Ankara’da TOKİ’de çalışan ve hak edişlerini alamayan alt işveren ve inşaat işçilerinin başlattıkları nöbet sürüyor. Sendika.Org’a konuşan işçiler yüklenici firma tarafından tehdit edildiklerini belirtti
Ankara’da TOKİ inşaatında çalışan ve hak edişlerini alamayan alt işveren ve inşaat işçilerinin başlattıkları nöbet sürüyor. Sendika.Org’a konuşan işçiler yüklenici firma tarafından tehdit edildiklerini belirtti
Ankara’nın Mamak ilçesinde Gülseren Mahallesi’nde 2013 yılında TOKİ konutları Kaldırımoğlu inşaatın çalışmalarına başladı. Yüklenici firma Kaldırımoğlu batınca ise mafyatik ilişkileriyle de bilinen Gökhan Saral’ın şirketi olan Çınar Altyapı ve Üstyapı İnşaat A.Ş. & Etken Gayrimenkul Yatırım İnşaat Sanati ve İnşaat Sanayi Limited Şirketi İş Ortaklığı ikmal ihalesini aldı. 2015’te bitmesi gereken konutlar ise bugüne kadar hâlâ bitmiş değil.
Geçtiğimiz günlerde ise konutların ince işçiliğini yapan alt işverenler TOKİ konutları önünde hak edişlerinin ödenmediği gerekçesiyle nöbete başladı.
Sendika.Org’a konuşan alt işverenlerden Kerem Özkaya, kendileriyle beraber yedi alt işverene temlik verildiğini fakat diğer altı işverenin Saral’ın tehditlerinden korktuğunu, sadece kendilerinin nöbette olduğunu belirtti. Özkaya, her ay maaşlarının asgari kısmının bankaya yatırıldığını geriye kalanın ise yüklenici firma tarafından çek ve senet olarak verildiğini fakat bu çek ve senetlerinse karşılıksız çıktığını belirtti. Kerem şunları söyledi:
500’e yakın işçi var, korkudan kimse gelip de direnmiyor, kimse ses çıkarmıyor. Kendi canımızdan vazgeçerek bütün o tehditlere aldırmayarak burada direnmeye devam ediyoruz. Bir şey istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı versinler biz çıkıp gideceğiz. Alacağımız 1 milyon TL’ydi, 350 bin TL’sinden vazgeçtik. Temlik verildi. 650 bin TL artı çek-senetlerimiz var. Biz bunların ödenmesini istiyoruz.
Nöbetteki alt işverenin bünyesinde bulunan bir diğer işçi Ömer Özkaya ise “2 milyon liralık iş yapmışız TOKİ’de. 1 milyonu verdiler, 1 milyonumuz içeride kaldı. Bu da minimuma indirdiğimiz haliyle. Bize ekstradan bir sürü iş yaptırdılar, fazla mesai yaptırdılar. Bunları saysak zaten 1,5-2 milyonu geçer zaten” dedi.
2017’de çalışmaya başladıklarını belirten Kerem, ilk 1 sene boyunca sigortalarının düzensiz de olsa yatırıldığını belirtirken Kerem’in ortağı Erdal ise yatırılan sigortalardaki düzensizliği şu sözlerle ifade etti:
“Adamlar diyor ki ‘SSK’lerinizi yatırmayacağım’, bunu devlete söylüyoruz, bildiriyoruz, yetkililere de bildiriyoruz, yok. Ocak’tan itibaren zaten hiç yatırmadılar ama ondan önceki senelerde de 3 gün, 7 gün, 15 gün giriş-çıkışlarla yatırmışlar. Biz gittiğimizde ‘Aa nasıl ya, böyle bir şey olur mu’ diyorlar. Gelin girip bakalım, kimin SSK’si var?”
Kerem, inşaatta çalışan herkesin ücretinin “düz işçi” miktarına göre yatırıldığını, bunun da asgari ücret üzerinden yatırıldığını söyledi ve “Ocak 2018’den bu yana hiç SSK falan yatırılmadı. 3 ay önce TOKİ uzmanı gelip ‘İşe başlayın, ödemeniz gelecek Eylül’ün 5’inde. Hak ediş yapılacak 5’i ile 15’i arasında’ dedi söz verdi. Biz çalıştık yine de gelmedi. Erteleyip durdular. Şu an 24 Kasım ve hiçbir ödeme gelmedi daha” dedi.
Saral’ın alt işverenin iddialarına ilişkin ne dediğini sorduğumuzda Kerem “Adamı zaten göremiyoruz. Hiç buraya geldiği yok. Bir şantiye şefi var işte. Bizi her gördüğünde ‘Pazartesi-salı ödemeleriniz gelecek, yüzde 100’ diyor. O gün geliyor, cumaya atıyor. Cuma geliyor onu da erteliyor. Allah’ın bütün günleri bitmiş. Bizi kandırdılar. Kandırmaktan başka hiçbir şey yapmadılar” yanıtını verdi.
Şantiyede Afgan inşaat işçilerinin de çalıştığını belirten Kerem, “Onların zaten SSK’leri falan da yok. Şantiyenin içinde yatıyorlar” dedi. Polisin “Çevreye zarar veriyorsunuz, burada duramazsınız” diyerek tehdit ettiğini belirten Kerem, “Polisler bize bunu diyeceklerine önce bir içeri girsinler de sigortasız çalıştırılan Afganları görsünler. İçeride 20-30 tane Afgan var. Bizim de öyle. Bizden kimliklerimiz aldılar ‘Sigortanızı yapacağız’ dediler, sigortasız çalıştırdılar” ifadelerini kullandı.
Kerem, 2 yıldır ödenmeyen hak edişleri nedeniyle icra geldiğini ve arabasına el konulduğunu belirtirken, Ömer ise “20 yıldır inşaatlarda çalışarak azar azar kaza kaza biriktirdiğimizi burada bir şey kazanırız diye gelirken onlardan da olduk” dedi.
Kerem, hak edişlerinin ödenmemesinin neden olduğu sıkıntıları ise şöyle ifade etti:
Bundan 15-20 gün önce benim yeğenim üç kere havale getirdi, Ankara Numune Hastanesi’ne götürdüm. Şantiye şefini aradım, ‘Murat bey’ dedim ‘Ya bak benim yeğenim hastanede, cebimde bir çay parası bile yok, bize bir yardımcı olun’ dedim. ‘Tamam bakarız’ dediler, bir kuruş çıkartıp vermediler.
Erdal, şantiyede anjiyo ameliyatı geçermiş bir işçi olduğunu belirterek “Parasızlıktan memleketine dönemediği için şantiyede kalan bir işçi de var. Durumu çok kötü. Kendi imkanlarımızla dolmuşla hastaneye getirip götürüyoruz. Yaşlı başlı adam. Bu üçüncü günü. Şuan memlekete gidecek yol parası yok. Bizde de olmadığı için burada kalıyor” dedi.
Erdal, şantiyedeki işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine ilişkin “Hiçbir şey yoktur. SSK girişi de yoktur. Yatma yeri bile yok. Buradaki dairelerde yatıp kalkıyoruz fakat o da kendi imkanlarımızla. Hiçbir şey yok burada” derken bir diğer işçi ise “Gidecek tuvaletimiz bile yok, insani değerler sıfır” diye konuştu.
Ömer ise “SSK 170’i aradık. Durumları anlattık. ‘Tamam, şikayet dosyanızı oluşturuyoruz’ dediler ama söz konusu devlet olunca kimse bir şey yapmıyor” dedi. Ömer “Burada devlet mafya el ele” dedikten sonra şunları anlattı:
Geçen sene de ödemeler aksıyordu, iki gün grev yaptık. Polis ve jandarmalar geldi. Onlar Gökhan Saral’ın ağzıyla bizi tehdit ettiler. ‘Eğer grevi sonlandırmazsanız hepinizi içeri atacağız, OHAL’den kaynaklı olarak. Ankara eski Emniyet Müdürü benim amcamdır, 48 gün nerede olduğunuzu hiç kimse bilemez. Onun için kendinize yazık etmeyin, olan size olur, devlet de biziz, mafya da biziz’ diye tehdit ediyorlardı. OHAL’den kaynaklı biz de sesimizi gariban olarak kimseye duyuramadık.
Sendika.Org/ Ankara