HDP, TİP, HDK, Patika Ekoloji Kolektifi ve Kadıköy Demokrasi Meclisi Kaz Dağları’nda 18 gündür süren Su ve Vicdan Nöbeti’ni ziyaret ederek, birlikte mücadele mesajı verdi
Kaz Dağları’nda Alamos Gold maden şirketinin doğa kıyımına karşı Su ve Vicdan Nöbeti 18. gününde (12 Ağustos) devam ediyor.
HDP Marmara Bölgesi üyeleri, HDK, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Kadıköy Demokrasi Meclisi ve Patika Ekoloji Kolektifi aktivistlerinin katılımıyla kitlesel bir şekilde nöbet yeri ziyaret edildi.
Mezopotamya Ajansı’ndan/ Zemo Ağgöz ve Esra Solin Dal’ın haberine göre, burada konuşan Kadıköy Demokrasi Meclisi’nden Bülent Yoldaş, “Kaz Dağları’ndan Hasankeyf’e Salda’dan Fatsa’ya, Gerze’den Munzur’a, Eskişehir’e, Sinop’a ekolojik katliamlar devam ediyor. Kapitalizmin doymak bilmeyen kar hırsına karşı birleşik ve topyekûn bir mücadele yürütülemezse başarı imkânsız görünüyor” dedi.
Ekoloji mücadelesini demokrasi mücadelesinin kopmaz bir parçası olarak gördüklerini vurgulayan Yoldaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bunu bir an olsun aklımızdan çıkartmamalıyız. 31 Mart/23 Haziran seçimlerinde demokrasi güçleri olarak başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyükşehirleri talandan ve yağmadan kurtarmak için nasıl bir adım attıysak bundan sonraki süreçte de ekolojik katliamlara karşı birlikte ve ortak mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor. Kaz Dağları, Hasankeyf, Munzur, Fatsa, Eskişehir için geç değil. Birleşe birleşe direneceğiz, birleşe birleşe kazanacağız.
Ardından HDP ve HDK adına söz alan HDP Parti Meclis üyesi Bülent Uyguner, sömürü düzeninin kapitalizmin Türkiye’deki uygulamalarının sonucu olduğunu belirterek şöyle konuştu:
Bu vahşi kapitalizm özellikle son AKP-MHP iktidarı döneminde Türkiye’nin bütün yeraltı ve yerüstü kaynakları özellikle yabancı şirketlere peşkeş çekildi. Bu anlamda Türkiye’nin tüm emek hazinesi, bütün ekoloji hazinesi tarumar edildi. Biz, Gezi’den beri bütün bu olaylara sessiz kalmadığımızı, buradaki katliamlara karşı, hem Munzur’daki, hem Hasankeyf’teki katliamlara karşı bütün doğa ve demokrasi güçleriyle birlikte mücadele edeceğiz. Birleşerek, birlikte olarak, bu mücadeleyi hep birlikte yükselteceğiz ve kazanan biz olacağız.
Patika Ekoloji Kolektifi’nden Didem Deniz Erbak ise, kapitalizmin Anadolu coğrafyasındaki katliamlarının bugün başlamadığını söyledi ve “Bu coğrafya katliamlarla yıllardır mücadele ediyor. Biz de bu mücadelenin parçasıyız. Buradaki mücadeleyi önemsiyoruz. Bugün burada hep birlikte olmayı önemsiyoruz ve biliyoruz ki Kaz Dağları’nda yaşam kazanacak” ifadelerini kullandı.
Kitle, çadır alanındaki yaşam savunucularını ziyaretinin ardından maden sahasına gitti. Burada İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül’ün alanla ilgili verdiği bilginin ardından açıklama yapıldı.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, doğa talanına “dur” demenin çok kıymetli olduğunu belirterek, “Sermayenin ihtiyacını karşılamak üzere yapılan talan ile karşı karşıyayız. Bundan sonra ne olacak? Buradaki halk nasıl yaşayacak, yaşam suyunu nereden bulacak? Bu iktidarın umurunda değil” dedi.
Talan anlayışının Türkiye’nin her yerinde karşılarına çıktığını belirten Gülüm, sözlerini şöyle sürdürdü:
Munzur ve Hasankeyf, Marmara’daki kent ormanları ile karşımıza çıkıyor. Hasankeyf’te bir halkın Kürt halkının kültürü yok ediliyor. Türkiye’nin dört bir yanında bu durum devam ediyor. Bize düşen görev şu olsa gerek; parça parça değil bütün parçaları birleştiren bir yerden mücadele etmek gerekiyor. Baskı politikalarıyla bizleri yalnızlaştırmaya çalışıyorlar ama biz hep beraber dur dersek birlikte başarabiliriz.
TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş da, “Bize hoş geldiniz, dediler ama pek hoş bulmadık. Buradaki dostluk, mücadele elbette ki çok hoş ama gördüğümüz tablo içimizi kanatan bir tablo” diye konuştu. Ülkedeki düşünen, üreten milyonlarca insanın sözlerine kulak vermek gerektiğine dikkat çeken Baş, “İktidar bu insanlara kulak vermediği için ileride kandırıldık diyecektir. Buradaki bilim insanları bugün için uyarıyor. Uzun yıllardır burada akıl dışı girişime karşı elinden geleni yaparak direnen Çanakkale halkımıza teşekkür etmek gerekir” ifadelerini kullandı.
Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ülkede öyle bir yaşam kuruldu ki burnumuzun önündekinin dışında başka bir yeri görmemize izin vermiyorlar. Ama Hasankeyf’te, Munzur’da, Gezi’de olduğu gibi bir araya gelerek sesimizi yükseltmemiz gerekir. Hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Burası hepimizin; tıpkı Munzur, Hasankeyf, İstanbul Ormanları gibi. Söz konusu para kazanma olduğunda dünyanın öbür ucundaki şirketle birlik olup talan yapabiliyorlar. Ama inanıyorum ki bizler daha da güçlüyüz. Burada iki dünya karşı karşıya. Paranın egemenliği diyenler ile doğaya sahip çıkanlar ve gerekirse bedenini siper ederim diyen yurtseverlerin direnişi var.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı