14. İşçi Filmleri Festivali: “Perdeyi aç sesin sarsın dünyayı”

Sponsorsuz, ücretsiz, yarışmasız ve tamamen gönüllü emek ile yaratılan İşçi Filmleri Festivali’nin, bu yıl 14’üncüsü düzenlenecek. Bu yıl festivalde 32’si kurmaca, 39’u belgesel ve 3’ü de canlandırma olmak üzere toplam 74 film gösterilecek

14. İşçi Filmleri Festivali: “Perdeyi aç sesin sarsın dünyayı”

Bu haftaki Sinematek yazısı, en başından bu yana emekçilerinden olduğum Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’ne (İFF) ayrıldı.

DİSK’e bağlı Sine-Sen, Dev Sağlık-İş, Basın-iş, Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş, Tek Gıda-İş ve KESK’e bağlı SES ile TTB, Halkevleri ve Sendika.Org düzenleyiciliğinde yapılan bu festival; sponsorsuz, ücretsiz, yarışmasız ve tamamen gönüllü emek ile yaratılan bir festival olarak dimdik ayakta.

“Alternatif bir film festivali”ni, sinemada oluşturulan “piyasa” kurallarının dışında 14 yıldır sürdürüyoruz. Dolaylı olarak bizi “yönetecek” bir sponsorumuz yok. Kültür Bakanlığı’nın para desteği verdiği festivallerden değiliz, bu nedenle bakanlık bizi tehdit edemiyor. Ücretsiz, bilet satılmayan bir festivaliz. Festivalin bir geliri yok. Paraya dokunmuyoruz ve kirlenmiyoruz. Festivali örgütleyenler, emek verenler tamamen gönüllü çalışıyorlar.  İtiraf etmeliyiz ki her şeyin para olduğu bu sistem içinde bunu başarmak oldukça zor.

Bir süredir “eser işletme belgesi” bahanesi ile bir takım festivaller tarafından “dolaylı” bir sansür uygulanıyordu. “Bakur” filmi ile başlayan sansür sürecinde İKSV, Ankara Film Festivali başta olmak üzere Bakanlık’tan destek ve büyük şirketlerden sponsorlukları olanlar hızla “hazır ol”a geçtiler. Eser İşletme Belgesi olmayan filmleri kabul etmiyoruz dediler ve Bakanlığın insafına bıraktılar. Dolayısı ile Kültür bakanlığının emirleri ile hareket edip Alternatif festivallere sansür uygulanmasının parçası oldular. Gururla söyleyebiliriz ki festivalimiz bu sansüre en açık tavır alan ilk festival oldu. Sinemadaki sansürde 2019 yılında yeni bir aşamaya geçildi. Sinema salon tekelleri ile piyasa/gişe filmi yapan yapımcıların pasta paylaşım kavgası yaşandı. Yapımcılar sinema salonlarını Erdoğan’a şikâyet ettiler. Sanatçılar Erdoğan’ın arkasında boy boy fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmediler. Onun halkla ilişkiler (PR) kampanyasının parçası olarak yaptıkları ‘yağlama yıkama’ faaliyetlerinin ödüllerini de aldılar. Ve yapılan yasal düzenleme ile yapımcılar salon hasılatından, gişe gelir pastasından daha fazla pay alır hale geldiler. Ancak aynı yasal düzenleme sinemadaki sansürü 2019 yılı itibarı ile resmîleştirdi. Artık sansür kurullarının denetimi ile filmler vizyona girecek.

***

Bu yıl festivalimize rekor sayıda başvuru yapıldı. Elbette bu durumun birçok sebebi var. Sözünü film yaparak söylemek isteyenlerin sayısının artması sebeplerden bir tanesi. Diğer bir sebep ise muhalif/alternatif sinema yapanlar için mecra sayısının azalmış olması. Birçok festival var olan sansür düzenine teslim oldu. AVM’lere sıkışmayan alternatif gösterim mekânlarında sansürsüz ve ücretsiz gösterim yapan bir festivaliz. Festivalimize filmi ile başvuran tüm sinemacı dostlarımıza teşekkür ediyoruz.

“Perdeyi aç sesin sarsın dünyayı”

Festivalde her yıl bir tema ve slogan seçiyoruz:

2006’da “Neoliberalizme karşı direniş öyküleri”,

2007’de “Yoksulluk, direniş, umut: Anlattığın senin hikâyendir”,

2008’de “Emeği gören kamera, sokağa çıkan sinema”,

2009’da “Biz başka bir dünya isteriz”,

2010’da “Güvencesizliğe seyirci kalma”,

2011’de “Toprağımız, havamız, suyumuz için doğal olarak direniş”,

2012’de “Hepimiz şüpheliyiz, özgürlük emek ister”,

2013’te “Sınırda yaşamak”,

2014’te “Her yer festival, her yer direniş”,

2015’te “İşimiz gücümüz yaşamak”,

2016’da “Barbarlığı karşı umut öyküleri”,

2017’de “Cesaret öğeleri içerir”,

2018’de “Sessizlik sinemada güzel”,

demiştik…

Ve bu yıl da “Perdeyi aç, sesin sarsın dünyayı” diyoruz.

Arkadaş Z. Özger’in “Pencere” şiiri bizim bu yıl ki festival sloganımıza, temamıza rehberlik etti:

Pencereyi aç.

Sesin sarsın dünyayı.

Duyulur elbet ta ötelerden.

Yürek kendini tanır.”

Biz festivalde perdeleri açıyoruz; sesimiz, film yapanların sesi sarsın dünyayı diye,

siz pencerenizi, perdenizi açın, haykırın, sesiniz sarsın dünyayı diye…

İFF, 2 Mayıs’ta başlıyor!

14. İşçi Filmleri Festivali, 2 Mayıs’ta İstanbul, Ankara ve İzmir’deki açılışlarla başlayacak… İstanbul’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde, saat 19.30’da gerçekleşecek açılış gecesinin sunuculuğunu Berkay Ateş yapacak; gecede Ayşe Tütüncü dinletisi ve özel konuklar olacak. Açılış filmi olarak da çarpıcı bir film olan “Antifaşist” gösterilecek.

3 Mayıs’tan itibaren ise aynı anda İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da birçok salonda gösterimler gerçekleştirilecek.

Bu yıl göstereceğimiz 74 film ile birlikte 14 yılda toplam olarak 835 film göstermiş olacağız.

Dünyanın birçok ülkesinden bazıları ülkemizde ilk defa gösterilecek özel filmler seçtik. Japonya’dan “Çıplak Ada” (Hadaka No Shima), Meksika’dan “Umudun Mutfağı” (La Cocina de Las Patronas), yönetmeni festivalimizin konuğu olarak Arjantin’den gelecek olan “Mart” (Marzo), İspanya’dan “Görünmez el” (La Mano Invisible), Ken Loach’ın yönetmeni olduğu “Mclibel” Türkiye’de ilk defa festivalimize gösterilecek filmlerden bazıları.

Ken Loach’ın 1996 yılındaki “Carla’nın Şarkısı” (Carla’s Song) filminden bu yana tüm filmlerinin senaristi sevgili Paul Laverty 2012 yılında festivalimizin konuğu idi. O tarihten itibaren onunla dostluğumuz sürdü. Bu yıl bize senaryosunu kendisinin yazdığı bir filmi önerdi. Festivalimizde daha önce gösterdiğimiz “Yağmuru Bile” (También la lluvia) filminin yönetmeni Iciar Bollein’in 2016 yapımı “Zeytin Ağacı” (El Olivio) filmini Türkiye’de ilk defa göstereceğiz.

Türkiye’de ilk defa gösterilecek bir diğer filmimiz “Antifaşist” (Antifascisterna) filmi İsveç’ten. Bugün faşizmin Avrupa’da nasıl kitleselleştiğini ve ona karşı mücadele eden antifaşistleri akıcı bir dille anlatmış.

Ayrıca daha önce ülkemizde gösterime giren ancak az sayıda sinema salonunda yer bulabilen Vuslat Saraçoğlu’nun yönettiği “Borç”, Tolga Karaçelik’in yönettiği “Kelebekler”, Ender Özkahraman’ın yönettiği “Zor Bir Karar”, Şükrü Alaçam’ın yönettiği “Locman”, Süleyman Arda Eminçe’nin yönettiği “Suç Unsuru” filmlerini kaçıranlar, bu filmleri festivalimizde izleme fırsatı bulacaklar.

İşçi Filmleri Festivali kapsamında, 4 Mayıs Cumartesi günü, saat 14.00’da Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde sinema yazarı Şenay Aydemir ve benim kolaylaştırıcılığımda, Türkiye’deki alternatif festivallerin temsilcilerinin katılımıyla “Alternatif festivaller, sinemada tekelleşme ve sansür” konulu bir forum-söyleşi de gerçekleştirilecek.

İyi seyirler…

Festival programı ve filmler için: www.iff.org.tr

İFF’de gösterilecek 74 filmin bilgilerinin yer aldığı festival kitabına pdf olarak erişmek için buraya tıklayınız!


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur