Halkevleri yönetimi, “kamu yararına dernek” statüsünün kaldırılmasına ilişkin sorularını yanıtlanması talebiyle İçişleri Bakanlığı’na iletti
Halkevleri yönetimi, “kamu yararına dernek” statüsünün kaldırılmasına ilişkin sorularını yanıtlanması talebiyle İçişleri Bakanlığı’na iletti. Bakanlığa Danıştay’a yazılan yazının yargıya müdahale olup olmadığı, karara dayanak raporları hazırlayan müfettişlerin sahte raporculuktan yargılandıklarının bilinip bilinmediğini ve “kamu yararına dernek” statüsündeki İslami cemaat-tarikat yapılarının denetlenip denetlenmediğini sordu
Halkevleri yöneticileri İçişleri Bakanlığı'na sordu: Yargıya müdahale ettiniz mi? Sahtecilerin arkasında mısınız? @Halkevlerihttps://t.co/yWaTutFSd1 pic.twitter.com/9SFQTVsnWx
— sendika.org (@sendika_org) January 9, 2019
Halkevleri, 1961’den bu yana sahip olduğu, 2011’de Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılmasına karşın açtığı dava ile yeniden kazandığı “kamu yararına dernek” statüsünün Danıştay eliyle yeniden kaldırılmasına ilişkin açıklamalarını ve sorularını İçişleri Bakanlığı’na iletti.
Eş genel başkanlar Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, Genel Sekreter Özge Ozan ve Hukuk Sekreteri Sercan Aran’dan oluşan heyet bakanlık önündeki açıklamalarında 87 yıllık tarihlerinde tek bir kara leke, kamuya yararı olmayan tek bir faaliyet, açıklanamayacak tek bir gelir kalemi bulunamayacağını belirtti ve ekledi: “Halkevleri için ‘kamu yararı’ bir statü değil temel ilkemizdir dedik, kamu yararına çalışmaya, ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hukuksuzluğunuzu, talimatla aldırdığınız kararları kabul etmiyoruz!”
Halkevleri’nin açıklamaları ve soruları şöyle:
Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsü, İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Avni Çakır’ın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yazdığı talimat içeren yazı dosyaya girdikten 40 gün sonra alındı.
Bu yazı bakanlığınızın doğrudan yargıya müdahalesi midir? Yazının gönderilmesi sürecinden bakanlığınızın bilgisi var mıdır? Yazının gönderilme tarihinin Danıştay İDDK seçimlerinden 3 gün sonraya rastlaması tesadüf müdür? Danıştay İDDK Başkanı seçimden sonra dosya konusu ile ilgili hukuk müşavirliğince aranmış mıdır? Arandı ise ne konuşulmuştur?”
Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsü 2011’de kaldırıldığında karara gerekçe olarak 2008 ve 2010’da bakanlığın hazırladığı raporlar gerekçe gösterilmişti. Danıştay ise raporlardaki gerekçelerin somut ve objektif olmadığını, maddi kanıt ve olgulara dayanmadığını, aksine kişisel görüş ve değerlendirmelere dayandığını, öte yandan derneğin amaç dışı veya yasak faaliyetlerinin tespit edilmediğini söyleyerek iptal kararı vermişti.
Denetim raporlarını hazırlayan mülkiye müfettişleri Mustafa Üçkuyu’nun Hrant Dink Davası’nda, Ahmet Kaya’nın da İzmir Casusluk Davası’nda sahte rapor tanzim etmekten yargılandıklarını biliyor musunuz? Bu kişilerin yazdığı diğer raporların hukuki güvenirliğinden bahsetmek mümkün müdür? Halkevleri hakkında hazırlanan söz konusu raporlara nasıl itimat edilmekte, bunlar nasıl savunulmaktadır? Bakanlığınız bu kişilerin yazdığı bu raporların arkasında durmakta mıdır?
Bu kişilerin isimlerinin yer aldığı diğer raporların akıbeti ne olmuştur? Bu konuda bir araştırma, soruşturma başlatılmış mıdır? Bu kişilerin yazdıkları raporların kullanıldığı resmi belge ve dosyalara bilgi verilmiş midir?
Halkevleri eğitimden sağlığa, barınmadan enerjiye halkın haklarını savunan, yurttaşlık hakları konusunda bilinçlendirme faaliyetleri yapan, kültürel-sanatsal çalışmaları halk içinde halkla birlikte yürüten, İzmit’ten Van’a ve Soma’ya halkların yıkıma uğradığı anda yaraları sarmak için seferber olan, çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden, engelli haklarından halk sağlığına eğitim faaliyetleri yürüten, her yıl onbinlerce çocuğu bilimle ve sanatla çalıştıran bir örgüttür.
Bu örgütün “kamu yararına dernek statüsünün kaldırılması” kamu düzeni ve güvenliğini hangi açıdan “yakından” ilgilendirmektedir?
Buna karşın adı yolsuzlukla anılan Deniz Feneri Derneği’nin, İsmailağa Cemaati ile ilişkili Hoca Ahmet Yesevi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin, Menzil tarikatı ile ilişkili Beşir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin, cihatçı yoğunluğu ile bilinen İdlip’e yardım eden Hak İnsani Yardım Sağlık Eğitim Kültür Ve Çevre Koruma Derneği’nin ise “kamu yararına dernek” statüsü vardır.
Bu örgütlerin “kamu yararına dernek” statüsünde yer almasının nedeni nedir? İçişleri Bakanlığı bu derneklerin faaliyetlerini denetlemekte midir?
Halkevleri bugüne denk “kamu yararına dernek” statüsünü hiçbir maddi gelir için kullanmamıştır. Tüm geliri üye aidat ve bağışlarından oluşur. Ne bir kamu kurumundan para desteği ne bir arsa, bina ne de vergiden kurtulmak isteyen bir şirketten tek kuruş almamıştır. Aksine kamu yararına faaliyetleri desteklenmemiş, engellenmiştir.
AKP döneminde “kamu yararına dernek” statüsü verilen dernekler ve vergi muafiyeti tanınan vakıflara kamudan, bakanlık bütçesinden aktarılan kaynaklar nedir? Tahsis edilen arsa ve binalar hangileridir? İslami cemaat-vakıf ve şirketlerle ilişki, para döngüsü içinde bulunan isimler kimlerdir? Bu dernek ve vakıflar denetleniyor mu? Denetleniyorsa denetim raporlarının halka açıklanması mümkün müdür?
Sendika.Org