TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski: “Enflasyonu düşürmeyi başarır ve düşük seviyelerde kontrol altına alırsak kimse kurun seviyesini her an izlemek zorunda kalmaz”
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Enflasyonu düşürmeyi başarır ve düşük seviyelerde kontrol altına alırsak kimse kurun seviyesini her an izlemek zorunda kalmaz. Dalgalı kur rejiminin uygulandığı ve enflasyon hedeflemesinin olduğu bir ülkede döviz tahmini tartışmak doğru değil diye düşünüyoruz” dedi.
Ekonomideki son dönem verilerini ve gidişatı değerlendiren Kaslowski, gelişmelere bakıldığında “İyiye doğru bir gidiş var” demek için yolun başında olunduğunu söyledi. Kaslowski, göstergelerdeki iyileşmenin objektif bir şekilde analiz edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ileriye dönük yatırımlara dair gelişmelerin önem taşıdığını, bunun gelecekteki büyüme ve istihdam yaratma kapasitesini etkileyecek kriterlerin başında geldiğini belirtti.
Makroekonomik reformlar hayata geçirilmeden, iyiye doğru kalıcı bir gidiş sağlamanın kolay olmayacağını savunan Kaslowski, şunları kaydetti:
İşsizlik artmaya devam ediyor. Yüzde 5 civarında bir büyüme yakalayabilirsek, potansiyel büyümemize ulaşırız ve istihdam yaratabiliriz. Cari açık azalıyor, ancak bu açığın azalma nedeni iç talebin aşırı daralması. Bizi endişelendiren bir başka nokta da ülkemizde toplam yatırım harcamalarının düşmesi… Yatırımlarımızı artırmazsak ekonomik büyüme hedeflerinin hiçbirini sağlayamayız. Enflasyonun düşürülmesi de çok önemli. Hedefimiz yüzde 5 iken yüzde 25 seviyelerini gördük. Nasıl oldu da hedefin 3-5 katına çıkabildik? Buna bir daha izin vermemeliyiz. Yüksek enflasyonun ne derece zarar verici olduğunu hepimiz gördük. Bu ortamda dünya konjonktürü bize bir çözüm penceresi açıyor. Bu fırsatı değerlendirmeli, borçlanma maliyetleri düşerken ev ödevimizi tamamlamalıyız.
Kaslowski, ekonomik anlamda katedilmesi gereken bir mesafe olduğunu dile getirerek, “Güven ortamını tesis edersek o mesafeleri katetmek için iş dünyası hazır” diye konuştu.
İstanbul seçiminin iptal kararı sonrası TÜSİAD yaptığı sert açıklamalar sebebiyle doğrudan Erdoğan tarafından hedef alınmıştı. Seçim sürecinde süren gerilim sonrası 6 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (MB) Başkanı Murat Çetinkaya görevinden alınarak, yerine Başkan Yardımcısı Murat Uysal atandı. Ancak TÜSİAD seçim öncesi eleştirilerinin dozunu düşürdü.
TÜSİAD’ın bu tavrını iktisatçılar Ali Rıza Güngen ve Mustafa Sönmez’e sorduk.
Güngen, TÜSİAD Başkanı’nın açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
TÜSİAD Başkanı, İstanbul sermayesinin Erdoğan yönetiminden beklentilerini usulünce dillendiriyor. Birçok sermayedar açısından günde yüzde 3-4 oranına varan kur oynaklığının büyük sorun olduğunu biliyoruz. Bunu tekrar dillendiren Kaslowski, kısa vadede yönetim değişmeyeceği, reform programı ve borç yapılandırma süreçlerinde Erdoğan yönetimini beklemeye devam ettikleri için eleştiri dozu düşük bir demeç vermeyi uygun görmüş.
İstanbul burjuvazisinin desteklediği birikim mantığı, uzun süreye yayılan bir sürüklenme yerine hızlı çöküş ve tekrar toparlanmayı öne çıkarıyor. Zayıf sermayelerin elenmesi, KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürememesi bu ihtiyaç karşısında daha ikincil. MB bağımsızlığı ve yüksek faizle enflasyonun kontrol altına alınması bu programın temel taşları. 2015’ten beri açık bir şekilde bunu söylüyorlar. Ancak siyaseten AKP yönetimini bu konjonktürde daha açıktan eleştirecek bir yürekliliğe sahip değiller.
Ancak yine de Anadolu Ajansı’nın sitesinde yer alan röportaj ile TÜSİAD sitesinde yer alan röportajın ana mesajlarında Merkez Bankası ile ilgili kısımların farklılıklar barındırdığını eklemeliyim. AA “enflasyon düşse yeter” kısmını, TÜSİAD “enflasyonun düşmesi için sıkı duruş gerekli” kısmını öne çıkartmış. Kredi yapılandırması ve zararların toplumsallaştırılması için halen işlevsel olabileceği düşünülen bir yönetim nezdinde karından konuşulunca, bunların görülmesi de normalleşiyor.
Sönmez, TÜSİAD’ın Merkez Bankası’nda gerçekleşen başkan değişikliğinden rahatsız olduğunu ancak düşük seviyede tepki gösterdiğini söyledi. MB bağımsızlığı sermaye açısından oldukça önemli olduğunun altını çizen Sönmez torba yasa ile Meclis’ten geçen yedek akçenin Hazine’ye aktarılması konusunun da enflasyona negatif etki yaratacağını belirtti. Sönmez, iktidarın sermayenin enflasyon konusundaki taleplerini karşılayamadığını da sözlerine ekledi.
Sendika.Org