Beş Halkevi şube başkanının “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Halkevciler ve avukatları, yürüttükleri faaliyetleri ve mücadeleleri “onur duyduklarını” söyleyerek anlattı
Geçtiğimiz sene 16 Ekim’de şubelerinde Türkiye devrimci hareketinin önderlerinin fotoğrafları olması bahane edilerek “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütüne insan kazandırmak” iddialarıyla gözaltına alınan ve haklarında dava açılan Halkevleri’nin Mutlu Şube Başkanı Seher Gümüşay, Mamak Şube Başkanı Dilara Doğanbaş, İlker Halkevi Şube Başkanı Eray Kurt, Eryaman Şube Başkanı Şenay Yılmaz Güner ve Keçiören Şube Başkanı Kıymet Şebnem Yar Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma için hakim karşısındaydı.
Kimlik tespitlerinin ardından Halkevciler savunmalarını yaptı.
Kıymet Şebnem Yar, Halkevleri’nin gericiliğe karşı aydınlanmayı ve laikliği savunduğunu belirterek suçlamaları kabul etmediğini söylerken, Dilara Doğanbaş Halkevleri’nin 87 yıllık tarihinin yurttaşlık bilincinin gelişmesi ve halkın eğitim-öğretim düzeyinin yükseltilmesinin tarihi olduğunu belirtti.
Eray Kurt “Halkevleri olarak parasız, bilimsel, eşit, anadilde eğitim talebiyle sokakta mücadele ettik. Bunun ‘terör örgütü üyeliği’ ya da ‘propagandası’ ile bir alakası yok” sözleriyle suçlamaları reddederken, Seher Gümüşay Halkevleri’nin bulunduğu mahallelerin, gençlerin, kadınların ve çocukların sorunlarını çözmek için mücadele ettiğini ifade etti, kendisinin de benzer çalışmalarda yer aldığını dile getirip “Yararlı olabildimse ne mutlu. Bundan onur duyuyorum” diye ekledi.
Son olarak Şenay Yılmaz Güner ise Halkevleri’nin şubelerindeki kültür-sanat faaliyetlerinden söz etti, insan odaklı hareket eden bir kurum olduğunun altını çizdi.
Şube başkanlarının ardından Av. Mert Ekinci söz aldı. Savcılık iddianamesindeki tek delilin Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş resimleri olduğunu, bu delillerin suçlama için yeterli olmadığını ve esasen davanın siyasi olduğuna dikkat çeken Ekinci, Halkevleri’nin Ankara’daki şubelerinin yakın zamanda mühürlendiğini anımsattı, Halkevleri’nin kuruluş amacının eğitim faaliyetleri olduğunu vurguladı.
Av. Ender Büyükçulha da Halkevleri’nin çocuklara yönelik faaliyetlerini aktararak, çocukların bir birey olarak yetişmesinde oynadığı role dikkat çekti.
Avukat beyanlarının ardından mahkeme heyeti, şube başkanlarının imza tedbirinin kaldırılmasına, yurtdışı çıkış yasağının devam etmesine ve davanın 20 Mayıs 2019’a ertelenmesine karar verdi.
Geçtiğimiz sene 16 Ekim’de Gümüşay, Doğanbaş, Güner ve Yar yapılan evlerine yapılan polis baskını ile gözaltına alınmıştı. “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yapılan ev baskınlarındaki mevcut tek delil ise Halkevleri şubelerinde bulunan, Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in fotoğraflarıydı. İlker Halkevi Şube Başkanı Eray Kurt ise şehir dışında olduğu için gözaltına alınmamış, daha sonrasında kendisi savcılığa giderek ifade vermişti.
Halkevleri şube başkanlarının gözaltına alınması Türkiye’nin pek çok yerinde protesto edilmiş, toplumsal muhalefetin geniş bir yelpazesi Halkevleri’yle dayanışma içinde olduğunu göstermişti.
“Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla soruşturma açan savcı, Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan Halkevi şube başkanlarının ifadelerini almaksızın 18 Ekim günü “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütüne insan kazandırmak”tan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etmişti. Mahkemenin tutuklama talebini reddetmesi üzerine Halkevleri şube yöneticileri serbest bırakılmıştı. Ayrıca mahkeme, suçlamanın “örgüt üyeliği” olmasına rağmen içeriğin “örgüt propagandası” olmasını gerekçe göstererek dosyayı savcılığa iade etmiş fakat savcılığın itirazı üzerine iddianameyi kabul etmişti.
İlgili haberler:
Sendika.Org/ Ankara