Türkiye kapitalizmine yön veren egemen sermaye sınıfı, uzun süredir geçici çözümlerin yerine “kalıcı” çözümler talep ediyor. AKP iktidarı “kalıcı çözümleri” hayata geçirmekte gönüllüdür
Türkiye kapitalizmine yön veren egemen sermaye sınıfı, uzun süredir geçici çözümlerin yerine “kalıcı” çözümler talep ediyor. AKP iktidarı “kalıcı çözümleri” hayata geçirmekte gönüllüdür
İşçi sınıfı 2019’da da, kapitalizmin birikmiş sorunlarının bedelini ödemek üzere ağır bir saldırı tehdidi ile karşı karşıya.
Fabrikalardan gelen haberler işten atmaların yaygınlaştığını gösteriyor. İlk atılan işçi grubunda öncü işçiler var. Ücretlere zam yapılmaması, ücretsiz izine çıkarma, hatta ücretlerin düşürülmesi, kıdem tazminatlarının ödenmemesi, fazla mesailerin ücretsiz hale getirilmesi pratikte en yaygın saldırı biçimleri arasında yer alıyor.
Bu işletmelerin birçoğu yasal çalışma saatlerine de uymuyor. Pek çoğu sigorta primlerini ödemiyor veya eksik ödüyor. İstihdam edilen işçiler arasında, ücreti çok düşük ve çok uzun süre çalıştırılan göçmenler de var. Göçmen işçi sayısı tahminen bir ila iki milyon kişi.
İşletme sahibi patronlar, devletin vergi indirimlerinden en son sınıra kadar yararlanıyorlar. Yatırım teşvikleri, düşük faizli kredi imkânlarını (hatta faizsiz KOSGEB kredilerinden) azami ölçüde kullanıyorlar.
Devletin baskı unsurlarını tavizsiz biçimde uyguluyor AKP iktidarı. Böylece işçilerin hak araması, greve çıkması, sendikalaşması, kitlesel miting yapmasının önüne de türlü engeller çıkarılıyor.
***
Kısacası, Türkiye kapitalizminin kriz koşullarındaki işletmelerde işçilerin vaziyeti 2019 yılı başında şöyle:
Derinleşmek olan iktisadi kriz bu tablonun 2019 yılında ağırlaşacağını gösteriyor.
***
Bu tablo ağırlaştırılsa bile, Türkiye kapitalizmi bu krizden çıkabilir mi? Bu soruyu şu şekilde de sorabiliriz: İşçi sınıfı (ve toplum) ağır bir bedel ödese bile kapitalizm krizden çıkabilir mi?
Mesela asgari ücret, Türkiye işçi sınıfının ortalama ücreti haline getirilse sistem krizden çıkılabilir mi? Veya işçilerin sigorta primlerini tamamen devlet üstlense?
İşletmelere yapılan destekler mali bakımdan da artırılsa, mesela kredi imkânları iki katına çıkartılsa krizden çıkabilir mi Türkiye kapitalizmi?
Şu şekilde cevaplayabiliriz bu soruları: Bu uygulamalar krize yol açan koşulları ortadan kaldırmaz. Geçici bir çare olur. Daha sonraki dönemde krize yol açan koşulları daha fazla ağırlaşmasına hizmet eder.
***
Türkiye kapitalizmine yön veren egemen sermaye sınıfı, uzun süredir geçici çözümlerin yerine “kalıcı” çözümler talep ediyor. AKP iktidarı “kalıcı çözümleri” hayata geçirmekte gönüllüdür.
Ama “kalıcı” çözümleri hayata geçirmek için sistematik bir saldırı kaçınılmazdır.
Neler içerir bu sistematik saldırı?
Siyasi ve toplumsal koşullar, bu sistematik saldırının 2019’da uygulamaya konulmasının önüne bir dizi engel yığmıştır. Bu engellerin 2019’da aşılması pek de mümkün görünmüyor.
Görünmüyor ama krizin şiddeti, sistematik saldırıyı sermaye için yakıcı hale getirilebilir. Böyle bir durumda iktidar partisi hiç mi hiç tereddüt etmeyecektir.
Öncü işçilerden mahrum, çoğu sendikasız, (sendikalı olanları sefil bürokrasinin tahakkümü altında olan) işçi sınıfı böyle bir saldırıyı göğüsleyebilir mi?
Diyalektik değişim tam da böyle dönemlerde mümkün hale gelmiştir. Böyle dönemler, kapitalizme alternatif yaratılıp, yeni öncü işçi kuşağının cesaretle ortaya çıktığı dönemlerdir aynı zamanda.
Umudu kesmeyelim işçi sınıfından ve mücadelesinden.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.