Barış Akademisyeni Reyda Ergün, AYM’nin Barış Bildirisi kararı ve açıklaması ile “AYM terörü meşrulaştıramaz” bildirisine ilişkin Sendika.Org’a değerlendirmelerde bulundu. Ergün, kararın ifade özgürlüğü açısından güçlü argümanlara sahip olduğunu fakat açıklamada AYM’nin bildiriye katılmadığına dair ifadelerin baskın olduğunu kaydetti
Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM), Barış Bildirisi imzacısı olan Füsun Üstel’in başvurusuna ilişkin, bildiri nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak”tan hapis cezası verilmesini hak ihlali olduğuna karar vermişti. Dün de AYM, karar gerekçesiyle birlikte karara ilişkin bir açıklama yayımladı.
Barış Bildirisi imzacılarından Reyda Ergün, Sendika.Org’a karar gerekçesi, karar açıklamasına ve bir kısım akademisyenin imzaladığını reddettiği bildiriye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ergün, yapılan açıklamanın karar gerekçesinin ardından uygulanan bir rutin olduğunu belirterek “Basın bülteninde gerekçeli kararda geçmeyen hiçbir ifade yer almıyor. Gerekçeli kararda bütün bu ifadeler var, gerekçeli karada olmayan bir ifade ya da paragraf yok” dedi.
Ergün şunları söyledi:
Aslında Anayasa Mahkemesi’nin bildirinin içeriğine katılmadığı fakat bunun bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında olmadığı anlamına gelmeyeceğini söyleyen, bunun altını çizmek isteyen ifadeler var, bunlar 40 sayfalık, bilmem kaç yüz paragraflık gerekçenin çeşitli yerlerine serpiştirilmiş durumda. Fakat basın bülteninde, kararı özetlerken daha ziyade bu ifadeler öne çıkarılarak hazırlanmış basın bülteni. Dolayısıyla gerekçeli kararda bu tarz ifadeler yoktu, sonrasında gelen tepkiler karşısında Anayasa Mahkemesi bir açıklama yaptı, değil mesele. Bu ifadeler gerekçeli kararda da yer alıyor. Ama orada, dediğim gibi gerekçeli kararda var olan ifadelerin öne çıkarılması tercih edilmiş bir basın bülteni.
Basın bülteninde bu ifadelerin öne çıkarılmış olmasından gerçekten bağımsız olarak, karar metninin kendisine odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Gerekçeli karar ifade özgürlüğünü, uluslararası ilgili normlar ve ilgili AHİM içtihatları, AYM içtihatları çerçevesinde ortaya koyan ve Barış Bildirisi metninin, bu metni imzalama eyleminin neden ifade özgürlüğü olduğu ve bu özgürlüğün kullanımının da bir ceza yaptırımıyla karşılaşmasının neden ihlal niteliği taşıdığının ayrıntılı bir şekilde ve hukuki argümantasyonları güçlü bir şekilde ortaya koyan bir karar olarak görüyorum. Dolayısıyla da kararın bu yönüne odaklanmak doğru, hukuki olarak da doğru olan bu. Asıl hukuki argümantasyonlar orada, bunun ortaya konulmasında kendini gösteriyor ki sonuçta bu bir yargı kararı. Yargı kararları açısından da bizim için önemli olan meselenin hukuk argümantasyonu ve gerekçelendirme kısmıdır. Bu kısımda son derece güçlü biçimde bildiri metninin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ortaya koyuyor zaten.
AYM kararının ardından imzasız bir biçimde yayımlanan “AYM terörü meşrulaştıramaz” bildirisine ilişkin Ergün, şunları söyledi:
Bir bildiri metni yayımlamak ifade özgürlüğüdür. Sonrasında bazı öğretim üyelerinin açıklama yapıp “Ben bu bildiriyi asla imzalamadım” demeleri sonuç olarak bildirinin kendi içerisinde taşımayı umduğu ciddiyete de zarar veriyor. Bu bildiriyi yazanlar ve imzaya açanlar açısından düşünülmesi gereken bir şey.
Bir de o bildiri metni Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı yayımlanmadan önce çıktığını, imzaya açıldığını biliyorum. Yargı kararları da kamusal tartışmaya açılabilir, açılmalıdır da demokratik bir toplumda ama yargı kararları da hukuki argümantasyon ve hukuki gerekçeleriyle meşruluk kazanırlar.
Sendika.Org