Eğitim Sen’in 2018 Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’ göre eğitimin gericileştirilmesi kadınların ve kız çocuklarının bu alanda daha fazla sorun yaşamasına sebep oluyor
Eğitim Sen’in 2018 Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’ göre siyasi iktidarın politikalarının bir sonucu olarak eğitimin gericileştirilmesi kadınların ve kız çocuklarının bu alanda daha fazla sorun yaşamasına sebep oluyor
Eğitim Sen 2018 Yılı Sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’nu yayımladı. Rapora göre eğitimdeki gerici politikalar kadınların ve kız çocuklarının bu alanda daha fazla sorun yaşamasına sebep oluyor.
Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) ‘Eğitim İzleme Raporu 2017-2018’e göre, erkeklerin yüzde 31’i, kadınların ise yüzde 34’ü okulu bırakıyor. Ayrıca gençlerin yaklaşık yüzde 30’u ne okula gidiyor ne çalışıyor. Türkiye’de okul çağında olan çocuklar, eğitimin özelleştirilmesi, okul türü dayatması, cinsiyetçi, gerici ideoloji vb. nedenlerden eğitimden erken ayrılmak zorunda kalıyor.
Yükseköğretim söz konusu olduğunda ise bu oran sert şekilde düşüyor. Kızların yüzde 39’u, erkeklerin ise yüzde 34’ü üniversiteye gidiyor.
Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adım atılmazken, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler, çocuk işçiler sorununun sürmesi, okullarda, cemaat yurtlarında ve kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarının artışını eğitim sisteminde yaşanan sorunlardan ayrı değerlendirmek mümkün değildir. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve ücretsiz olarak yararlanamamaktadır.
Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, LGBTİ+’ler, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir.
OECD ülkelerinde erkeklerin eğitim düzeyi kadınlardan daha düşükken, Türkiye’de aksine kadınlar erkeklere göre dezavantajlı konumdadır.
Türkiye OECD ülkeleri arasında ne istihdamda ne eğitimde olan 18 – 24 yaş arası kadınların oranının en yüksek olduğu ülke konumundadır. 2016-2018 verilerine göre bu oran yüzde 33.1 ile OECD sıralamasının en altındadır.
OECD ülkeleri içinde ne eğitimde ne istihdamda olan 15-19 yaş aralığındaki gençlerin oranı yüzde 6 iken, bu oran 20-24 yaş arası için yüzde 16’ya, 25-29 yaş arası için de yüzde 18’e kadar artış göstermektedir.
Ücret eşitsizliği oranları dikkate alındığında, çoğu OECD ülkelerinde kadın ve erkek arasındaki ücret farklılıklarının kapanmasının yaklaşık 50 yıl alacağı öngörülmektedir. TÜİK verileri de bu durumu doğrulamaktadır. Eğitim seviyesi arttıkça ücret eşitsizliğinin düşmesi beklenirken, Türkiye’de lise eğitimi seviyesinde cinsiyete dayalı ücret farklılığı yüzde 10’dan, yüksekokul ve üzeri eğitim seviyesi yüzde 22’ye çıkmaktadır. Bu durum, ücret eşitsizliğinin eğitim seviyesi ile açıklanamayacağını, kadın- erkek emeğine atfedilen değerle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı, Türkiye’de Çocuğa Karşı Şiddet Durum Raporu 2017’ye göre;
Çocukların okullarda maruz kaldıkları en önemli şiddet türleri arasında cinsel yönelime ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet yer alıyor. Cinsel sömürü ve istismar durumlarını, kendilerini korumayı ve kendilerine destek sağlayabilecek kişi ve mekanizmaları tanımalarını, bu mekanizmalara erişme yollarını içeren bir cinsellik eğitiminin, gençlerin ve çocukların yaşına ve gelişen kapasitelerine uygun olarak verilmesi gereken bir eğitim olduğu paylaşılmaktadır.
Öğretim programlarında bu çerçevede bir cinsellik/üreme sağlığı eğitimi bulunmamaktadır. Rapor için ele alınan vaka çalışmalarında, öğrencilerin toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kaldığıdurumlarda, okuldaki idareci ve öğretmenlerin söz konusu şiddeti görmezden gelmeyi tercih ettiği de belirtilmektedir.
Tüm bu gericileşen eğitim biçimiyle yaratılmak istenen yaşam tarzı siyasi iktidarın politikalarının bir sonucudur:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkede 2017 yılında gerçekleşen 569 bin 459 resmi evlilikten 23 bin 906’sını 16-17 yaş grubudur.16-17 yaş grubunda bulunan kız çocuklarının sayısı 23 bin 906’dır.
Türkiye’de yoksul kız çocuklarının çocuk yaşta evlenme olasılığı, varlıklı olan yaşıtlarına göre 2,5 kat daha fazladır.
Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu 2017’ye göre; LGBTİ+ bireylere karşı gerçekleşen 117 nefret suçundan 23’ü çocuk yaşta LGBTİ+ bireylere karşı işlendi ve bu 23 nefret suçunun 10’u okul ortamında gerçekleşmiştir (ERG).
Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre Türkiye, kadın-erkek eşitliği konusunda 149 ülke arasında 130’ncu sırada yer aldı. Rapordaki verilere göre kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 108 yıl geçmesi gerekiyor.
Raporda, Türkiye’de kadınların sadece yüzde 50’sinin üniversite eğitimini tamamlayarak standart bir diploma alabildiği açıklandı. Bu oran, OECD’nin ortalamasında ise yüzde 58’dir.
Raporun tamamı için tıklayın.
Sendika.Org