Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu illerde elde edilecek yerel seçim sonuçları, devletin izlediği politikalar nedeniyle, sadece yerel yönetimlerin değil aynı zamanda Türkiye’nin politik geleceği bakımından da fikir verecektir
Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu illerde elde edilecek yerel seçim sonuçları, devletin izlediği politikalar nedeniyle, sadece yerel yönetimlerin değil aynı zamanda Türkiye’nin politik geleceği bakımından da fikir verecektir
31 Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimler, hem Kürtler ve DBP-HDP hem de AKP ve devlet için son derece önemlidir. Gülen cemaatinin merkezinde olduğu 15 Temmuz 2016 darbe girişimi bahane edilerek, geçmişte darbecilerden ciddi oranda zarar görmüş Kürtlerin politik temsilcilerine karşı başlatılan operasyonlar sonucunda belediyelere fiilen el konuldu. Türkiye’de en yüksek oranlarla seçilen onlarca belediye başkanı görevlerinden alındı ve kayyumlar atandı. Bunun politik anlamı, Kürtlerin iradesini yansıtan ve bir bakıma yerel iktidarlar diyeceğimiz belediyelere karşı bir darbe gerçekleştirildiğidir.
Gülen merkezli darbe girişiminden sonra iktidarı merkezileştirmek ve sisteme muhalif olan bütün güçleri tasfiye etmek için başlatılan politik saldırının en somutlaşmış hali belediyelere doğrudan devletin bürokratlarını atayarak yönetmek olarak karşımıza çıktı. Halk tarafından seçilen yerel yöneticiler sadece görevlerinden alınmadılar, aynı zamanda tutuklanarak cezaevlerine konuldular. Bu nedenle özellikle Kürtlerin yoğunlukta olduğu illerde, yerel seçimlerin sonuçları birçok bakımdan önem kazanıyor. Devlet, kayyum atadığı illerde ve ilçelerde mevcut statükosunu devam ettirmek için elindeki bütün olanakları kullanmaya çalışacaktır. Özellikle belli başlı illerdeki belediyeleri almak için askeri ve polis gücü dahil olmak üzere bütün olanakları kullanacaklardır.
Devlet aklının arka plan örgütleyicilerinin kayyumlara meşruiyet kazandırmak amacıyla geçmişte Kürtlerin politik temsilcileri tarafından yönetilen bazı belediyelerin devleti temsil eden güçlerin eline geçmesi için kapsamlı plan ve projeler hazırladığı biliniyor. En azından kritik olan bazı belediyelerin devlet atına AKP’nin eline geçmesini sağlayarak, yapılan operasyonları ve tutuklanmaları haklı çıkarmaya çalışacaklardır. Bingöl ve Bitlis Belediye Başkanlığı AKP’nin elinde bulunuyor. MHP-AKP ittifakının stratejik arka planında Kars, Iğdır, Ardahan, Siirt gibi illerin belediye başkanlıklarının devlet adına AKP’nin eline geçmesi de vardır. Ayrıca çok zor olacağı bilinmesine rağmen Mardin ve Van gibi il belediyelerinin de devlet olanakları da kullanılarak DBP-HDP’den alınarak AKP’ye verilmesi hedefleniyor. Devletin bu arzusunda başarılı olup olmamasının ötesinde, bu yönde ciddi bir hazırlığın yapıldığı sır değil. Söz konusu edilen illerden bir tanesinde dahi belediye başkanlığını AKP’nin kazanması, önemli bir psikolojik saldırının aracı haline getirilecektir.
Halkın iradesini daha yüksek bir düzeyde ortaya çıkartmak ve zorla ellerinde alınan yerel yönetimlere sahip çıkarak güçlü bir cevap vermek, çok yönlü saldırı politikalarının boşa çıkartılması anlamına gelir. Özellikle haksız yere tutuklanan belediye başkanlarının halkın iradesini yansıttıkları bakımından meşruiyetini bir kez daha tescil eder.
DBP-HDP’nin neler yapması gerektiği sorusuna yanıt aramadan önce illerin genel durumunu incelemekte yarar var.
Tablo-1: 24 Haziran 2018 genel seçiminde Kürtlerin yoğunlukta olduğu (büyükşehirler hariç) 13 ilin oy sayıları.
iller | Toplam oy | Kullanılan | Geçerli | Geçersiz |
ADIYAMAN | 399.766 | 345.098 | 336.384 | 8.714 |
AĞRI | 295.475 | 231.553 | 223.481 | 8.072 |
ARDAHAN | 69.405 | 58.689 | 56.500 | 2.189 |
BATMAN | 342.111 | 292.820 | 283.803 | 9.017 |
BİNGÖL | 180.991 | 146.931 | 140.149 | 6.782 |
BİTLİS | 198.510 | 165.109 | 159.068 | 6.041 |
HAKKÂRİ | 168.258 | 140.095 | 135.387 | 4.708 |
KARS | 181.776 | 147.045 | 142.634 | 4.411 |
IĞDIR | 119.655 | 93.214 | 91.033 | 2.181 |
MUŞ | 228.538 | 188.982 | 182.748 | 6.234 |
SİİRT | 179.764 | 151.008 | 145.819 | 5.189 |
ŞIRNAK | 268.308 | 233.044 | 226.222 | 6.822 |
TUNCELİ | 64.290 | 55.436 | 54.181 | 1.255 |
TOPLAM | 2.696.844 | 2.249.043 | 2.186.444 | 62.599 |
13 ilin toplam seçmen sayısı 2 milyon 696 bin 844 olup oy kullanan seçmen sayısı 2 milyon 249 bin 43’tür. Kullanılmayan oy ise 447 bin 801 civarında olup genel oyların yüzde 16,6’sına tekabül ediyor. 13 ilin seçmen sayısı Türkiye’deki seçmenlerin yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturuyor. Kullanılan oyların ise yüzde 4,5’ini oluşturuyor. Bu listede Adıyaman yaklaşık 400 bin seçmenle ilk sırada yer alıyor. Batman 342 bin seçmenle nüfus yoğunluğu bakımından ikinci sırayı oluşturuyor. Ağrı üçüncü, Şırnak dördüncü, Muş ise beşinci sırada bulunuyor. Tablo-2: : 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde Kürtlerin yoğunlukta olduğu 4 büyükşehirdeki oy sayıları |
||||
iller | Toplam oy | Kullanılan | Geçerli | Geçersiz |
DİYARBAKIR | 1.023.389 | 854.761 | 826.242 | 30.043 |
MARDİN | 470.545 | 395.039 | 384.592 | 10.447 |
URFA | 1.060.815 | 861.647 | 841.213 | 20.434 |
VAN | 637.867 | 528.012 | 510.098 | 17.914 |
TOPLAM | 3.197.616 | 2.639.459 | 2.560.621 | 78.838 |
genel toplam | 5.894.460 | 4.888.502 | 4.747.065 | 141.437 |
Bu dört il hem Kürtlerin politik temsilcileri hem de devlet için oldukça önemlidir. Bu dört ildeki seçmen sayısı yaklaşık 3,2 milyon olup 13 ilin seçmen sayısından çok daha fazladır. Diyarbakır ve Urfa’nın seçmen sayısı 1 milyonu aşmış durumda. Van’ın 637 bin, Mardin’in ise 470 bindir. Bu dört ilin seçmen sayısı Türkiye genelinin yüzde 5,6’sını oluşturuyor. Böylelikle büyükşehirler dâhil olmak üzere 17 ilin seçmen sayısı yaklaşık 5,9 milyon olup Türkiye toplamının yüzde 9,6’sını ve kullanılan oy sayıları veri alındığında ise yüzde 9,8’ini oluşturuyor.
Diyarbakır, Van ve Mardin illerin belediye başkanlıklarında DBP-HDP’li temsilciler vardı ancak bu üç ilin belediye başkanları görevden alınarak kayyum atandı. Her üç ilin belediye başkanları tutuklandı ve daha sonra yalnızca Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk serbest bırakıldı. Buna karşılık Urfa ise AKP tarafından yönetiliyor. Kürtlerin yoğunlukta olduğu büyükşehir belediye başkanlıklarının üçünün DBP/HDP tarafından kazanılması, AKP devletinin bölgesel meşruiyetini sorgulatmaktadır. Aynı şekilde sadece belediye olarak değil halkın politik tercihini yansıtmak bakımından da önemli bir mesaj veriyor. Devletin, bölge halkının iradesiyle kazanılan belediyeleri hedef alan “yasadışı örgütler tarafından yönetiliyor” tezine, 31 Mart 2019 tarihinde ortaya çıkacak sonuçlar ile yanıt verilecektir.
Tablo-3: 24 Haziran 2018 genel seçiminde Kürtlerin yoğunluklu olduğu (büyükşehirler hariç) 13 ilde partilerin oy oranları.
İLLER | HDP | AKP | MHP | CHP | İYİ
Parti |
Saadet Partisi |
ADIYAMAN | 51.641 | 185.691 | 30.882 | 39.947 | 17.856 | 5.547 |
AĞRI GENEL | 142.046 | 62.244 | 5.147 | 5.382 | 3.484 | 1.789 |
AĞRI MERKEZ | 30.884 | 26.081 | 1.830 | 1.485 | 1.480 | 749 |
ARDAHAN GENEL | 13.263 | 20.426 | 3.737 | 14.644 | 2.891 | 560 |
ARDAHANMERKEZ | 6.821 | 6.723 | 1.625 | 4.767 | 1.746 | 152 |
BATMAN GENEL | 180.107 | 67.774 | 2.823 | 3.736 | 3.124 | 8.965 |
BATMAN MERKEZ | 143.795 | 44.490 | 1.535 | 2.487 | 2.323 | 6.358 |
BİNGÖL GENEL | 37.877 | 77.030 | 8.065 | 2.498 | 5.619 | 1.507 |
BİNGÖL MERKEZ | 21.275 | 45.558 | 4.409 | 1.040 | 3.231 | 914 |
BİTLİS GENEL | 68.748 | 70.451 | 6.232 | 3.572 | 5.122 | 1.758 |
BİTLİS MERKEZ | 10.980 | 16.318 | 981 | 1.052 | 1.579 | 420 |
HAKKÂRİ GENEL | 97.171 | 25.540 | 4.760 | 4.027 | 1.633 | 705 |
HAKKÂRİ MERKEZ | 30.197 | 6.263 | 1.510 | 1.487 | 535 | 277 |
KARS GENEL | 41.004 | 52.758 | 10.121 | 20.151 | 10.569 | 958 |
KARS MERKEZ | 16.536 | 17.706 | 4.008 | 11.568 | 6.066 | 376 |
IĞDIR GENEL | 42.127 | 17.732 | 21.871 | 2.138 | 5.330 | 1.835 |
IĞDIR MERKEZ | 29.268 | 11.614 | 16.180 | 1.425 | 4.066 | 842 |
MUŞ GENEL | 101.525 | 57.733 | 6.520 | 3.622 | 7.854 | 1.643 |
MUŞ MERKEZ | 34.099 | 36.660 | 4.869 | 1.435 | 3.730 | 1.092 |
SİİRT GENEL | 75.885 | 55.867 | 4.893 | 2.959 | 2.157 | 1.341 |
SİİRT MERKEZ | 40.314 | 27.695 | 2.672 | 1.721 | 1.127 | 850 |
ŞIRNAK GENEL | 162.556 | 38.502 | 8.704 | 5.018 | 4.273 | 985 |
ŞIRNAK MERKEZ | 21.704 | 10.771 | 3.292 | 1.168 | 1.403 | 277 |
TUNCELİ GENEL | 28.211 | 7.227 | 3.019 | 14.354 | 849 | 165 |
TUNCELİ MERKEZ | 13.782 | 2.244 | 981 | 5.182 | 371 | 58 |
TOPLAM | 1.042.161 | 752. 538 | 116.674 | 159.885 | 70.687 | 27.758 |
13 Kürt ilinin bazılarında dengelerin değişmesi yani belediyelerin el değiştirmesi olasılığı bulunuyor. DBP/HDP’nin bu 14 ildeki oy ortalaması yüzde 47,6, AKP’nin yüzde 34,3, MHP’nin % 5,3, CHP’nin % 7,2, İYİ Parti’nin % 3,2 ve Saadet Partisi % 1,3 olarak gerçekleşmiş.
Bu 13 il, büyükşehir statüsünde olmadığı için il merkez belediye başkanlıkları sadece ilin şehir merkezi oylarıyla seçiliyor. Eğer, büyükşehir belediyeleri gibi oyların tamamı il belediye başkanlığı için kullanılmış olsaydı DBP/HDP 13 ilin 11’ini garantilerdi. Ancak il genelindeki oylar ile şehir merkezindeki oylar arası farklılıklar nedeniyle dengelerin değişme olasılığı olan iller var. AKP Adıyaman ve Bingöl’de hem il genelinde hem de il merkezinde belirgin bir üstünlüğe sahip görünüyor. DBP/HDP’nin ise Batman, Şırnak, Hakkari, Tunceli gibi illerde mutlak bir üstünlüğü var.
AKP için kritik olan iller bulunuyor. Bitlis şehir genelinde AKP ile DBP/HDP oyları birbirine yakın olmakla birlikte il merkezinde AKP’nin belirli bir üstünlüğü bulunuyor. Ancak bu üstünlük aşılabilecek bir boyutta.
Ardahan’da şehir genelinde AKP’nin belirgin bir üstünlüğü bulunuyor. Ancak şehir merkezinde AKP ile HDP oyları birbirine oldukça yakın görünüyor. Burada CHP de önemli bir faktör olarak ön plana çıkıyor.
Muş genelinde DBP/HDP’nin oy oranı yüzde 44,4; buna karşılık AKP’nin oy oranı ise yüzde 25,2 civarındadır. DBP/HDP’nin AKP karşısında belirgin bir üstünlüğü bulunmasına rağmen Muş il merkezinde AKP’nin oyu yüzde 15,7; DBP/HDP’nin oyu ise yüzde 14,9’dur. Küçük bir farkla da olsa AKP, Muş il belediye başkanlığını kazandı. Ancak DBP/HDP’nin Muş il merkezini yeniden kazanma olasılığı oldukça yüksektir. Aynı durum tersten Ağrı için de geçerlidir. Ağrı genelinde DBP/HDP’nin oy oranı yüzde 48,1, AKP’nin ise yüzde 21,0 civarındadır. Buna karşılık Ağrı il merkezinde DBP/HDP 30 bin 884 oy, AKP 26 bin 81 oy almış. Eğer DBP/HDP aday seçiminde hata yaparsa AKP, Ağrı il merkezini kazanma şansını yakalayabilir.
Tablo-4: Büyükşehirlerde partilerin oy oranları
İLLER | HDP | AKP | MHP | CHP | İYİ PARTİ | Saadet Partisi |
DİYARBAKIR | 554.172 | 169.529 | 9.932 | 16.765 | 22.824 | 14.110 |
MARDİN | 233.109 | 113.579 | 9.359 | 10.888 | 3.938 | 3.144 |
URFA | 245.450 | 439.860 | 77.135 | 28.764 | 14.884 | 10.866 |
VAN | 308.795 | 157.542 | 14.744 | 10.872 | 5.963 | 4.010 |
TOPLAM | 1.341.526 | 880.510 | 111.170 | 67.290 | 47.609 | 32.130 |
17 ilin toplamında DBP/HDP’nin oy oranı yaklaşık yüzde 50,2’dir. AKP yüzde 34,3; MHP yüzde 4,7; CHP yüzde 4,7; İYİ Parti yüzde 2,4 ve Saadet Partisi yüzde 1,3 oy almış. HDP dışındaki partilerin toplam oyu yaklaşık yüzde 74 olup DBP/HDP’nin almış olduğu oyların gerisinde bulunuyor.
HDP’nin Diyarbakır’da almış olduğu oy yüzde 67 civarındadır. Buna karşılık AKP yüzde 20,5; MHP yüzde 1,1; CHP yüzde 2,0; İYİ Parti yüzde 2,7; Saadet Partisi yüzde 1,6 ve bağımsızlar yaklaşık yüzde 4,5 oy almış. Mardin’de DBP/HDP yüzde 60,6; AKP yüzde 29,5 oy almış. Van da ise DBP/HDP yüzde 60,5 ve AKP yüzde 30,8 oy almış. Bir başka ifadeyle AKP şahsında devletin bu üç ilde belediye başkanlığını kazanması mümkün görünmüyor. Devlet, seçim yaptırmadan doğrudan bir darbe yaparak belediyelere el koyma kararı almadığı sürece üç büyükşehir belediyesini, bütün partiler birleşse dahi kazanmaları mümkün görünmüyor. Urfa’da ise tersine AKP’nin belirgin bir üstünlüğü bulunuyor. Urfa’da DBP/HDP yüzde 29,1 buna karşılık AKP ise yüzde 52,2 oy almış görünüyor. MHP’nin Urfa’da yüzde 9,1 civarında bir oy almış olması, bu ilde toplumsal tabanının olmasıyla ilişkili olmayıp, devletin arka plan yönetiminin HDP’nin barajı aşmasına karşılık MHP’nin de barajı aşması için almış olduğu bir kararın sonucudur. Çok yönlü çatışma alanına dönüştürülen Urfa’da MHP’nin bu düzeyde oy olması izlenen stratejik planın bir parçasıdır.
Devletin bütün olanaklarını kullansa da AKP, Diyarbakır, Mardin ve Van’da büyükşehir belediye başkanlığını kazanmasının çok zor olduğunu biliyor ve bu nedenle daha çok bazı ilçeleri almaya çalışacaktır. Buna paralel olarak DBP/HDP ise Urfa’da hem oyunu arttırmak hem de ilçe belediyeleri almak için bir taktik izleyecektir.
Yukarıda 24 Haziran 2018 genel seçimini baz alarak sunduğumuz istatistiki veriler, yerellerde belediye seçim sonuçlarını tek başına belirlemez ama somut bir değerlendirme yapmamıza yardımcı olur.
Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu illerde elde edilecek yerel seçim sonuçları, devletin izlediği politikalar nedeniyle, sadece yerel yönetimlerin değil aynı zamanda Türkiye’nin politik geleceği bakımından da bize bir fikir verecektir.
Devlet, bütün gücünü ve olanaklarını kullanarak HDP’nin hem elde ettiği belediye sayısını düşürmeye hem de oy oranlarını aşağıya doğru çekmeye çalışacaktır. Öncelikli olarak seçim süreci yaklaştıkça DBP/HDP il ve ilçe yönetimlerine yönelik operasyonlar artacak ve çalışmayı kilitlemek için her olanak değerlendirilecektir. Ayrıca halk üzerindeki psikolojik baskıyı yoğunlaştırarak oy kullanmasını engellemeye çalışacaklardır. Bir başka önemli nokta da adayların gözaltına alınması, tutuklanması gibi planlar yoğunluklu olarak kullanacaktır. Bölgede fiilen uygulanan olağanüstü hal çok daha yoğunluklu olarak uygulanacak ve parti, aday ve seçmenin aktif kesimi kriminalize edilerek çalışmalar fiilen işlevsiz hale getirilecektir. Böylelikle DBP/HDP’nin etkili olduğu yerlerde seçimler, yerel yönetimlere hangi temsilcilerin geçeceğinin belirlendiği oylamalar olmaktan çıkıp devletin politik stratejisinin uygulanması için kullanılacaktır. Özellikle MHP-AKP ittifakı bu sürecin önemli bir halkası olarak işlev görecektir. MHP sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’den aday göstermemekle kalmayacak aynı zamanda Kürt illerinde de AKP’yi çok aktif olarak destekleyecektir. Hatta Kars, Ardahan ve Iğdır’da MHP-AKP ittifakı resmileştirilecektir.
Öncelikli olarak vurgulamak gerekir ki, DBP/HDP’nin ve öncülleri de hesaba katıldığında, 20 yılı aşan bir belediyecilik deneyimi var. 20 yıldan fazladır, Kürt hareketinden politik temsilciler fiilen yerel iktidar gücü oldular. Akla şu soru geliyor, 20 yılı aşan bir süreçte yerel iktidar olan Kürt politik güçleri, somut denetlenebilir ve örnek gösterilebilecek mevcut belediyelerden niteliksel farklılığı olan bir belediyecilik modeli yaratabildiler mi? Ne yazık ki bu soruya olumlu yanıt vermek oldukça zor. Kürt politik güçlerinin yönettiği belediyelerde, Kürtçe tabelaların bulunması dışında, halkı kapsayan ve onların ekonomik, sosyal, kültürel ve zihinsel yaşamında değişim yaratan bir belediyecilik anlayışı geliştirilmedi. DBP/HDP ve öncülleri, sistemin belediyecilik anlayışında kopamadılar, bir bakıma onların küçük çapta solda bir versiyonu oldular. Kürt hareketi kökenli partilerin yönettiği belediyelerde, sistemin diğer partileri gibi rant kavgaları olmadı, doğa katledilmedi, imar planları hazırlanırken ekolojik dengeler önemsendi. Toplumun alt katmanlarına yönelik hizmette ciddiye alınabilir bir kısım adımlar atıldı. Ancak alternatif bir model yaratılamadı. Bir başka yazının konusu olmakla birlikte, bunun çok yönlü nedenleri üzerinde durmak ve sistemin belediyecilik anlayışının bütünüyle dışında toplumcu belediyecilik anlayışının geliştirilmesi için çalışmak artık kaçınılmazdır. Yani doğrudan halkın yerel yönetimlerde temsil edildiği yerel demokrasinin esas alındığı bir belediyecik anlayışı yaşama geçirilmesi gerekir. Belediye olanaklarının çok yönlü kullanılarak doğrudan halkın hizmetine sunulması ve sosyal-ekonomik-kültürel gelişme alanlarının yaratılması için stratejik projelerin geliştirilmesi zorunlu bir ihtiyaçtır.
20 yıllık deneyim içinde niteliksel dönüşü sağlayacak pratik projelerin geliştirilmesi ve bunun toplumun bütün kesimlerine yansıtılması gerekir. Örneğin belediye ulaşım ücretlerinin sembolik bir rakama indirilmesi, köylere belediye olanaklarıyla ulaşım sağlanması, tarımsal kooperatiflerin kurulması, özellikle kenar semtlerin altyapı sorununun stratejik projelerle çözülmesi, Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyük kentlerde metro-tramvay gibi toplu ulaşım sistemi için projelerin hazırlanıp uygulanması, aynı şekilde belediyelere bağlı bütün politik, sosyal ve mesleki kurumların temsiliyetinin sağlandığı halk meclislerinin kurulması ve bunların doğrudan veya dolaylı söz sahibi olmalarının sağlanması gibi yeniden yapılandırma projelerinin devreye konulmasını gündeme alan bir belediyecilik anlayışının geliştirilmesi niteliksel farkı ortaya koymak bakımından zorunludur. Bir bakıma ‘demokratik özerklik’ modelinin yerel belediyelerde uygulanarak yaşam bulması sağlanarak topluma kabul ettirilmesi önemli ve gereklidir. Yerellerden uygulanma başarısı gösterilmeyen bir modelin sistemi değiştirme aracı olarak sunmak ne inandırıcıdır ne de yaşam bulma şansı olur.
Geçmiş yıllara göre, 17 ilin toplamında DBP/HDP’nin yüzde 6-7 civarında bir oy kaybı yaşadığı görülüyor. Bu durumu sadece devletin çok yönlü baskılarına bağlamak gerçekçi olmaz. DBP-HDP’nin ve öncüllerinin izlemiş olduğu yerel politikaların bu düşüşte ciddi bir etkisi bulunuyor. Bundan sonra da Kürt illerindeki belediye sayısının koruması ve ilçelerle birlikte sayıların arttırılmasının, devletin çok yönlü saldırılarına karşı önemli bir cevap olacağı açıktır. Bu gerçeğin farkında olmak ama aynı zamanda geçmişin hatalarını minimum düzeye indirecek politikaların geliştirilmesine ihtiyaç var.
Ayrıca İstanbul, Konya, Mersin, Adana, İzmir gibi batının önemli kentlerinden bazı ilçe belediyelerinin HDP tarafından alınması, devletin izlediği etkisizleştirme ve tasfiye politikasını bütünüyle işlevsizleştirir. Kürt nüfusunun oldukça yoğun olduğu Erzurum, Elazığ, Malatya, Maraş ve Antep illerinin de ayrıca incelenmesi ve özellikle bazı ilçe belediyelerin kazanılması için özel bir çalışma planı çıkartılması gerekiyor.
Burada belki de en önemli noktalardan biri de aday belirleme yöntemidir. Biçimsel veya sadece belirli çevreler üzerinde aday belirleme yöntemine gidilmemeli, toplumun farklı sosyal katmanlarının görüş ve önerileri mutlaka alınmalıdır. Yerel alanları yönetecek adayların doğrudan halkın iradesini yansıtacak kişilerden olması son derece önemlidir. Bunun için Diyarbakır, Van ve Mardin başta olmak üzere bütün illerde ve ilçelerde halkın tercihleri ve önerileri mutlak olarak dikkate alınmalıdır. İstisnalar dışında dışarıdan atamalar yapılmamalı, bir başka ifadeyle ‘ihraç’ edilmiş belediye başkan adaylarından kaçınılmalıdır. DBP/HDP merkezi atamalar yapsa da, bunların bölge insanı tarafından kabul edilebilir ve mümkünse de, yerleşik insanlarından olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle bölgeyi tanımayanların atanmasının ciddi sorunlar doğurduğu geçmiş yıllarda görüldü. Ranta karşı olan ve bunu bütünüyle engelleyen, belediye olanaklarını bireylere değil toplumun/halkın hizmetine sunan insanların ve zihniyetin tercih edilmesi, başarılı olmanın ilk adımıdır.
Kürt illerinin realitesi dikkate alınarak, kitlesel güce veya oy oranlarına bakılmaksızın ittifakların kurulması oldukça önemlidir. Bunun yerellerde kurulacak ittifak dışında çok daha önemli bir psikolojik ve toplumsal etkisi olacaktır.
31 Mart 2019 seçim sonuçları sadece Diyarbakır’da değil esasen Ankara’da sarsıcı etkiler yaratacaktır. Bu gerçeğin farkında olunarak doğru bir strateji izlenmelidir
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.