Öğrencisi tarafından öldürülen Öğretim Görevlisi Ceren Damar’ın davasında kadınlar salona sığmadı, “Ceren Damar için adalet” talebini yineledi
Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrencisi tarafından öldürülen akademisyen Ceren Damar’ın davası Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık, Ceren Damar’la ilişkileri olduğu iddiasını sürdürdü. Davaya katılan kadınlar salona sığmazken “Ceren Damar için adalet” talebini yineledi.
Evrensel’in haberine göre, sanık Hasan İsmail Hikmet, Ceren Damar ile ilişkisi olduğunu, kopya çektiği için hocasının kendisinden intikam almak istediğini ve ihraç edilen annesine iftira atıldığını iddia etti. Ceren Damar’ın babası kızının kopya çekmesine izin vermediği öğrencilerin ileride hakim, savcı olacağına dikkat çekti. Ceren Damar’ın eşi Levent Şenel ise “Ceren Hoca tanımadığı öğrencilerin hakkını savunarak son dersini vermiştir” dedi.
Çok sayıda kadın örgütü, eğitim sendikaları ve barolar müdahillik talebinde bulunurken, sanık avukatı müdahillik taleplerinin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Çankaya Üniversitesi dışındaki diğer müdahillik taleplerini reddetti.
Damar ile birlikte fotoğrafları olmadığını söyleyen Hikmet, “Ayrıca kendimi fotojenik bulmadığım için fotoğrafım azdır. Fakat evlendiği için silmediyse fotoğrafımız olacaktı. Eğer aileme söyleseydim annem fotoğrafımızı çekecekti. Ayrılmamı kendisine yedirmediği için baskı uyguluyordu bana, psikolojim bozuldu. Arabasıyla evime kadar gelip ikna etmeye çalışmışlığı var” iddiasında bulundu.
Hikmet, Damar’ın eşi ile sorunları olduğu yönündeki ısrarını sürdürerek, “Yakın zamanda evlendiğini ama beni unutamadığını söyledi. Ben de başkasıyla ilişkim olduğunu ve kendisiyle olamayacağımı söyledim. Ben de başımı belaya sokacaksın dedim” şeklinde ifade verdi.
Mahkeme başkanının kopya çekip çekmediğini sorması üzerine Hikmet, sınav sorularının WhatsApp grubunda paylaşıldığını ancak Damar’ın sadece kendisi hakkında işlem yaptığını söyledi. Hikmet’in olay günü yaşananlar hakkındaki beyanı ise şöyle:
Olayın yaşandığı gün eski günlerin hatrına maktüle kopyaları gösterdim. Sınav başladıktan sonra çıkarıp çekmeye başladım. Gelip kopyalarımı aldı. Sınav bitene kadar bekledim. Neden böyle yaptığını sordum. İntikamını aldığını ve devam edeceğini söyledi. Evden babamın silahını aldım. Asla plan ve tasarlama yapmadım. Saat 14.00 civarı okula vardım. Anneme ve bana ‘FETÖ iftirası nasıl atarsın’ dedim. Sonra odasına gittim kapalıydı. Arkadaşlarımla bir şeyler yiyip içtik.Odasına gittim, sinirliydim. Annemin ihraç edilmesini eşinin yaptığını söyledi. Eşini hiç tanımıyordum, aradık açmadı. Maktul bana bağırdı ve ‘Seni de aileni harcarım’ dedi. Bıçakla yaralamak amaçlı saldırdım. Bağırmasıyla 6-7 hoca girdi. Silahı kafama dayadım, gelenlere bakarken silah ateş aldı. Sonra karakola teslim oldum.
Ceren Damar’ın babası Mustafa Damar, “Bu katilin annesi babası polis kökenlidir. Annesi 2016’da FETÖ’den ihraç edildiğini söylüyor. Olay tarihinde ihraç edilmiş yani. Bir anne düşünün ki oğlu insan öldürmüş. Daha bir saat olmuş ki oğlunu kaçırmaya gidiyor. Otomobilini durduran polisler karara rağmen aracı aramıyor. Araç kaçırılmasaydı doğruca aracı arayıp intihar mektubunu bulacaktı. Yine annesinin parmağı olduğunu düşünüyorum” dedi.
Baba Damar konuşmasına şöyle devam etti:
Bu canice işlenen cinayet bir hukuk fakültesinde işleniyor. Bu çocuklar ileride sizin gibi hakim savcı olacaklar. Sıradan bir vatandaşa yapılan muamele, hukuku bilen insanlara yapılıyor. Bu katilin anne babasının polisin olması, ihraç edilen bazı polislerin yardım etmesi, kabul edilebilir mi? Sen kimsin kızımın odasına görevi gereği gireceksin! Eymir’de gezmiş, arabada bilmem ne yapmış, oğlum sen neymişsin ya! İntihar mektubu öldürmeden önce yazılmış deniyor ama ‘Bilerek öldürmedim’ yazıyor. Yahu sen müneccim misin?
Damar’ın eşi Levent Şenel ise, 30 Eylül’ün evlilik yıldönümleri olduğunu, eşiyle birlikte hazırlık yapması gerekirken mahkeme salonunda ifade verdiğini söyledi.
Şenel, sevgi, saygı ve güven dolu bir ilişkileri olduğunu belirterek, “Karşımda kendi emeğiyle sınava girecek kapasitesi olmayan bir zat duruyor. Masum, savunmasız, kendisinden biyolojik olarak güçsüz bir insana kalleşçe saldırıyor. Ağzından çıkanlar benim için hiçbir kıymet taşımıyor. Ceren’in hayalleri vardı. Bu ülkeye bilim kadını olarak hizmet etmek, haysiyetli öğrenciler yetiştirmek istiyordu. Ceren kopyayı görmezden gelebilirdi ve yaşardı. Ceren Hoca başkalarının tanımadığı öğrencilerin hakkını savunarak son dersini vermiştir. Kimseye kalleşçe saldırmadı. Bu yüzden eşimle gurur duyuyorum. Sen Ceren Hoca’yı öldürmedin bunu unutma. Bir kişiyi öldürdün ama binlerce Ceren Hoca burada bekliyor” dedi.
Olay yaşandıktan sonra Hikmet’i kovalayan tanık Ahmet Erencan Göksu ise ifadesinde şöyle konuştu:
O gün yukarı çıktık, ‘Yakalayın şunu’ diye bağırdılar, üstüne atıldım ama yakalayamadım. Kovalarken silah sesini duyunca durdum. Failin babası benimle konuşmak istedi ama ben reddettim.
Sanık avukatının sanığı nasıl teşhis ettiğini sorusu üzerine kovaladığı kişinin sanık Hikmet olduğunu söyledi. Avukat ise hukuki olarak teşhis edilebilmesi için en az 8 kişinin sıralanması gerektiğini söyledi.
Duruşma öğle arasından sonra avukat beyanlarıyla devam etti. Müşteki Avukatı Eylül Erdem, sanığın zaten çelişkili olan beyanına yeni bir senaryo eklendiğini söyledi.
Erdem’in “İntihar edeceğiniz sırada içeri girenleri görünce yerde bıçaklanmış şekilde yatan birini yanlışlıkla iki kere nasıl vurdun” sorusuna sanık avukatı “Bunu balistiğe sormanız lazım” diye müdahale etti.
İfadesinde başkaları içeri girdiği sırada silahın ateş aldığını öne süren sanık ise “O sırada maktül ve benim dışımda kimse yoktu” dedi.
Sanık Avukatı Prof. Dr. Vahit Bıçak, “Hiçbir duruşmada mağdur yakınlarının duruşmadan iki gün önce basın açıklaması yaptığını görmedim” demesi tepkilere neden oldu. Bıçak, “Cinayetin hiçbir görgü tanığı yoktur. Sanık teslim olmasa biz şu an sanığın kim olduğunu konuşuyor olurduk. Merhumun başka bir kopya olayı olmadığını öğrendik. Sanık cinsel saldırı karşısında meşru müdafaa hakkını kullanmıştır” dedi.
Duruşma öncesi Ankara Kadın Platformu’nun çağrısıyla adliye binası önünde bir araya gelen kadınlar basın açıklaması yaptı. “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganı atan kadınlar, Ceren Damar için adalet istediklerini vurguladı. Ankara Kadın Platformu açıklama yapan Hande Köse, Damar’ın öldürülmesinden 4 ay sonra Hasan İsmail Hikmet’in ceza indirimi almak için ifadesini değiştirdiğini hatırlatarak, “Bu durum kadın katillerinin aklanmasını sağlayan iyi hal indirimlerinin bir sonucudur” dedi.
Hikmet’in beş yıl önce eski sevgilisini tehdit ettiği gerekçesiyle yargılandığını belirten Köse, “İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmak istenmesi, daha nice kadını erkek şiddetine göz göre göre kurban edecek” dedi.
Sanığın arkadaşı Burak Özgüven, Hikmet ile günde 8-9 saat beraber zaman geçirdiklerini anlatarak Hikmet’in Ceren Damar’la herhangi bir ilişkisinin olmadığını söyledi.
Sanığın babası Ömer Hikmet, olayda kullanılan silahın üzerine kayıtlı olduğunu belirtti. Damar’ın avukatı Erdem’in, “Siz gözaltında lahmacun yerken, oğlunuz gözaltında işkence gördüğünü söylüyor. Olabilir mi?” diye sorulması üzerine, Baba Hikmet “Olabilir” yanıtı verdi.
Ara kararını açıklayan mahkemeye heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma, 29 Kasım 2019 saat 10.00’da görülecek.
İlgili haberler:
Sendika.Org