Dünya yörüngesi dolup taşmaya başlayan bir çöp kutusu gibidir. Çoğalan çöpler eğer gerekli önlemler alınmazsa ilerdeki uzay yolculuklarını tehlikeye sokabili
İnsanlığın uzay serüveni 4 Ekim 1957 yılında uzaya ilk aracının, yani Sputnik I’in fırlatılmasıyla başladı. 84 kilo ağırlığında bu uydu üç ay görev yaptıktan sonra atmosfere girip parçalanır. 2019 yılı ise insanın Ay’a ayak basışının 50. yılı.
Uzay yarışı dönemin iki büyük süper gücünün, ABD ile Rusya’nın yani eski adıyla SSCB’nin rekabetiyle kızışmış ve askeri amacını hep korumuştur.
Yıldız savaşları, kıtalar arası füzeler, uydu ve uzaya insan yollanması bu rekabetin sonucudur.
Bugün uzay serüveni üç ana başlık altında sürmektedir ve teknolojide bu serüvene büyük katkıda bulunmaktadır.
Birinci etkinlik uzaya füze fırlatma teknolojisidir ve Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) bunun bir parçasıdır. Özel sektörde birkaç kez fırlatılabilir füze ile uzay yarışına dahil olmuştur ve yakında uzay turlarına ya da uzay turizmine başlayacağını açıklamıştır.
İkinci etkinlik ise yakın vadeli ekonomik amaçların dışında görünen ve Dünya’nın, uzayın ve diğer gezegenlerin incelenmesi için uzaya uydu yollanmasıdır (hava durumu, Dünya’daki değişiklikleri gözleme, yeni yıldız ve gezegenleri keşfetme vb).
Üçüncü etkinlik ise giderek önemli bir ticari etkinlik haline gelmiş olan iletişim uydularının yörüngeye yerleştirilmesidir. Bugün uzayda dolaşan 5000’e yakın uydu vardır.
Uzay serüvenine başlayan ABD ve Rusya dışında Fransa, Çin, Hindistan, İsrail, Brezilya, Güney Kore’de yarışa dahil olmuşlardır.
İşte 1950’li yıllarda başlayan uzay serüveni sonucu insanoğlu dünyasını çöple doldurduğu gibi uzayda da yeni bir çöplük yaratmıştır.
Dünya yörüngesi dolup taşmaya başlayan bir çöp kutusu gibidir. Çoğalan çöpler eğer gerekli önlemler alınmazsa ilerdeki uzay yolculuklarını tehlikeye sokabilir.
Ne kadar uydu, o kadar çöp!
Uzay çöpleri azalacak gibi görünmüyor. Ucuza mal olan küçük uydular Cubesats ile yılda 500 uydunun uzaya gönderileceği hesaplanıyor. Bu da çöplerin daha da artacağı anlamına geliyor.
Başımıza taş değil uydu ve parçaları yağacak!
2007 yılında Çin deney için meteoroloji uydularından birine (Fung Yun IC) füze yollayarak patlatır ve uzaya tam 3000 parça yayılır!
Dünyamızdaki doğal kaynakları nasıl olsa tükenmez diyerek kâr hırsıyla kapitalist sistem nasıl har vurup harman savurduysa, uzayı da nasıl olsa sonsuz diyerek uydu ve sondalarla kirletmeyi sürdürüyoruz.
Bugün 1 milimetre ve üstünde büyüklükte olan 150 milyon nesne dolaşıyor uzayda. Gözle görülmeyen bu çöplerin hızı saatte 30.000 km! Yüksekliğe göre teleskop, radarların saptayıp, izlediği ve yörüngesini az çok bildiği 19.542 nesne bulunmakta. 2018 yılında bunların sayıları 18.835 idi. Bu sayının içinde sayıları yaklaşık 5000 olan ABD kökenli askeri uydular yoktur.
Bizim ele alacağımız çöpler gezegenler arasındaki çöplerdir. Güneş sistemindeki gezegenlerin uydularla kirlenmesi ya da uydu, sondaların ya da parçalarının düşerek Dünya’yı kirletmesi konumuz dışındadır.
İnsanın uzay etkinliğine bağlı olarak kendi ürettiği nesneleri uzaya değişik amaçlarla yollaması, bunların işletme ömürleri bitince burada kalması, nesneler arası çarpışma sonrası ortaya kalıntı ve çöplerin çıkmasıyla oluşan kirlenme, yani uzay çöplüğü söz konusudur.
Bu çöpler işletimi sona eren uydu ve sondalar, fırlatma füzelerinin uydudan ayrılan kat ve parçalarından, koruma parçalarından, uydudan kopan parça ve parçacıklardan (boya, fotoelektrik parçaları gibi), nesnelerin uzayda çarpışmasından ya da bilerek imha edilmesinden sonra ortaya çıkan parçalardan ve fırlatma füzelerinde kalan yakıtlardan oluşur.
Bu çöplerin %42’i parçalar, %22’i çalışmayan uydu ve sondalar, %17’i füze katları ve parçaları, %13’ü işlevsel kalıntılar, %6’ı da çalışan uydular oluşturur.
Bu kalıntı ya da çöplerin %95’i dört ülkeye aittir: Rusya, ABD, Çin ve Fransa. Diğer ülkelerin payı %5’tir.
1957 yılında başlayan uzay serüveni GPS ile baş döndürücü bir hıza ulaşmış ve uzay binlerce uyduyla ve milyonlarca çöple dolmuştur.
Çöp ve kalıntıları iki yönden sınıflandırmak olanaklıdır:
1- Büyüklükleri açısından,
2- Bulundukları yörünge açısından.
Büyüklük 1 mm ile otobüs büyüklüğü arasında değişmektedir. 10 cm’den büyük nesne 10.000’in üzerinde olup bir uydu ile çarpışması durumunda uyduyu imha edebilir. 1 cm ile 10 cm arasında olanlar yaklaşık 200.000 adettir ve uydulara çarparlarsa delik açabilir ve büyük zarar verebilir. 1 cm’den küçük olanlar ise 3.500.000 adettir ve yüzeyleri aşındırabilirler.
1 cm’lik bir çöp astronotların giysisini delebilir ve uyduyu devre dışı bırakabilir. Uzayda dolaşan bir vidanın hızı 7 km/saniyedir ve bu büyüklükte bir kütlenin bu hızdaki darbe etkisi 2000 kiloluk bir para kasasının 100 km/saat hızıyla çarpmasına eşittir.
Çöplerin kitle olarak ağırlığı ise NASA’ya göre 7800 ton (askeri uydu çöpleri hariç), ESA’ya göre (Avrupa Uzay Ajansı) 8400 tondur.
Gravity filmini anımsayın. UUİ sürekli olarak çöpler ya da nesneler arasında slalom yapmak zorundadır. İstasyonun güneş panelleri, radyatörleri, ısı koruyucuları ve pencereleri çöplerin çarpışmasının izlerini taşır. İstasyon dışına çıkan astronotlar tehlike altındadır.30.000 km/saat hızla ilerleyen küçük çöpleri görmek olanaksızdır. Astronot giysileri delinebilir. Bu nedenler uzay istasyonu dışı çalışmalarda( tamirat) robot kullanılması düşünülmektedir.
Çöplerin bulundukları yörüngeler ise sabit, işlemsel yörünge yani GPS yörüngesi (36.000 km), kutup yörüngesi (600-1500 km arası), ve alçak yörüngedir (400 km). GPS yörüngesinde iletişim uyduları, kutup yörüngesinde bilimsel amaçlı uydular ve alçak yörüngede ise UUİ bulunur. En çok çöpün olduğu yörünge ise 885-1005 km arasıdır.
Tehlikeleri iki bölüme ayırabiliriz: Çöpler ya da kalıntılar.
1- Yörüngede başka nesnelerle çarpışırlar ya da,
2- Dünya’ya düşerler.
Birinci tehlike ikincisinden daha fazla olup daha çok yörüngedeki uzay araçlarına yani uydulara ve bir ölçüde uzayda gezinen astronotlara zarar verebilir. Yörüngede çöplerin hızı da çok yüksek olsa da çarpışma olasılığı da düşüktür. Uzayda birçok kaza olmuş ya da birçok kazanın önüne geçilmiştir. Örneğin 1996 yılında Arianne füzesinin bir parçası 30.000 km/saat hızla Cerise uydusuna çarparak büyük zarar vermiştir. Uzay teleskobu Hubble sürekli çöplerin ve göktaşlarının çarpmasıyla zarar görmektedir.
Çöplerin halen Dünya çevresinde dolaşmakta olan uydulara zarar vermesi durumunda TV, iletişim, GPS, meteoroloji sistemleri de etkilenecektir.
Uzaya gidip gelen füzelerin yeniden yollanmadan önce camla kaplı alanları değiştirilmektedir.
Dünya’ya düşen çöplerin büyük kısmı atmosfere girip parçalanmaktadır. Ayrıca uzay çöpleri genel olarak dünyamızın %70’ini oluşturan okyanuslara, çöllere ya da insan yerleşmelerinin olmadığı yerlere düşmüştür -düşürülmektedir. Alt yörüngedeki nesneler dünyaya düşebilir. Bugüne kadar kimsenin kafasına 250 kiloluk yakıt deposu düşmedi ama korkulu anlarda olmuştur. 2016 yılının Eylül ayında Endonezya’da bir çiftlik Space X füzesinin bir katının düşmesiyle önemli ölçüde zarar görmüştür.
Peki uzaydaki çöpler nasıl temizlenebilir? Bu konuda yapılan çalışmalar var ama maliyeti çok yüksek.
File ve mızraklarla 10 cm’den büyük nesneleri ya da çöpleri yakalama -toplama projesi var. 1-10 cm arasındaki çöpler için lazer kullanılması düşünülüyor.
Henüz proje aşamasında olan “Space Tugs” projesi var. Eklemli bir kola sahip olacak bu avcı uydular büyük çöpleri Dünya’ya doğru yollayacaklar. Kimilerine göre bu uzay çöpçüleri uzayda geri dönüşümü sağlayabilirler. Space Tugs uzayda dolaşan metal büyük çöpleri yakalayıp kesebilir ve gerekirse hala hizmette bulunan ve yara almış uyduları tamir edebilir.
Son olarak ilk bakışta biraz uçuk gibi görünen bir projede 1895 yılında Konstantin Tsiolkovski’nin (Rus uzay biliminin babası) dile getirdiği ve halen üzerinde çalışılan “uzay asansörü” adlı projedir. 90.000 km uzunluğunda nano tüplerden oluşan bu asansör uzaya gidip çöpleri toplayıp Dünya’ya getirecektir. Dünya’ya gelince bu çöpler ne olacak orası bilinmemektedir.
Şu anda uzay çöplerinin toplanması zor görünmektedir. Sanki Dünya’daki çöplere çözüm bulduk da sıra uzay çöplerine mi geldi diyeceksiniz. Ama başımıza uzaydan çöp yağmadan önce belki düşünmekte yarar vardır.
Ara sıra gökyüzüne bakarken bu çöpleri de düşünün.
Kaynaklar:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.