İstanbul Üniversitesi rektörlük seçimlerinde ilk sırada seçilen Raşit Tükel yerine “kayyum” atanan Mahmut Ak’ı tebrik etmeye gidenler arasında bir hocamız vardı. Van Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyum, ilk icraatlarından biri olarak bu hocamızın başkanlığında yürütülen arkeolojik kazıların ödeneğini kesme kararı aldı
2015 Şubat ayında akademisyenlerin oylarıyla Prof. Dr. Raşit Tükel İstanbul Üniversitesi Rektörü seçildi. Raşit hocanın rektör olarak seçilmesini öğrenciler, akademisyenler ve çalışanlar coşkuyla karşıladı. Ancak Raşit hoca 1. sırada olmasına rağmen Cumhurbaşkanı 2. sıradaki Mahmut Ak’ı rektör atadı. Daha doğrusu Ak, İstanbul Üniversitesi’ne kayyum olarak atandı. Oy veren, oy veremeyen birçok İstanbul Üniversitesi mensubu Mahmut Ak’ı rektör olarak tanımadı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri Hukuk Fakültesi’nde “üniversiteyi terk etmeme” eylemi yaptı.
Üniversite öğrencilerinin eylem süreci sönümlenirken, akademinin ana bilim dallarından Rektörlüğe toplu “tebrik ziyaretleri” örgütlendi. Bu tebrik ziyaretleri üniversitelilerin eylemlerinin arkasından Mahmut Ak’ın meşrulaştırılmasına ve normalleştirilmesine olanak sağladı.
İzleyen süreçte, özellikle tebriğe gitmeyen hocalarımızın bir kısmı KHK ile ihraç edildi. “Benim Rektörüm Raşit Tükel” diyen üniversiteliler amfisinden kantinine kadar polis ablukasıyla baskı altında tutuldu. Aradan 4 yıl geçti. Fazla mı? 4 yıl daha, Erkan hoca akademik çalışmalarını, bilimsel araştırmalarını devam ettirebildi.
Geçtiğimiz günlerde Van, Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyelerine kayyum atandı. Van’a atanan kayyumun ilk icraatlarından biri de, Van’da Erkan hocanın başkanlığında 50 bilim insanının arkeolojik araştırmalar yaptığı kazının ödeneğini kesmek oldu. “Urartu’ya kayyum atandı.” Doğru. İstanbul Üniversitesi’ne atanan neydi peki?
Bunları anlatmamızın nedeni bir akademisyeni teşhir etmek, “Oh iyi oldu” demek falan değil. Açığa çıksın istiyoruz. Raşit Tükel’e yapılan hak gaspı onun şahsına değil, akademinin tamamına yapılan bir hak gaspıydı. Bu gasp anlayışı orada da kalmadı. Bütün üniversitelere kayyumlar atanmaya devam etti. Bütün memlekete kayyum atanır hale geldi.
Aynı şekilde bugün Van, Diyarbakır ve Mardin’e yapılan gasp sadece orada oy veren insanlara değil; bu topraklarda yaşayan herkese yapıldı.
Şimdi dönüp bir bakın istedim. Bir köşeye çekilip, “ben işime bakayım” demekle geçmeyecek bu günler. Yaptığımız hatalar varsa, bugün dönüp bakmayı ve dersler çıkartmayı gerektirir. Bu meseleden çıkaracağımız ders ise çok basit. Ya hep beraber direneceğiz ve bitecek bu zulüm; ya da tek tek değecek hepimize.
* Deniz Can Sarıkaya: MSGSÜ Arkeoloji öğrencisi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.