Halkevleri GYK eski üyesi ve Ege Bölgesi eski temsilcisi Av. Nail Tursun, İzmir Halkevi önünde yapılan anmayla yoldaşları ve sevenlerince son yolculuğuna uğurlandı. Tursun, doğduğu köy Eğridere’de toprağa verildi
Halkevleri Genel Yönetim Kurulu eski üyesi ve Ege Bölge eski temsilcisi Av. Nail Tursun, 30 Haziran’da kanser hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetmişti. Tursun, İzmir Halkevi önünde yapılanma anmayla yoldaşları ve sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine Halkevleri Eş Genel Başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay da katıldı.
İzmir Halkevi önünde yapılan anma sırasında konuşma yapan Tursun’un eşi Yasemin Tursun “Sevgili dostlar, sizin için abi, dost bazılarınız için kardeş oldu. O benim hayat arkadaşım, yoldaşım, çocuklarımın her şeye gücü yeten babasıydı. Bir gün önce hastanede Dilşat’a dedim ki ben bu kadar arkadaş seven, dost seven bir insan görmedim, tanımadım dedim. Şimdi görüyorum ki o sadece çok sevmemiş, aynı zaman da çok sevilmiş. Işıklar içinde uy bizim sevgili babamız” dedi.
Sözlerine “Henüz Halime ablanın, Levent abinin yokluğuna alışmadan şimdi Nail’i kaybettik. 80 öncesi yaşayan devrimciler sizler her gün en az bir arkadaşınızı toprağa verdiniz” diyerek başlayan bir önceki dönem Halkevleri Ege Bölge Temsilcisi Aliye Turan “Nasıl dayandınız, nasıl yüreğiniz paramparça yola, mücadeleye devam ettiniz. Devrimci düşlerinizle değil mi? Size güç veren. Biz ,de bizler de Levent abinin, Halime ablanın, Nail’in devrimci düşlerinden güç alacağız. Hayata, yola, mücadeleyle yola devam edeceğiz. Avukatım, abim, yoldaşım. Benim için devrimci mücadelede önemli bir insandı. Nail direngendi, nail savaşçı ruhluydu. Nail pes etmezdi. Nail hastalığıyla da mücadele etti, savaştı. Çok emek verdi ama olmadı. Düşmanı kanserdi, sinsiydi, yenilmezdi. Ülkemde insanlar artık kanserden ölüyor” ifadelerini kullandı.
“Paradan başka ahlak tanımayan, insanımı kanserden öldüren sistemleri yerin dibine girsin” diyen Turan, Nail Tursun’un devrimci mücadeleye her zaman inandığının, mücadeleye her zaman güç verdiğinin altını çizerek “Biz bilirdik ki, darda kaldığımızda Nail, hemen yanı başımızda olacak, bütün olanaklarını devrimci mücadele için seferber edecek. Biz bilirdik kafamız karıştığın o parlak zekasıyla çözecekti. Ve espirileriyle yüreklerimizi şenlendirecekti. Biz bilirdik, Nail bize laf etse dahi, kimsenin bize laf etmesine izin vermezdi. Hele ki halkevci gençlere asla dokundurtmazdı. Hoşça kal Nail Seni çok seviyoruz” dedi.
Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş “Nail’e sözümüz var. Bu ülke topraklarına, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış gelinceye kadar maviye boyayacağız. Ve seni asla unutmayacağız. Gülüşünle var olacaksın, neşenle var olacaksın, mücadelenle var olacaksın” dedi.
Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ise “Her zaman, gönlünle, fikrinle, duygunla, emeğinle, mücadelenin tarafı olmak emekçisi olmak; Nail abi bunların hepsiydi, daha fazlası hastalıkla mücadele ederken, Türkiye’nin dört bir yanında tanıdığı arkadaşları teker teker soruyordu. Nasıl, ne yapıyor, nerelerde şimdi? Ve mücadeleye dair fikirleri vardı, evet eylem yapalım diyordu, ama mutlaka ve mutlaka kitleselleşmemiz lazım, yoksul mahalleleri örgütleyecek işler bulmamız lazım, yeni kampanyalar yapmamız lazım, solun geri çekilişini tersine çevirmemiz lazım. Çok kısa bir süre önce bunları konuşuyordu. O yüzden Nail abi güzel örneklerimizden biriydi. Anısını mücadelemizde yaşatacağız. Ve neyi düşlüyorsa, bu memleket için neyi istiyorsa onun kavgasına dört elle sarılmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Halkevleri Örgütlenme Sekreteri Kutay Meriç ise sözlerine “Bizim kuşağın en genciydi Nail” diyerek başladı. 1984 yılında Nail Tursun’la Ankara’da tanıştığını belirten Meriç, şunları söyledi:
O dönem cuntaya karşı oluşturduğumuz küçük bir direniş grubunu büyütme kararı almış, üniversitelerden fabrikalara, mahallelere kadar açılma kararı almıştık. O dönemlerde devrimcilik yapmak demek ateşten gömlek giymek demekti. Birçok insanın her şey bitti dediği mücadeleden savrulduğu bir dönemde o gözünü sakınmadı korkmadı. Daha sonraki dönemde gelişen öğrenci gençlik hareketi içerisinde etkili bir militan olarak yer aldı. Yıllarca ekmeğimizi evimizi paylaştık. Nail her zaman yanımızda arkamızda oldu. Sonrasında yolumuz Halkevleri’nde yeniden kesişti. Şen şakrak bir arkadaşımızdı en zor zaman zamanlarda bile kıvrak zekasıyla herkesi mutlu etmeyi neşelendirmeyi başarırdı. Erken gittin Nail üzgünüm. Anısı mücadelemize örnek olsun diyorum.
Tursun’un yol arkadaşı ve mücadele dostlarından Yalçın Bürkev, “Artık sık sık birbirimizi böyle günlerde karşılar görür olduk. Bu hepimiz için ağır bir yük. Mücadele içerisinden gelen insanlar belki de hak etmediği bir şekilde aramızdan ayrılıyor. Bu yükü de sonuna kadar taşıyacağız. Nail sonuna kadar bu yükü dimdik dirençle karşılamayı bildi” diyerek sözlerine başladı. Bürkev şunları söyledi:
Emin olun son nefesine bilincini koruduğu son ana kadar dimdik yüreği sağlamdı. Nail’le gıyaben 1988’de içerden çıktığım günlerde tanışmıştım. O günlerde Ankara’da devrimci gençlik mücadelesinin önde gelen militanlarından biriydi. Mecburen Ankara’yı terk etmek zorunda kaldı. Geldi İzmir’e yerleşti Nail’le yolumuz daha sonra yeniden kesişti. Nail 1997’de bizlerle Halkevleri’yle mücadeleyi tercih etti. Ve o günden bugüne hiç bırakmadı. Sürekli bu mücadelenin içerisinde elinden gelen her şeyi yaptı. Nail çok yaratıcıydı tutuğunu koparan birisiydi. Çok iyi bir hukukçuydu. Bunları onu övmek için söylemiyorum tanıyan herkes biliyor onun bu özelliklerini. Nail bir mücadele insanıydı, nasıl olmak gerekiyorsa bütün özelliklerini taşıyordu. Onu hep bu yönleriyle daima anacağız. Işıklar içinde uyu dostum seni hep güzel anlarınla hatırlayacağız son dakikalarına kadar gösterdiğin direncinle hatırlayacağız.
Anmada konuşma yapan Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu, Nail Tursun’la 30 yıl önce tanışmış olduğunu belirterek şunları söyledi:
Bir taraftan da 12 Eylül kaçaklığında yaşıyorduk. Ankara’ya gittiğimde ikinci bir evim olmuştu. Nail’de kalıyordum. Daha sonra avukat oldu, İzmir’e geldi. İzmir’de bağımsız adaya çalışmasında, demokrat gazete çıkardığımızda katkı ve desteklerini esirgemedi. Hatay’da faşistlerin yoğun olduğu bir bölgede dernek kurma çabası içerisine girdik. Orada görev almaktan imtina etmedi. Faşistlerin saldırıları karşısında hep birlikteydik. O dönem Nail’le Halkevleri’ni örgütlemeye çalıştık. Daha sonraki süreçte Nail’le devrimcilerin bir araya gelme, birlikte mücadele etmesi gerekliliğine inanarak ÖDP’ye gittik. Bu süreçte de ilçe başkanlıkları yaptı. Sonra ki süreçte ise Halkevleri’nde olmayı önemsedi. 2004 yılında kurduğumuz Üzüm Üreticileri Sendikası’nda yanımızdaydı. Haklarında kapatma davaları açılan, Fındık Sen’in Çay Sen’in Tütün Sen’in avukatlığını yürüttü. Bugün eğer çiftçi sendikaları sürüyorsa hâlâ fiili meşru mücadeleyi sürdürüyorsa Nail’in verdiği katkıların başarısıdır. Bunu hiçbir zaman unutmak istemem. Nail’in arkasından konuşmak zor. O devrimcilerin birliğine, mücadeleye inanıyordu. Mücadele içerisinde devrimcilerin bir araya geleceğine inanıyordu. O inançla da bir gün bile olsun mücadele alanlarından elinden geldiğince yer aldı. Hoşça kal birader. Anısı bize güç verecek!
İzmir Halkevi önünde yapılan anmanın ardından Tursun, Tire’de doğduğu köy olan Eğridere’de toprağa verildi. Tursun’un mücadele arkadaşlarından Ferda Koç, Tursun’un mezarı başında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Sevgili arkadaşımızı, yoldaşımızı, dostumuzu köyünün toprağına, tabiata, kainata emanet etmek üzere geldik. Köyüme gelin dedi bize. Beni köyüme bırakırken yanımda olun dedi. Bu dağların arasındaki küçük köyden çıktı, bütün dünyanın sevgisini, bütün dünyanın acısını küçük yaşından hissedip bir büyük kavganın, bir büyük insanlık umudunun, bir büyük eşitlik düşünün, bir büyük özgürlük dünyasının parçası olmayı seçti. Çok kısa, çok anlamlı, çok güzel bir hayatın çok onurlu, çok sağlam, çok düzgün bir taşıyıcısı oldu.
Eğridere köyünden dosdoğru bir adam çıktı, dosdoğru bir insan çıktı. Eğridere köyünün insanları sizleri çok sevdi. Bütün köylüleri çok sevdi. Bütün emekçi insanları çok sevdi. Gençleri sevdi, ezilen herkesi çok sevdi. Hep onlarla birlikte olmak hep onları bir adım daha ileri taşımak için uğraştı. Eğridere köyünden çıkarken bir başka derede hayatını insanlara adayan, Kızıldere’de hayatını insanlığa adayan ve kanını döken Mahir Çayan’ın yoldaşı oldu. Eğridere köyünden çıktı, 70’li yıllar boyunca faşizme kafa tutan, faşizme karşı mücadele eden, kanını döken, canını veren, işkence tezgahlarında direnen, hapishanelerde yılların üstüne yılları sayan kardeşlerinin, yoldaşlarının acısını, onurunu, arzusunu, ümidini, dosdoğru taşıdı. Biz böyle bir hayatı burada kainata terk ediyoruz. Ama o bizi terk etmiyordu.Çok uzun süre hastalığıyla mücadele etti ve hastalığıyla mücadele ederken hiçbir gün bu ülkenin geleceği, bu ülkenin insanlarının geleceğini aklından çıkarmadı. Hep doğru, devrimci bir insan olarak yaşadı; hep sosyalist, eşitlikçi bir insan olarak yaşadı. Sosyalizme inandı, sosyalizmi arzuladı, sosyalizmi gerçekleştirmek için çok çaba gösterdi.
Eğer yaşayabilseydi herhalde yaşlılığında da bu hayalleri paylaşmak için başka yeni şeyler yapmayı hep kuruyor olurdu. Son günlerine kadar yapmakta olduğu işleri bütün arkadaşlarıyla, bütün insanlarla paylaşmanın yollarını aradığını söyleyip durdu. Nazım Hikmet’in dediği gibi “hiç ölmeyecekmiş gibi” yaşadı ve hep büyük bir mücadelenin parçası olarak bu dünyada kaldı. Son nefesine kadar. Keşke hepimiz de Nail gibi hayatımızın sonuna kadar düzgün kalmayı başarabilsek ama kalacağız. Çünkü bize o sorumluluğu yükledi. Nail sorumlu bir insandı. İnsanlığa karşı sorumlu bir insandı ve sorumluluk isteyen bir insandı. Sorumluluğumuzu da talep ederdi. Ona burada “Elveda kardeşim” derken sorumluluğumuzu omuzlayıp buradan ayrılacağız. Elveda kardeşim, elveda yoldaşım, elveda…
Sendika.Org/ İzmir