Türkiye’nin dört bir yanından TİS taleplerini duyurmak için yola çıkan KESK’lilere Ankara’da Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı önünde polis saldırdı. Saldırıda çok sayıda KESK’li yaralanırken, aralarında KESK ve KESK’e bağlı sendikaların yöneticilerinin de olduğu 6 kişi gözaltına alındı
Milyonlarca kamu emekçisini yakından ilgilendiren 2020-2021 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri bugün başladı. Dört ayrı koldan il il basın açıklamaları düzenleyen KESK’liler görüşmeler öncesinde Ankara’da bir araya geldi. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak için buluşan KESK’lilere polis yürüyüş yapılamayacağını, yalnızca bir grubun tek sıra halinde bakanlığın önüne gidebileceğini söylemesi üzerine tüm KESK’liler yürüyüşe geçti.
Bakanlığa yürüyen KESK’lilere polis biber gazı ile saldırdı. Saldırıda KESK Merkez Yürütme Kurulu üyesi İlhan Yiğit, Haber Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu, SES Kadın Sekreteri Selma Atabey, Tarım Orkam-Sen Başkanı Hamit Kurt’un da aralarında bulunduğu 5 KESK’li ve ÖDP’den Uğur Cebe gözaltına alındı. Saldırıda esnasında bazı KESK’liler ise yaralandı.
Gözaltına alınanlardan KESK MYK üyesi İlhan Yiğit, TİS görüşmelerine ve saldırıya ilişkin Sendika.Org’a değerlendirmelerde bulundu. Üç sendikanın yer aldığı TİS masasında KESK’in yer almasının nedenini Memur-Sen’in “yeni bir satış sözleşmesine imza atmasını engellemek” olarak açıklayan Yiğit, bu amaçla Edirne, Van, Artvin ve Muğla’dan başlamak üzere yürüyüş gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Yiğit, AKP’nin kamu emekçileri açısından güvenceyi ortadan kaldırdığını, kamu emekçilerini “AKP’nin memuru” haline getirmek adına ciddi adımlar atmış olduğunu belirtti. Yiğit bundan 12 Temmuz 2019’da doğrudan İçişleri Bakanlığı’na bildirim yaptıklarını belirterek, “İllerde yapılan açıklamalarda bu bildirime uygun bir tavırla karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Ama ne hikmetse Ankara Valiliği’nin keyfi yasaklamaları, polisin bunu da ha da abartarak uyguladığını görüyoruz. ‘İzin alınmadı’, ‘bildirim yapılmadı’ gibi gerekçelerle yürüyüşümüzü engellemeye çalıştılar” dedi.
10 Ekim Ankara Katliamı’nın hemen ardından Ankara Valiliği’nin keyfi eylem yasaklamalarına başladığını belirten Yiğit, “‘OHAL kaldırıldı’ denilmesine rağmen kalıcılaştırıldığını, valiliklerin derebeyliği haline getirildiğini, tamamen yasa tanımaz, hukuk tanımaz, kural tanımaz; uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya aykırı, yasa dışı uygulamalarıyla yüz yüze kalıyoruz. Bugün yaşanan da bu. Yürüyüş hakkımızı kullanmak istedik fakat polisin vahşi saldırısıyla karşı karşıya geldik. Polis bizim yürüyüş hakkımızı engellemiş oldu. Yolu kapatan polis oldu ama ne hikmetse yolu açmamızı isteyen de onlar oldu” dedi.
Yiğit, insan haklarına aykırı bir biçimde yere yatırılarak, ters kelepçe takılarak ve tekmelenerek gözaltına alındıklarını belirterek “Kısacası 5. Dönem TİS Görüşmeleri gözaltı ve işkenceyle başladı” ifadelerini kullandı. Memur-Sen’in TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarına uygun bir biçimde kümülatif %15 zam talep ettiğinin altını çizen Yiğit, “Şunu görmek lazım: Memur-Sen, hükümetin programını yürüten bir rıza aygıtı olarak çalışıyor” dedi.
Yiğit, bu sürece tüm emek ve demokrasi güçleriyle beraber güvenceli iş, güvenceli gelecek, insanca yaşanacak ücret ve demokratik Türkiye talepleri için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Bakanlık önündeki saldırının ardından KESK, Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında sık sık “Sadaka değil toplu sözleşme” sloganları atıldı. Açıklamayı yapan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, savaş çığırtkanlarına, tacizcilere ve tecavüzcülere karşı barikat kurulmadığını fakat vergi dilimi, ek gösterge adaletsizliğine karşı çıkan kamu emekçilerine barikat kurulduğunu kaydetti.
Eş Genel Başkanlarımız Aysun Gezen: TİSmasasında taleplerimizle varız! Alanlarda, sokaklarda, işyerlerinde de halkımızla, kamu emekçileriyle varız! Zulmünüzü, reva gördüğünüz zam oranlarını, atamada yaptığınız haksızlığı, hukuksuz ihraçları herkes görüyor:https://t.co/ys4FTgyEy4
— KESK (@KESK1995) August 1, 2019
Gezen açıklamada şunları söyledi:
Biz bugün burada haklarımız için, 3 milyon kamu emekçisinin ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin ve onların aileleri ile birlikte 20 milyon insanın, 20 milyonluk bir kitlenin hakları için sokaklardayız.
Bu taleplerimizi dile getirmek için bakanlığa yürümeye çalışırken önümüze sadece barikatlar konulmadı. Polis fişeklerle, gazlarla, coplarla, kalkanlarla arkadaşlarımızı darp ederek, yakın mesafeden gaz sıkarak arkadaşlarımıza çok ciddi bir saldırı gerçekleştirdi. Bizler de bu saldırıya maruz kaldık ve maalesef 6 arkadaşımız gözaltında. Arkadaşlarımız karakola götürüldüler. Sağlık durumları son derece iyi. Karakoldan sonra onlarla tekrar bir araya geleceğiz. Arkadaşlarımızı alacağız beraber mücadelemize devam edeceğiz.
Bugün burada gösterdiğimiz kararlılık bu ülkenin yurttaşları refah içinde yaşasın diye. Bu ülkenin tüm emekçileri emekten yana, adil, demokratik bir çalışma yaşamına kavuşsun diye. Demokratik, laik, barış içinde bir ülke kurulsun diye sevgili dostlar. Bizim mücadelemiz halkın mücadelesi. Çünkü biz ekonomik kriz koşullarında ezilmeye, sefalete itilmeye karşı çıkıyoruz. Ne biz emekçiler bu koşulları kabul ediyoruz, ne de bu koşulların halka dayatılmasını kabul ediyoruz. Bu koşulları yaratan AKP iktidarıdır. Betona, ranta gömdüler bizim emeklerimizi. Dışarıdan sıcak para girişine bu ülkeyi mecbur bıraktılar. Tüketim ekonomisi kurdular. Geldiğimiz noktada krizin yegane sebebi AKP’nin politik tercihleridir sevgili dostlar. Biz her şeye rağmen o masadayız. Biz tüm bu haksızlıklara, hukuksuzluklara, tüm bu şiddeti, tüm bu sendikal ayrımcılığı teşhir etmeye, Memur-Sen’in emekçileri nasıl sattığını göstermeye devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz emin olun burada bitmeyecek. Biz masaya taşıdığımız tüm taleplerin adım adım takipçisi olacağız. Bunları sağlayana kadar mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Varsın saldırsınlar, varsın gözaltına alsınlar, varsın bizi davalarla, cezalarla karşı karşıya bıraksınlar.
Gözaltına alınanlar bir süre sonra serbest bırakıldı.
Sendika.Org