Bu iddiaların hepsi CHP’nin sandık tutanakları üzerindeki sıkı denetimi sayesinde tek tek değerlendirilerek çürütülmüş ve AKP’li Yavuz’un iddia ettiğinin aksine, başlıklardan hiçbirinin seçim sonuçlarını değiştirecek etkide bulunmadığı açığa çıkmıştır
AKP’li Ali İhsan Yavuz’un açıklamalarından anlaşılan tek şey, daha önceki seçimlerde kurulan tezgâhın nasıl işlediğidir. Kendi suçlarının itirafıdır ve kazandıkları tüm seçimler iptal edilmelidir.
Ali İhsan, yerel seçimlerin kendi yaptıkları yasa değişikliğine uygun olmadığını iddia ediyor. Sözünü ettiği yasa değişikliği 13 Mart 2018’de; yani Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde yapılmıştı ve maddelerinden biri “Sandık kurulları başkanları kamu görevlileri arasından seçilecektir” ibaresiydi.
AKP’nin bu değişikliği yapmasının tek bir anlamı vardır; Fetullahçıların daha önce tüm seçimlerde belirlediği sandık kurulları başkanlıklarını onların elinden alıp doğrudan AKP tarafından atanan mülki amirlerin belirleyiciliğine devretmek. Yani daha önceki tüm seçimler, hatta 1994’te Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği (ve elbette Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu) dahil sandık oyunları ile kazanılmıştır.
Bilinmektedir ki “FETÖ” denilen yapı, en az askeriyede olduğu kadar yargıda ve elbette bir yargı örgütü olan YSK dahil il seçim kurullarında örgütlü idi. Ancak seçim kurullarındaki ilişkilerine aradan deredeyse 4 yıl geçmesine rağmen dokunulmamıştır ve hala da dokunul(a)mamaktadır. (Çünkü dokunulsa ortak suç açığa çıkacaktır).
13 Mart 2018’de yapılan değişiklik aslında üstü örtülü bir “FETÖ” operasyonu idi. “FETÖ”ye ait “sandık kurulu başkanlarını belirleme” yetkisi, ondan alınıp AKP örgütüne devredilmişti. Şimdi şikâyet edilen bu AKP örgütünün iyi işlemediğidir. Ali İhsan, sandık kurulları başkanlarının bir kısmı kamu görevlilerinin arasından (yani bizimkilerden) seçilmedi, o yüzden “seçimler yeniden yapılmalı” talebinde bulunmaktadır.[1]
Ayrıca Ali İhsan’ın şikâyet ettiği diğer durumlardan, AKP örgütünün sandık sonuçlarına nasıl müdahale ettiği de anlaşılıyor. Hırsızlığın en iyi nasıl yapıldığını hırsızın kendisi bilirmiş. Ali İhsan’ın sıraladığı; bazı oyları geçersiz kılmak, birleştirme tutanaklarında satır kaydırmak, ölüleri seçmen yazmak, boş arazilere seçmen adresi verdirmek, hükümlülere oy kullandırmak vs.
Bu iddiaların hepsi CHP’nin sandık tutanakları üzerindeki sıkı denetimi sayesinde tek tek değerlendirilerek çürütülmüş ve AKP’li Yavuz’un iddia ettiğinin aksine, başlıklardan hiçbirinin seçim sonuçlarını değiştirecek etkide bulunmadığı açığa çıkmıştır.
Kısa bir geçmiş araştırması yapılarak görülecektir ki bunların sayesinde AKP daha önceki seçimleri kazanmış ve AKP’liler bu yolsuzluklar sayesinde o koltuklarda oturmaktadır.
Kısacası AKP, kendi silahının tutukluk yapmasından şikâyet etmektedir.
Ve istediği tek bir şey vardır; “silahımı yağlamama izin verin ki sandıktan çıkacak olan benim dışımdaki tüm sonuçları temizleyeyim”.
Dipnot:
[1] Açıktır ki bu durum zaten oy sayılarına ilişkin bir itiraz değildir. Oylar sayılmış ve sonuç ortadadır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.