Toplumlarda da %3-%6 civarlarında olduğu tahmin edilmektedir. Henüz net bir nedeni tespit edilememiştir. Kişide depresyon, bipolar bozukluk, kişilik bozukluğu gibi eşlik eden psikiyatrik bir hastalık bulunması veya başka bir bağımlılığı (kumar, alkol, madde…) olması da risk faktörü oluşturmaktadır. Ek olarak cinsel ve fiziksel taciz geçmişi olanlarda daha sık görüldüğü belirtilmiştir
Seksin temel amacı soyun devamlılığını sağlamak olsa da evrimsel süreçte bazı canlı türleri cinsel birleşmeye yeni anlamlar katmıştır. En tipik örneği biz insanların bunu zevk için kullanıyor olmamızdır. Cinsel dürtüler kontrol dışına çıktığında, fiziksel ve duygusal zarara yol açtığında ve hayatı olumsuz etkileyerek öncelik haline gelen bir ”bağımlılığa” dönüştüğünde karşımıza ”hiperseksüel bozukluk”çıkar. Hiperseksüel davranışta korunmasız cinsel ilişki, riskli cinsel aktiviteler gibi davranışların görülmesinin yanı sıra eşlik eden sigara, alkol, kumar ve madde gibi bağımlılıklar da bulunabilmektedir. Günlük yaşantıda sürekli bir cinsellik fikri içerisinde olduğundan kendisine ve diğer aktivitelere zaman ayıramaz. Böylece ileri dönemde birçok psikiyatrik sorunu da yanında getirebilir. Bu bireyler cinsel hastalık yönünden de risk gibi oluştururlar. Bu sebeplerden dolayı hiperseksüel bozukluğu tanımlamak ve sağlıklı cinsel davranıştan ayırmak önemlidir. Zira bozukluk, bağımlılık, hastalık gibi tanımları ayırt etmekte fayda var. Bunun için bu makalemizi okuyabilirsiniz.
Hiperseksüel bozukluk 2013 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan DSM-V’e (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) eklenerek tanı ölçütleri belirlenmiştir. Bunlar:
”Bunlara eşlik eden mastürbasyon, pornografi, yetişkinlerle cinsel ilişki, siber seks, telefon seksi, striptiz kulüpleri varsa belirtiniz.”
Hem kadınlar hem erkekler bu bağımlılığı geliştirmeye duyarlı olsa da hiperseksüel bozukluk erkeklerde daha sık görülmektedir. Toplumlarda da %3-%6 civarlarında olduğu tahmin edilmektedir. Henüz net bir nedeni tespit edilememiştir. Kişide depresyon, bipolar bozukluk, kişilik bozukluğu gibi eşlik eden psikiyatrik bir hastalık bulunması veya başka bir bağımlılığı (kumar, alkol, madde…) olması da risk faktörü oluşturmaktadır. Ek olarak cinsel ve fiziksel taciz geçmişi olanlarda daha sık görüldüğü belirtilmiştir.
Bir başka sebep ise hormonal dengesizlikleri olduğu düşünülüyor. Seks, beyinde dopamin, serotonin, norepinefrin gibi nörotransmitterlerin (nöroiletici) salgılarını arttırarak ödül ve zevk sistemi üzerinde uyarıcı etki yapmaktadır. İşte bu hormonlardaki dengesizliğin bağımlılığı ortaya çıkarabildiği gösterilmiştir. Parkinson hastalarının tedavisinde kullanılan dopamin ilaçları bu nörotransmitterin konsantrasyonunu arttırarak hiperseksüaliteye sebep olabilmektedir. Anne karnında virilizan hormonal ilaçlara maruz kalma, frontotemporal lob hasarı ve demans (bunama) gibi başka nedenler de tespit edilmiştir.
Beyin loblarındaki patolojilerde ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan bazı hastalıklara da aşırı cinsel aktivite eşlik edebilmektedir. Örneğin iki temporal lobun etkilenmesi sonucu ortaya çıkan Klüver-Bucy Sendromunda bellekte kayıp, gözlerde agnozi (duyusal bilgiyi işleme yetersizliği) ve hiperseksüalite görülebilmektedir.
Hastalığın tedavisi için altta yatan sebebin belirlenebilmesi önemlidir. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi psikoterapi en önemli tedavi seçeneklerinden bir tanesidir. İlaç tedavisinde ise amaç cinsel dürtüyü baskılamaktır ve buna yönelik hormonal ajanlar kullanılır. Antidepresanlar, anti-androjenler, lityum gibi ilaç grupları obsesif düşüncelerin ve davranışların azalmasına yardımcı olur.
Kaynaklar ve ileri okuma:
Kaynak: Evrim Ağacı