Demirhan, “Türkiye’de insanlar katlediliyor, tehdit ediliyor, seçimlere şaibe karışıyorsa hesabı Erdoğan’dan sorulur. Benim yazdıklarım hakaret değil, bir gazeteci olarak, bir yurttaş olarak sorumluluğumun gereğidir” dedi
Sendika.Org editörü Ali Ergin Demirhan, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’nin gerçekleştirildiği günün akşamında attığı bir Tweet’te Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vererek 5 yıl denetimli serbestlik uygulanmasına karar verdi. Yani Demirhan bu süre içinde aynı suçlamadan bir kez daha ceza almazsa hüküm ortadan kalkacak.
Dava konusu Tweet’te ne yazıyordu?
AKP ve ortağı MHP’nin ani kararıyla bir baskın seçim olarak gerçekleşen 24 Haziran 2018 erken seçimleri, seçim öncesinde sosyal medyada engelsiz dolaşan ve seçim gecesi de Sultangazi’de olduğu gibi sokağa taşan silahlı tehdit ve gösterileri arasında gerçekleşmiş, muhalefetin adaylarından Selahattin Demirtaş hapiste tutuklu iken Muharrem İnce de o gece ortalıklarda görünmemiş, seçim kutlamaları kesin sonuçlar açıklanmadan başlamıştı. Demirhan bu atmosferde aşağıdaki tweet’i attı.
Erdoğan’dan hilesiz, yalansız, çamura yatmasız veda bekleyen var mıydı? Kavga etmeden irademizin resmen kabul edileceğini bekleyen var mıydı? Ülkeyi yalan, dolan, katliamla elinde ve tutan gitme vakitlerinin geldiğini dünya alemin gördüğü bu çeteyi hak ettikleri yere yollayalım.
— Ali Ergin Demirhan (@ali_ergind) June 24, 2018
Demirhan yargılama konusu olan bu Tweet’in hakaret olarak değerlendirilemeyeceğini ülkenin siyasal gerçekleri ve seçim gününün atmosferiyle birlikte düşünüldüğünde anlaşılır bir eleştiri olduğunu belirtiyor:
Birincisi, Erdoğan artık partili ve açıktan taraflı bir cumhurbaşkanı olarak, taraflar üstü bir temsilcinin dokunulmazlığı ile korunamaz, eleştiriden muaf tutulamaz. Ülkenin yüzde 50’sine zillet dediği; gazetecisine, akademisyenine, muhalif siyasetçisine hakaretler yağdırdığı yerde bu ülkenin her bir yurttaşı da ona yanıt verebilir.
İkincisi, milyonlarca mühürsüz oy pusulasının geçerli sayıldığı ve kendisinin itirazlar karşısında ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ dediği 16 Nisan referandumunu ve muhaliflerine 13 bin oy farkını kazanmak için yeterli görmeyip seçimleri YSK başkanının bile haksız bulduğu bir biçimde iptal ettirdiği 31 Mart seçimlerini düşündüğümüzde ‘hile, yalan, çamura yatma’ ifadelerini haklı çıkaran bir pratiği vardır. Ortada hakaret değil tespit var.
Üçüncüsü, ‘çete’ ifadesi de yok yere yazılmış bir şey, haksız bir yakıştırma değil. İktidarın temsilcilerinin 10 Ekim Katliamını gülümseyerek karşıladıklarını ve ekranlarda da bu katliamlar süreci sonucunda ‘oy artışı’ yaşadıklarını anlattıklarını hatırlıyoruz. 24 Haziran seçimleri öncesi de dahil seçim süreçlerinde psikopat mafya liderlerinin ve onlara özenen çete özentilerinin iktidar lehine yer yer silahla poz verdikleri tehdit videoları paylaştığını, bunların cezasız kaldığını, 24 Haziran gecesi daha seçim sonuçları açıklanmadan pek çok yerde silah sesleri duyulduğunu ve Sultangazi’de bunun kameralar önünde bir şova dönüştüğünü hatırlıyoruz. Erdoğan, İslam halifesi Ömer’in ‘Fırat’ın kıyısında bir koyun kaybolsa, hesabı benden sorulur’ sözünü bolca kullanır. Türkiye’de de insanlar katlediliyor, tehdit ediliyor, seçimlere şaibe karışıyorsa hesabı Erdoğan’dan sorulur. Benim yazdıklarım hakaret değil, bir gazeteci olarak, bir yurttaş olarak sorumluluğumun gereğidir.
Demirhan’ın avukatı Tuba Güneş, karara itiraz edeceklerini belirtti.
Sendika.Org