Hrant Dink cinayeti davası duruşmasında tanık olarak dinlenen dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan, “Cinayetten önce bilgi paylaşılmadı” dedi
Hrant Dink cinayeti davası duruşmasında tanık olarak dinlenen dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan, “Cinayetten önce bilgi paylaşılmadı” dedi
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu, 85 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına ikinci gününde devam edildi.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, eski Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’in de aralarında bulunduğu 5 tutuklu sanık tutuklu bulunduğu cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, Erhan Tuncel’in de aralarında yer aldığı 12 tutuksuz sanık ile taraf avukatları da hazır bulundu. Tutuklu sanık eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada, mahkemeye gelen evrakların okunmasının ardından önceki celse tanık olarak çağrılan dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan dinlendi. Cinayet gününü anlatan Kutkan, şunları söyledi:
Görüntüleri yayınladıktan birkaç saat içinde Trabzon’dan gelen bilgiyle Ogün Samast’ın peşine düştük. İhbar hattına bine yakın telefon geldi. İl çıkışında tedbir aldık. Akşam saatlerinde Samsun otogarında silahıyla birlikte yakalandı. Katilin yaşı küçük olduğu için soruşturma çocuk şubesiyle birlikte yürütüldü. İki özel savcı görevliydi. Yasin Hayal ve çevresi Trabzon’dan toparlanıp şubemize getirildi. Elazığlı Erhan denilen şahsı istedik. Sabah getirildi. Erhan Tuncel istihbarat elemanı olduğunu söyleyince sorguya ara verdik. Normalde bir istihbarat elemanı ‘ben istihbarat elemanıyım’ demez. Suça karışmış bir kişiydi. Trabzon’da tüm görevlileri MİT’e kadar tanıyordu. Durum garipti. Durum, Bakana kadar yetkili üstlerimizle paylaşıldı. Ramazan Akyürek geldi. Erhan’ın Trabzon’da elemanlıktan çıkarıldığını söyledi. ‘Yapabiliyorsanız siz eleman yapın’ dedi. Erhan’ın bize beyan ettiklerini bir tutanak haline getirip savcıya gönderdik. Erhan savcıya mülakat şeklinde bize anlattığı her şeyi anlattı. İfade aşamasında ise avukatıyla görüştükten sonra ‘susma hakkımı kullanacağım’ dedi ve ifade vermedi.
Cinayet hazırlığının yapıldığı Trabzon’a yolladıkları ekibin, faillerle aynı çevrelerden çok sayıda kişiyi topladığını söyleyen Kutkan, “Bir kısmını İstanbul’a getirdik. Tutuklananlar oldu. Biz görüntülerden katili tespit etmeye çalışırken, Erhan Tuncel akşamdan beri Trabzon Emniyeti’nde ifade verdiğini ve faili söylediğini söyledi. Bize bu bildirilmedi. Bu hiç normal değildi. Trabzon Emniyet Müdürünü aradık ‘haberim yok’ dedi” diye konuştu.
Kutkan sözlerinin devamında, cinayet sonrası çevredeki görüntü kayıtlarını hemen topladıklarını belirterek, “Akbank görüntüsü ertesi gün geldi. Aile ve avukatlara da görüntüleri gösterdik. Kayıtlarda bir eksiklik yoktu. Fakat Akbank’taki olay öncesi kayıtlar bizim dışımızdaki birileri tarafından alınmıştı. Daha sonra savcıdan öğrendim ki soruşturma dosyasında bazı kayıtlar ortadan kaybolmuştu. Bu olağan bir durum değil. İstihbarat birimleri bunu yapamaz” dedi.
Kutkan, Dink ailesi avukatlarının kayıp görüntülere ilişkin sorusunu da “Bu kayıp görüntülerin bulunması gerekirdi. İki görevli tarafından alınması normal değil. Bu kişiler bulunmadı” diyerek yanıtladı.
Avukat Bahri Belen’in Hrant Dink’e yönelik saldırılara ilişkin sorusuna ise Kutkan şu yanıtı verdi:
Ermeni konferansında ve benzer durumlarda tedbir almıştık. Dink’e dönük tehdit bilgisi bize hiçbir zaman ulaşmadı. Dink cinayeti ve hazırlığıyla ilgili olay öncesi ve sonrasında bize Trabzon veya istihbarat dairesinden aktarılmış hiç bilgi yoktur. TEM’e gelen tüm evrakları olay sonrası geriye doğru tarattım. Olsaydı şahısları yakalamaya gitmemiz gerekirdi. Biz emniyet istihbaratıyla çalıştık. Onların teknik kapasiteleri daha yüksektir. Onlara bilgileri aktardık. Görüntü alma, görüntüleri toplama ise bizim işimiz. Jandarmayla bizim ilişkimiz olmadı. Dink’e yönelik mahkemelerde eylem yapan kişi ve gruplarla ilgili biz bir şey yapmadık. Güvenlik şube takip etmiş olabilir. Dink ile ilgili cinayet öncesi bilgi belge istihbarat şubede vardır. Bizde yoktu ve bizimle paylaşılmadı.
Kutkan sözlerinin devamında, “Ermeni vatandaşlara ve kurumlara yönelik tehdit ve tedbirler konusundaki tamimden haberim yok. O tarihte görevde değildim. Cinayet sonrası Trabzon Jandarma ekibimizin önünü kesip ‘burada çalışma yapamazsınız’ dediler. Olayı klasik bir soruşturma gibi çözmedik. Savcılarla birlikte çalıştık. Devletin tüm birimleri gerekli gayreti göstermiştir. TEM olarak diğer birimlerden yeterli teknik ve bilgi desteği almadık. Cinayete zemin oluşturan kişilere yönelik çalışma yapılmadı. Erhan Tuncel istihbarat elemanı olduğunu söyledikten sonra ön mülakatı kesip şahsı sterilize ettik ve kimseyle görüştürülmedi. Jandarma ve MİT sorguyu izlemedi. Cinayet sonrası İstanbul Emniyeti’nde yapılan toplantılara katıldım ama çok yoğun saatlerdi. Vali ve Bakanlar da vardı. Herkes büyük gayret içindeydi” ifadelerini kullandı.
“Cinayet soruşturmasını yürütürken İstanbul’da jandarmayla hiç bir kontağımız olmadı. Kamera görüntülerinde olay yerinde şüpheli şahıslar gördük ama bunları o zamanki olanaklarla tespit edemedik” diyen Kutkan, İstanbul istihbarata gelen yazının gereğinin Trabzon Emniyeti’nde iyi analiz edilip, değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürdü ve “Yazı bize de gelseydi (TEM) yapabileceğimiz pek bir şey yoktu” dedi.
Bugünkü duruşmada, 2005-2007 arasında Trabzon Jandarması’nda Asayiş Şube Müdürü olarak görev yapan Ali Oğuz Çağlar da tanık olarak ifade verdi. Çağlar, Dink cinayetinden önde İstihbarat değerlendirme toplantısında İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız’ın haber elamanından, Dink’in öldürüleceğiyle ilgili olarak aldığı haberi İl Jandarma Komutanı’na gayet açıklıkla anlattığını söyledi.
Hrant Dink cinayeti davası yarın (20 Aralık) devam edecek.
Sendika.Org