Testis Hakları Kanunu

ABD'de kürtajı yasaklamak isteyenler, bir ön adım olarak Kalp Atışı Kanunu adlı bir kanunla yumurta ile spermin ilk birleşme anından itibaren ceninin toplumsal hayattaki herhangi bir insan ile aynı haklara sahip kabul edilmesini sağladı. Meselenin kadın bedeni üzerinde tahakküm kurma meselesi olduğunu belirten kadınlardan karşı hamle Testis Hakları Kanunu ile geldi. Hadi erkek bedenini de denetleyelim...

Testis Hakları Kanunu

Nedense erkeklerin tüm hayatı kadın bedeninde hak iddia etmekle geçiyor. Özellikle de dinsel gericilikle beslenen erkek egemenliği altındaki toplumlarda. Kürtaj, çocuk yapma, cinsellikle ve kendi vücutlarıyla ilgili konularda kadınların neler yapıp yapamayacaklarına dair kanunlar, genelgeler, demeçler, regülasyonlar, hapisler, kırbaçlamalar, dini vaizlerde tekrar tekrar hatırlatılıyor. Bir kadının giyimi kuşamı, sokakta dondurma yemesi, gülmesi, konuşması, yürüyüş şekli, ayakkabısı, saçı, otobüse binmesi, çocuk sahibi olması, kendi vücuduna sahip çıkıp çıkamayacağı hepsi ama hepsi kanunlara, regülasyonlara tabi.

Bunları o denli yerleştirmişler ki yaşamımıza, artık sanki normalmiş gibi karşılıyor pek çoğumuz bu baskıcı uygulamaları; hatta bazı kadınlar bile…

Peki, ya tersine dönseydi durum ne olurdu?

Ya diyelim şans eseri kadın egemen bir dünya olsaydı yaşadığımız ve benzer yaptırımlar erkeklere kanun ve regülasyonlarla zorlansaydı, nasıl hissederdik?

Yani, bu baskılar insan ırkının sadece kadın yarısına uygulamaktansa, öteki yani erkek yarısına uygulansaydı ne olurdu dersiniz?  Erkeklerin çoğunda rahatsız bir kıpırdanma görür gibiyim, daha şimdiden.

Her seferinde kanuna bildirilecek!

Bu rahatsızlığı paniğe döndürüp, kadınlara her gün normalmiş gibi uygulanan usandırıcı baskıları anlamaları için ABD Georgia eyaletindeki siyahi Demokrat kadın kanun yapıcılar bir kanun teklifiyle erkeklere de bugün kadınlara uygulanan kuralları uygulayacak yaptırımlar önerdiler.

Bu kanunun öteki amacı da dinde kürtaj yasağı diye uyduruk bir gerekçeyle kadınların kendi vücutlarına hâkim olmalarını önlemek amacıyla geçen kanunlara bir tepki göstermek.

Önerilen kanunun geçip geçmeyeceği şüpheli ama bunun teklif edilmiş olması bile kadınların, özellikle de Trump’ın dindarlara göz kırpmasıyla iyice ortaya çıkan gerici saldırılara karşı pasif, sessiz kalmayacaklarının bir göstergesi.

Teklif edilen kanun, aynı bugün kadınların vücudunu kontrol eden kanunların benzerini erkeklere zorlayacak.

Kanun tasarısı 604, hiç zaman harcamadan konuya geliyor: 55 yaşını geçmiş erkekler eğer boşalırlarsa derhal polisi ya da kanun uygulayıcı otoriteleri aramak zorundadır.”

Kanunu destekleyen Park Cannon adlı milletvekili Atlanta Journal-Constitution adlı gazeteye verdiği açıklayıcı demeçte, “[Bu kanun] üreme yaşını geçmiş erkeklerin kendi istekleriyle çocuk yapma eylemine girdiklerinde kendilerini kanun mercilerine teslim etmelerine yardım edecektir” diyor. Kanunun bu maddesi açıkça dindarların inandıkları ve din yapıtlarından alarak yorumladıkları “cinsel birleşme çocuk yapmak haricinde olmamalıdır” kuralını erkeklere uyguluyor. E, dindar bir topluma dönüşen ve anayasayı ve kanunları İncil’le değiştirmek isteyen dincilerin herhalde buna karşı çıkacakları beklenmez. Tanrı İncil’de açık açık spermini boşa, toprağa, dökenleri acımasızca cezalandırmadı mı?

Spermle yumurtanın ilk buluşmasında…

Eğer dini kurallarla ve faşizan baskılarla gelecek bir devlet olursa bunun gibi saçmalıklara da açık olacağımızın bir göstergesi 604 numaralı kanun teklifi.

Tartışma tabii ki kadın bedeninin kime ait olduğu tartışması. Sadece kadın bedeni değil, o bedenden doğacak çocuğun da kime ait olacağı tartışması.

Dindar, sağcı çevreler kürtajı yasaklatmak için yıllardır spermin yumurtayı tam döllediği anda “canlı ve tam teşekküllü insanın oluştuğu” teziyle kürtajın aslında cinayet olduğunu, ceninin alınmasının bir insanı öldürdüğünü iddia etmişlerdir.

Buna sanırım en güzel yanıtı Dr. Michael Parenti vermişti: ²Oturup iki yumurtalı omlet yediğinizde, masadan, ‘Oh be, koca iki tavuk indirdim mideye’ diye mi kalkıyorsunuz siz?² demişti.

Yeni önerilen Testis Hakları Kanunu yeni geçen ve uygulamaya giren tutucu bir kanuna yanıt olarak getiriyorlar. Dindarların geçirdikleri ve adı, “kalp atışı kanunu” olan baskıcı yeni kanun, bir spermle yumurtanın ilk buluşmasını ve yumurtanın döllendiği anı yaşamın ve bir çocuğun hayata başladığı an olarak kabul ediyor. 481 numaralı bu dinci kanun Gelişiminin hangi döneminde olursa olsun, ebeveynlerin ceninlerini vergi indiriminde gösterebilirler kolaylığı getirmekte. Yani, daha çocuk doğmadan onun “yükümlülüğü” de vergi indirimine yansıyacak, aynı okula giden çocuklar, aynı kanlı-canlı yaşayan insanlar gibi. Bu kanunla eğer bir kadın hangi dönemde olursa olsun kürtaj yaptırırsa çocuğunu öldürmüş, yani cinayet işlemiş sayılabilecek ileride. Başlangıçta, ilk adım olarak, ceninin “insan” olduğunun kabulü gelmeli ki, sonraki adımlar bu temeli kullanarak canlılara uygulanan kanunları cenine de uygulasın. Aynı kanun ceninleri nüfus sayımında saymayı da getiriyor!

Madem öyle…

Bu saçma kadın düşmanı kanunu protesto eden başka bir milletvekili Dar’shun Kendrick, erkek saldırısına yanıt olarak, “Vücutlarımızı ve seçimlerimizi devletin regülasyonuna tabi mi tutmak istiyorsunuz? Alın bakalım, TAMAM!” diyerek kanun teklifini meclise sundu:

  1. Viagra ya da erkek organ sertleşmesi ilaçları ve reçeteleri almadan önce bütün erkeklerin cinsel eşlerinden izin getirmeleri gereklidir.
  2. Erkeklerin ameliyatla tam ya da kısmi kısırlaştırılması (vasectomy) yasaklanacak, 481 numaralı kanunda önerilen cezaların tümü bu yasağa da uygulanacaktır.
  3. Prezervatif kullanmadan cinsel ilişkiye giren bir erkek “ağır saldırı” cürmünü işlemiş sayılacaktır.
  4. Bir kadın 6 hafta ve 1 günlük hamileyken (kadının 8 haftalık hamileliğinden önce) DNA testi yaptırması zorunlu olacak ve ceninin babası tespit edilerek DERHAL nafaka ödemeleri babadan alınmaya başlanacak.
  5. Georgia eyaletinde erkeklerin her porno ve cinsel oyuncaklar almak talebine 24 saatlik zorunlu bir bekleme süresi konacaktır.

Bu kanun önerisinde yazılanları aşırı ya da saçma görüyorsak, hatırlatmakta yarar var ki bunların HEPSİ ve daha üstüne başka yüzlerce yazılı ya da dolaylı ya da yazılı olmadan uygulanan regülasyonlar kadınları kontrolde bugün geçerlidir.


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur