Kalabalığın arasından büyüyü bozacak bir ses yükseldi: “Kadro isteriz.” Ve o anda Erdoğan’ın ağzından bir kez de olsa gerçekler döküldü: “Bizden bir şey beklemeyin.”
Kürsüde, bedelli askerliğini yeni tamamlamış er gibi kahramanlık hikâyelerini anlatılırken kalabalığın arasından tüm büyüyü bozacak bir ses yükseldi: “Kadro isteriz.” Ve o anda Erdoğan’ın ağzından miting boyunca tek bir kez de olsa gerçekler döküldü: “Bizden bir şey beklemeyin.”
Saray uzun bir süredir iktidarı etrafını sarmış heyulalarla amansız bir mücadele içerisinde. Bu işlevli heyulalar işler sarpa sardığında ortaya çıkarken her seferinde Erdoğan’ın liderliğindeki iktidarın bozgununa uğruyorlar. Ama yılmıyor, tekrar ve tekrar deniyorlar. Açıkça söylemek gerekirse gayretleri ve üretkenlikleri takdire şayan! Bunlar çok çeşitli olsa da en öne çıkanları isimleri George ve Hans olan dış mihraklar, dev yeraltı tünellerinde soğan depolayan stokçular ve envaiçeşit terör örgütünü içerebilen kokteyller…
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçim çalışmaları kapsamında ilk mitingini Sivas’ta gerçekleştirdi. Dilinde yad etmeden geçmediği heyulaları… Gıda enflasyonun zirve yapması ve alımgücü düşüklüğü konusunda CHP başta olmak üzere muhalefeti suçlayan Erdoğan “George, Hans bizi vurmaya çalışıyorlar. Bunlar da George’ye Hans’a el ayak oluyorlar” ifadelerini kullandı.
George ve Hans sırasını savarken, Erdoğan’ın konuşmasında sıra terör örgütleri ve stokçulara geldi. Erdoğan terör örgütleri kokteyline stokçuları da katarak nurtopu gibi bir stokçu terör örgütünün doğumuna vesile oldu. Erdoğan konuşmasında “Biz terörle mücadele ederken bizi farklı yönlerden vurmaya çalışıyorlar. Ne diyorlar domates, patlıcan, patates, sivri biber… Düşünün be düşünün, bir merminin fiyatı nedir, bir düşünün” ifadelerini kullanır, soğancı terör örgütünün kısaltması konusunda SOTÖ adı öne çıkarken İçişleri Bakanlığı konu hakkında herhangi bir resmi açıklama yapmadı. Ama “hal terörü” AKP ve medyası için adeta resmi söyleme dönüştü.
Kürsüde, bedelli askerliğini yeni tamamlamış er gibi kahramanlık hikâyelerini anlatılırken kalabalığın arasından tüm büyüyü bozacak bir ses yükseldi: “Kadro isteriz.” Ve o anda Erdoğan’ın ağzından miting boyunca tek bir kez de olsa gerçekler döküldü: “Bizden bir şey beklemeyin.” Açık ki Erdoğan’ın bu sözleri yalnızca alanda kadro talebini ifade edenlere değil. Heyulalarla savaşının gölgelediği büyük bir kriz kapıyı zorluyor. Erdoğan’ın yegane dileği ise seçim döneminde krizin gölgeyi aşmaması.
Erdoğan’ın iddialarının aksine gıda fiyatlarını, tarımda üreticiyi çöküşe götüren ithalata dayalı politikalar ve enflasyon fırlattı. Domates, biber, patlıcan, soğan ve patates başta olmak üzere temel ürünlerdeki artış son yılların en yüksek oranlarına ulaştı.
Seçim öncesinde kabul edilemez oranda yükselen fiyatlar sonrası Erdoğan’ın emri ile peşi sıra belediyeler aracılığıyla tanzim satış noktaları kuruldu. Erdoğan’ın da bahsetmekten çok hoşlandığı 70’lerin yağ ve gaz kuyruklarının yerini sınırlı miktarda alım yapılan tanzim satış noktaları aldı. Ancak tanzim satış noktaları kalıcı olmayacak, yalnızca iki buçuk aylığına kurulacak. Seçime kadar geçerli olan %10’luk doğalgaz ve elektrik indirimleri gibi…
İktidar gölgeye sığmayan alanlarda geçici önlemler açıklarken veriler birden fazla sektörde alarm vermeye devam ediyor. Konkordato ilan eden 3 bin şirketin yanında bankalara işletmelere kredi vermesi için kefil mekanizması olarak kurulan Kredi Garanti Fonu’nun ağustos ayından bu yana takipteki krediler için bankalara ödeme yapmadığı iddia edildi. Daralan otomotiv ve inşaat sektörü seçim sonrasına sarkan kurtarma planının hayata geçmesini bekliyor.
İktidarın krizi perdelemek için tüm tedbirleri devreye soktuğu bir dönemde dahi engellenemeyen sarsıntılara bakarak seçim sonrasında yaşanacaklara dair ipuçlarını yakalamak mümkün.
Sıkışmışlık, Erdoğan’ı seçim döneminde CHP’nin %29’luk İş Bankası hissesine el koymayı yeniden gündeme getirmesinde de kadro isteyen emekçinin “Bizden bir şey beklemeyin” diye azarlanmasında da kendini gösteriyor. Erdoğan elinde bulundurduğu yetkileri daima kamusal varlıkları yağmaya açmak ve emekçilerin haklarını gasp etmek için kullandı. Yetkileri arttıkça yağma da arttı ve kendisine biat etmeyenlerin mülklerine de uzandı. Bu yağma ile genel olarak sermayenin özel olarak da kendi çıkar ağının ve iktidarının bekasını garantilemeye çalışıyor. Otomotiv ve inşaat sektörünün seçim sonrasını beklediğini söylemiştik. Patronların kıdem tazminatının kaldırılması, fazla mesainin kurallaştırılması, İşsizlik Fonu’nun yağmalanması gibi talepleri de masada.
Halka “şirinlik” seçime kadar. Seçimden sonra ertelenmiş zamlar devreye girecek, sermaye için kurtarma planları ilan edilecek, işgücü piyasası esnekleştirilecek, emek ucuzlayacak, işsizlik artacak, vergiler ve vergi adaletsizliği artacak, yolsuzluk ve rant sahaları genişletilecek, kamu varlıkları özelleştirilecek, mülksüzleştirme dalgası baş gösterecek, uluslararası finans kuruluşlarının kapısına gidilecek, ülkenin geleceği borçlarla ipotek altına alınacak…
Erdoğan’ın niyeti belli; seçimden sonra iyi bir şey beklemeyin. Krizin Erdoğan’ı devireceğini ya da sermayenin bu krizden dolayı Erdoğan’ı karşısına alacağını da beklemeyin. İktidarın emeği ve biat etmeyenleri hedef alan saldırıları püskürtülemezse onun daha çok gideceği yol var ve sermaye de bu yolu gözlüyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.