Hak İş ve Memur Sen’in sözümona işten çıkarmalara karşı başlattığı yürüyüş 22 Haziran’da CHP Genel Merkezi önünde sonlanıyor. Yani propaganda yasağının başladığı tarihte. Bu denk gelişin bir tesadüf olduğunu düşünmek zor. Hak-İş ve Memur-Sen yöneticileri burada yapacakları konuşmalarda, 31 Mart’ta iktidarın elinden muhalefetin eline geçen belediyeleri hedef almayacak da ne yapacak? İktidarın ağzı olmayacaklar da ne olacaklar?
31 Mart yerel seçimlerinin ardından muhalefetin eline geçen belediyelerde, iktidar yanlısı Hak-İş ve Memur-Sen’e üye işçilerin istifa ve işten çıkarılma haberleri gelmeye başladı. 19 Nisan’da basın açıklaması yapan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 5 bin 647 üyelerinin zorla sendikalarından istifa ettirildiğini söyledi ki bu iddia istifa eden Hak-İş üyeleri tarafından yalanlandı. İşçiler Hak İş’e bağlı sendikanın haklarına sahip çıkmadığını, bu nedenle istifa ettikleri söyledi. Bolu’da 700 Hak-İş üyesi işçinin işten çıkarıldığını söyleyen Arslan, 11 Haziran 2019’da Ankara’ya yürüyüş başlattı. Adı “emek ve adalet yürüyüşü” olan yürüyüşe 21 Haziran’da Memur-Sen de katıldı. Yürüyüşün 22 Haziran’da yani İstanbul seçiminden bir gün önce CHP Genel Merkezi önünde son bulacağını açıklandı.
Söz konusu bu iki sendika AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana inanılmaz bir hızla büyüyor. DİSK-AR’ın Ocak 2013-Ocak 2019’da sendikalaşma sayılarını mercek altına aldığı raporu bu büyümeyi gözler önüne seriyor. Raporda Hak İş’in belediyelerde örgütlü olan sendikası Hizmet-İş’in 2013’te 51 bin 79 olan üye sayısının, 2019’da 315 bin 199 olduğu görülebilir.[1]
Bu büyüme, Hak-İş ve Memur-Sen üyesi sendikaların, üyelerinin haklarını diğer sendikalara göre daha iyi savundukları için tercih edilmelerinden kaynaklanmıyor. Aksine işçiler bu iki konfederasyona bağlı sendikalara iktidar zoruyla örgütleniyor. AKP’nin yönettiği belediyelerde yeni işe başlayanların standart işe başlama işlemiymişçesine Hizmet-İş ve Bem Bir-Sen üyeliğine zorlandığı biliniyor. Bu iki sendika, işveren pozisyonundaki belediye yönetimine karşı etkin mücadelenin değil işverenle iyi geçinmenin aracı olarak tercih edilmeye zorlanıyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, 31 Mart seçimlerinin yenilenmesinin gerekçesini anlatmaya çalışırken “Hiçbir şey olmasa bile bir şey olduğu kesin” demişti. Gerçekten de “hiçbir şey olmasa bile bir şey olmuştu”. Belediyelerin el değiştirmesi ile işçilerin üzerindeki iktidar baskısı hafifledi ve böylece sendika değiştirmeler, Hak-İş’i ve Memur-Sen’i terk etme hareketlilikleri başladı. Arslan bu durum karşısında bir basın açıklaması yaparak 5 bin 647 üyelerinin zorla sendikalarından istifa ettirildiğini söyledi. İşçiler ise Arslan’ı yalanlayarak “Kendinizi sorgulayın” dedi.[2] Çünkü bu zorlamaları yapanlar aslında kendi sendikalarıydı. Hatırlayalım:
AKP’nin işçilerin taleplerini kendi çıkarları için ne kadar gaddarca ve fırsatçı bir biçimde kullandığını da geçtiğimiz günlerde “İBB çalışanları” adına düzenlenen eylemde görmüştük. “Taşeron sorunu” ile ilgili yapılacağı söylenen eylemde, İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı propaganda yapılmıştı. Eylemi, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mevlüt Bulut da balkondan denetlemişti.[6]
“Baskı” ile açıkladıkları istifaları “mağduriyet” ile süsleyen Arslan, şimdi Ankara’ya yürüyor. Yürüyüşün başlamasının hemen bir gün ardından Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bu yürüyüşü görmediğini, dile getirmediğini söyleyip “Ankara’dan İstanbul’a güya adalet için yürüyen CHP Genel Başkanı ekmeğinin peşindeki işçilerin feryatlarına kulaklarını tıkıyor. Ayrımcılığa ses çıkarmıyor. Bu tablo kendisinin özellikle de adalet konusundaki samimiyetinin en açık ispatıdır” sözleriyle Hak-İş’in yürüyüşüne destek çıktı.[7]
Erdoğan destekleye dursun, AKP’nin kaybetmesinin belediye işçileri açısından ne anlama geldiğini Tüm Bel-Sen üyesi işçiler bir cümleyle özetliyor: “Emekçi 25 yıldır kazanamadığını AKP kaybedince kazandı…” İmamoğlu’nun seçimi kazanmasının ardından işçileri elinde tutmak isteyen AKP, İBB Meclisi’nde kendi koyduğu 1240 TL üst sınırı aşarak 1540 TL’ye çıkardı.[8]
Yürüyüşün son gününün 22 Haziran’a, yani propaganda yasağının başladığı tarihe getirilmesinin de bir tesadüf olduğunu düşünmek zor. Hak-İş ve Memur-Sen yöneticileri burada yapacakları konuşmalarda, 31 Mart’ta el değiştiren belediyeleri hedef almayacaksa ne söyleyecekler? İktidarın ağzı olmayacaklar da ne olacaklar?
Bu iki sendikanın “hormonlu” geçmişi, iktidar için gördüğü işlev ve yürüyüşün sona eriş tarihi düşünüldüğünde amacın “emek ve adalet”i değil iktidarın çıkarlarını korumak olduğunu görebiliyoruz. Hak-İş ve Memur-Sen, yıllar boyunca işçi sınıfının AKP’nin ayağına dolanmasını engellemek için AKP’nin sopası görevini üstlenmiş olsa da 31 Mart yerel seçimleri artık bu sopanın eskisi kadar etkili olamayacağını gösterdi. İşçiler birlikte hak arayabilecekleri, insanca yaşama taleplerini beraber yükseltebilecekleri sendikalara yüzlerini dönmeye başladı. 22 Haziran’da CHP Genel Merkezi önünde yapılacak olan eylemin İstanbul seçimlerine ne gibi bir etkisi olur bilinmez ama maskeler bir kez düştükten sonra, 23 Haziran’ın akşamında “her şeyin çok güzel olması”nın bu sendikalara pek olumlu etkisi olmayacaktır.
Dipnotlar:
[1] http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2019/02/Sendikalasma-Arastirmasi.pdf
[2] http://sendika63.org/2019/04/hak-is-baskani-arslanin-5-bin-isci-istifa-ettirildi-iddiasina-hak-is-uyelerinden-yanit-kendinizi-sorgulayin-543825/
[3] http://sendika63.org/2019/04/ibbde-daha-once-sendikali-olamazsiniz-denilen-iscilere-hak-ise-uye-olun-talimati-542679/
[4] http://sendika63.org/2019/04/ibb-iscisi-anlatti-20-bin-isciyi-zorla-hak-ise-gecirdiler-543208/
[5] http://sendika63.org/2019/04/hak-isten-iscilere-baski-oz-tasima-isten-istifa-edemezsiniz-543948/
[6] http://sendika63.org/2019/06/ibb-calisanlari-eyleminin-arka-yuzu-taseron-eylemi-diye-cagirdilar-katilimi-zorunlu-kildilar-balkondan-denetlediler-551115/
[7] http://www.hakis.org.tr/haberler.php?action=haber_detay&id=2709
[8] http://sendika63.org/2019/06/ibb-calisanlari-baska-bir-sey-anlatiyor-cunku-emekci-25-yildir-kazanamadigini-akp-kaybedince-kazandi-551557/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.