Üsküdar Kirazlıtepe Mahallesi’nde rantsal dönüşüme karşı direnen mahalleli ve esnaf için yaşam giderek zorlaşıyor. Sendika.Org’un daha önce temmuz ayında ziyaret ettiği mahallede bugün evlerin neredeyse büyük çoğunluğu yıkılmış durumda. “Hayalet” mahalle haline getirilen Kirazlıtepe’de esnafların ruhsatları iptal edildi, “Güvenliğimiz kalmadı” diyen yurttaşlar da bunun yanı sıra hastalıklarla da mücadele etmeye çalışıyor
İstanbul Üsküdar’daki Kirazlıtepe Mahallesi’nde rantsal dönüşüme karşı direnen mahalleli ve esnaf için yaşam giderek zorlaşıyor.
Geçtiğimiz temmuz ayında Sendika.Org muhabirlerinin ziyaret ettiği Kirazlıtepeliler, Üsküdar Belediyesi’nin evlerini boşaltmaları için kendilerine baskı uyguladığını ve mahalleyi yaşanılmaz kılmak için elinden geleni yaptığını anlatmış, mahallede yaşadıkları birçok sorunu paylaşmıştı.
Sendika.Org, dün (21 Aralık) Kirazlıtepe’ye yeniden giderek mahallenin bugünkü durumunu hem esnaf hem de mahalleliyle konuştu.
“Dönüşüm” Üsküdar’ın doğasını bozdu!
Mahallenin girişinde bulunan binalar da yıkılmaya başladı, aynı caddede bulunan esnafların ise ruhsatları iptal edildi.
24 yıldır bakkal dükkanı işleten Ramazan Aksu anlatıyor: “Yıkım başladıktan sonra alışveriş gelirlerimiz düştü, kiralarımızı zor karşılamaya başladık. Taşınma ücreti olarak 3 bin TL ödeniyor. Hepimizi tamamen mağdur ettiler. 24 esnaf belediyeye giderek Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ile görüştük. Yaşadığımız mağduriyeti anlattık. Türkmen de bize ‘Maddi zararlarınıza karışamayız, yalnızca 3 bin TL taşınma ücreti verebiliriz’ dedi. Zaten ruhsatların iptal edilmesinden sonra en az 7 esnaf dükkanını kapattı, yan taraftaki bankamatik kaldırıldı.”
7 yıldır mahallede bakkal dükkanı işleten İsmail Güncü: “Yaşam alanımız gittikçe daraltıldı, gördüğünüz gibi tozun toprağın içinde sabahtan akşama kadar duruyoruz. Ruhsatın iptal olduğuna dair kaşesiz bir kağıt gönderdi belediye, biz de dava açtık. Aslında biz burada kalanlar için kilit noktadayız. Ben burada olmazsam vatandaşın en yakında ekmek alabileceği yer 500-600 metre uzaklıkta. Her gün bu mesafeyi gidip gelmek insanları yıldırır. Direnci kırıp verdikleri kağıtlara imza atmamızı istiyorlar. Bunun başka bir açıklaması yok. “
İsmini vermek istemeyen bir mahalleli, Esentepe Camii’nin yıkımının gece yarısı yapıldığını belirterek, “Hepimize sular sıkıldı, gaz bombaları atıldı. Çocuklar evin içinde de olsa çocuklar gazdan etkilendiler kokular eve kadar geldi. Resmen darbeydi burada” dedi. [Fotoğraf: Belediye tarafından yıkılan Esentepe Camii’nden geriye kalan moloz yığını.]
50 seneyi aşkın süredir mahallede yaşayan Hüseyin Uçar: “‘Evi ve imzayı ver, ben sana sonra evi vereceğim’ diyor. Nereden verecek sonra evi. Burayı yıktılar halimize bırakın. İsrail bile Filistin’e bunları yapmamış. Akrep dolanıyor burada artık hırsızlar da geliyor. Gecenin 3’ünde gelip camiyi yıktılar. Dini kitapların hepsi yıkıntıların altında kaldı. Caminin tuvaleti ile bizim evin tuvaleti ortak akıyordu. Yıktıkları için şimdi kanalizasyon dışarıya akıyor. 1,5 aydır bu haldeyiz. İSKİ geldi ses yok. Belediyeden ses yok. Ne yapacağımız belli değil. Huzur yok huzur. Bu dünyada zulüm eden öbür dünyada rahat eder mi?”
Ayşe Uçar: “Çoluk çocuk hep hasta, sürekli serum taktırıyorlar. Gelen yetkililer soru sorup gidiyor. Burada kaynak suyu da var onu da kaldırdılar.”
Esentepe Camii’nin yanındaki kaynak suyu kaldırılınca mahalleli daha uzak bir yere su almaya gidiyor.
Mahalleli Elif Turhan: “26 senedir burada yaşıyorum. Caminin yıkılması sırasında büyük bir olay yaşandı. Bağırış sesleri ile uyandık. Babaannem ile dedem yürüyemez durumdayken camiye gittiler. Ama engel olamadık çünkü plastik mermi ve gaz sıktı polisler. Şimdi mahallede durum daha da kötü. Hastalıklar çoğalmaya başladı, çoğu insanın çocuğu olduğu için gidenler oldu. Hepimizin evini fare basıyor. Her hafta 2-3 tane fare çıkarıyoruz evden. Evimizin arkasındaki ev yıkılırken bizim eve hasar verdiler. Babaannem de belediyeyi aradı gelip yapsınlar diye. Gelip fotoğrafını çektiler. Ertesi gün 3 gün içinde evi boşaltın diye tebligat geldi. Sonra öğrendik ki bizi mahkemeye vermişler, ‘Evleri hasarlı olduğu için imza atmasalar da yıkabiliriz diye.’ Ama 3 gün içinde itiraz ettiğimiz için %50 haklı bulunduk.”
Mahalleli evlerinin kapısına “Birliğimize, kardeşliğimize, komşuluğumuza zarar veren uygulamaları reddediyoruz” pankartları astı.
Binalar boşaltıldıkça sokaklar da ıssızlaştı.
Mahalleli Ayten Turhan: “Buraları yıkıp molozları toplamadılar. Fareler evlerimizi bastı. Ben zaten astım hastasıyım bu yıkımlardan sonra artık tozdan topraktan daha da nefes alamıyorum. Bizi çok mağdur ettiler çünkü yılmamızı istediler. Buraya hizmet verilmesine engel oluyorlar. Ama biz yılmayacağız. Ben 1974’ten ben vergisini veriyorum bu evin. Kentsel dönüşüm böyle olmaz ki. Örnek dönüşüm dedikleri bu mu? Ben devletle neden karşı karşıya geleyim. Burası güzel yer, burası rant. Bizden alıp zenginlere verecekler. Güvenliğimiz kalmadı artık. Hilmi Türkmen evlerin 2 ay içinde yapılacağını söylemiş. 2 ay içinde bu molozları bile kaldırmaz. Ama biz yılmayacağız, buradan gitmiyoruz.”
40 senedir mahallede yaşayan Saadet Alcı: “Yıkımlardan sonra nefes darlığımız arttı, psikolojimiz bozuldu, bize burada iyi bir şey bırakmadılar. Çocuklar dışarı çıkamıyorlar artık. Gece ufak bir ses gelse kalkıyoruz hemen. Bizi korku içinde bıraktılar. Sonuna kadar direneceğiz evimi vermiyorum. 40 yıllık komşularım var burada.”
Mahalleli Yakup Örs: “Evlerde yaşayanlar olmasına rağmen su sayaçları çalınmaya başladı. Çöp konteynerlerini de kaldırdılar, artık insanlar çöplerini sokağa atmak zorunda kalıyor. Burayı giderek daha da yaşanmaz hale getirerek buradan gitmemiz için ellerinden geleni yapıyorlar.”
Dışarıdan getirilen hafriyatlar da mahalleye dökülüyor.
Boşaltılan evlerden biri.
İlgili haberler:
Sendika.Org (Gül Gündüz)