduğuna inanıyorum. Bu cinayetlerin çözümü var, en bilinenlerden biri 6284 sayılı kanun. Bugün bu kanun kağıt üstünde kalmamış olsa ben bu kadar uzun süreçler yaşamazdım. Bu kanun uygulansa kadın cinayetlerinin azalacağına inanıyorum. İstanbul Sözleşmesi uygulansın istiyorum, kadınlar artık ölmesin.
Söyleşi: Gül Gündüz