Her kadının katkısına kapıları açık mekanımızın. Hepimizin bu mekan için elinden geldiğince yapabileceği bir şey var. Çünkü ortak bir amacımız var: Bu mekanımızı Dikmen kadın mücadelesinin merkezi haline getirmek
Her kadının katkısına kapıları açık mekanımızın. Hepimizin bu mekan için elinden geldiğince yapabileceği bir şey var. Çünkü ortak bir amacımız var: Bu mekanımızı Dikmen kadın mücadelesinin merkezi haline getirmek
Kadınlar olarak evden çıktığımız andan itibaren işyerinden trafiğe, parklardan oturulacak mekanlara kadar her şeyin kamusal alanın asıl sahibi olduğu düşünülen erkeklere göre kurgulandığını görüyoruz. Kadınların kamusal alanda var olma mücadelesinin kazanılmasının ardından şimdi de kamusal alanın yeniden dizaynı mücadelesini veriyoruz aslında. Yaşadığımız kentlerde sokağımızdan kent meydanlarına bize en yakın alanlardan başlayarak bu dönüşümü sağlamaya çalışıyoruz. Dikmen’de açtığımız Kadın Mekanı da bunun bir örneği. Ankara’nın Dikmen semtinde yaşayan kadınlar, genellikle ücretli bir işte çalışıyor veya emekli. Dikmen, ulaşımın rahat olması nedeniyle üniversite öğrencilerinin de yaşadığı bir semt. Hayatı yoğun bir telaş içinde geçip, işi ile evi arasında hayatını geçirenler nefes almak için bir alan arıyor. Bu da bize bir kadın mekanı açma hayalini kurdurdu. Biz de kadınların mekanını açsak nasıl olur diye düşünerek yola koyulduk.
Kadınların mekanını açmak üzere mahallede ulaşabildiğimiz bütün kadınlarla beş çayında buluştuk. Nasıl bir mekan bizi mutlu eder sorusunun cevabını hep beraber aradık. Dedik ki gün içerisinde çayının, kahvesinin, kekinin, tostunun olduğu bir kafe gibi kullanalım. Aynı zamanda aylık etkinlik programımız olsun, içeriğini isteyenlerle beraber belirleyelim. Kadın olarak kendimizi geliştirebilecek, özgürlük ve eşitlik mücadelemize katkıda bulunabilecek atölyeler yapalım. Sessiz zamanlarımız olsun; kitap okumak isteyen kitabını okusun, ders çalışmak isteyen dersini çalışabilsin. E tabii sadece “erkeklere has” bir mekan sayılan kahvehanelere gidip okey oynayan Trabzonlu kadınlardan ilham alarak bu mekanda kendi kahvemizi de kuralım, dedik.
Kullanabileceğimiz oldukça küçük bir mekanı, el emeğimizle düzenledik. Tablolarımızı, süs eşyalarımızı el emeği atölyesi ile yaptık. Birimiz şekerliği, birimiz oralet kutularını… Madem bu mekan hepimizin olacaktı, harcında da dayanışma olmalıydı: Evinden kahve fincanı getiren de oldu, çeyizindeki masa örtüsünü de. Masalarımızın üzerine numaralar yerine, bize ilham veren kadınların isimlerini yazdık. Böyle böyle her şeyi tamamladık; 24 Kasım’daki açılışımızla hayallerimizi gerçekleştirmeye bir adım daha attık. Aralarında hiçbir statü, etnik köken, mezhep ayrımı yapmaksızın aynı kurdeleyi elbirliğiyle kesti kadınlar. Çünkü bu mekanda eşitliği temel alan kendi kadın hukukumuzu kurmayı amaçlamıştık.
Bu yüzden mekanın düzenlenmesinde olduğu gibi, etkinliklerin ve atölyelerin planlanmasında da kolektif biçimde hareket ediyoruz. Bütün etkinliklerin kararını birlikte alıp, duyurusunu hep birlikte yapıyoruz. Afişleri kendi oturduğu sokağa asıyor her kadın, posta kutularına el ilanları bırakıyor. Bütün telefon listesine mesaj atıyor kimi. Her etkinliğin sunuşunu da farklı bir kadın yapıyor. Daha önce şiir okumayan kadınlar şiir okuyor, çalışırken de daha tecrübeli biri varsa ona yardımcı oluyor.
Her kadının katabileceği bir şey var bu mekanda. Sosyal medyayı iyi kullanan sosyal medya hesabını yönetiyor. Kurabiyeyi güzel yapan kurabiye yapıp getiriyor ikram edelim diye. İyi yazı yazabilen kitap okuma atölyesini yürütüyor.
Ankara’da, Dikmen’de dilden dile geziyor ve büyük bir heyecan yaratıyor mekanımızın varlığı. Demek hepimizin böyle bir mekana ne çok ihtiyacı varmış. Her gelen kadın yeni bir fikirle geliyor, mekanın ve Kadın Savunma Ağı’nın bir parçası oluyor. Kadınların eşit ve özgür bir dünyayı kendi elleriyle kuracakları fikri, somut bir biçime bürünüyor mekan sayesinde. İsteyip de yapamadığımız bir şey olmadığını görünce istediğimiz diğer şeyleri gerçekleştirmek için de yeni adımlar atıyoruz.
Gülten Akın’ı ölüm yıldönümünde şiirleriyle anarak başladık mesela ilk etkinliğimize. Şiirlerinden yola çıkılarak bestelenmiş şarkıları söylerken, ayda bir canlı müzik yapmaya karar verdik, “Kadınlar söylesin, kadınlar dinlesin” diyerek. Artık her ay bir canlı müzik etkinliğimiz var. Geç saatte el emeği atölyesinden çıkarken yaşadığımız tedirginliği hep birlikte üstümüzden atalım deyince birimiz, kendimizi savunmayı öğrenmek için kadın savunma sporu kursu yapmaya karar verdik. Açılıştaki eğlencede şimdi bir “zumba” kursu olsa ne güzel olurdu diye düşündük ve hemen bunu da planladık. Attığımız her adım bize yeni bir atölyenin kapılarını açtı. Bu mekan “Bayanlara değil kadınlara özel” dedik; şimdi “neden” diye soranlar için toplumsal cinsiyet atölyeleri yapacağız.
Her kadının katkısına kapıları açık mekanımızın. Hepimizin bu mekan için elinden geldiğince yapabileceği bir şey var. Çünkü ortak bir amacımız var: Bu mekanımızı Dikmen kadın mücadelesinin merkezi haline getirmek.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.