Kanun kadınların hayatlarındaki erkeğin şiddeti veya şiddet tehdidi karşısında yalnız ve çaresiz olmadıklarını bilmeleri, yeni bir hayat kurmalarının mümkün olabileceğini sağlaması bakımından önemli bir koruma sağlıyor
Bu kanun Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli mekanizmalardan biridir. Kanun kadınların hayatlarındaki erkeğin şiddeti veya şiddet tehdidi karşısında yalnız ve çaresiz olmadıklarını bilmeleri, hayatta kalmaları ve yeni bir hayat kurmalarının mümkün olabileceğini sağlaması bakımından önemli bir koruma sağlıyor
Kadınlar toplumsal cinsiyetin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizliğe karşı demokratik haklar için mücadelede önemli aşamalar kat ettiler. Sosyal, kültürel ve iktisadi kurumlardaki karar mekanizmalarına katılımda, toplumsal anlayışa hâkim olan tabuları yıkıp eşitsizlik sorununu siyasetin uzun vadeli politikaları haline getirdiler. Fakat demokratik haklar konusunda kazanımlar sağlamak kadınların eşit ve özgür bireyler olmasını sağlamada oldukça yetersiz. Bu kazanımlar ancak yasal ve hatta anayasal güvenceye kavuşturulduğu zaman anlam kazanır.
Yakın tarihe kadar elde edilen kazanımlar, ev veya aile dışında, kamusal alandaki haklara ilişkindi. Kadınlar özel alanın politik olduğu vurgusu ile erkek şiddeti, yaşamın her alanındaki tahakküm, her türlü sömürü, çalışma ve toplumsal hayattaki ikincillik, üretim ve doğurganlıktaki çifte yük gibi temel sorunlarla boğuşmaya ve gerek ulusal gerekse uluslararası alanda yasal güvenceler için mücadeleye devam etmektedirler.
Kadına yönelik şiddet ile mücadelede uluslararası alanda sağlanan en önemli kazanım Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir (İstanbul Sözleşmesi). Türkiye’nin ilk ve çekincesiz imzaladığı bu sözleşme, kadına yönelik şiddet ile etkin mücadele edebilmek için şiddeti önleme, şiddet mağdurunu koruma, şiddet uygulayanı soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutarak gerekli cezai yaptırımı sağlama, kadınların güçlendirilmesine yönelik etkili politikalar geliştirme ve uygulamaya koyma kriterleri getirmiştir.
Bu anlamda, İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’de sorunsuz hayata geçirilebilmesi ve uygunluğun sağlanması için 8 Mart 2012 tarihinde 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kabul edilmiştir. 6284 sayılı kanunun uygulanmasındaki güçlükleri ortadan kaldırmak için ise “6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği” çıkarılmıştır. 6284 sayılı kanun, her ne kadar “ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi” adıyla çıkmışsa da, ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadın ve kız çocuklarını koruma kapsamına almaktadır. Mülteci kadınlar ve LGBTİ bireyler de bu kanunun sağladığı korumadan yararlanabilir.
6284 sayılı kanunun sağladığı korumalar
Her şeyden önce, mevcut durumda, bu kanun Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli mekanizmalardan biridir. Kanun kadınların hayatlarındaki erkeğin şiddeti veya şiddet tehdidi karşısında yalnız ve çaresiz olmadıklarını bilmeleri, hayatta kalmaları ve yeni bir hayat kurmalarının mümkün olabileceğini sağlaması bakımından önemli bir koruma sağlıyor.
Bu kanun kapsamında genel olarak iki farklı tedbir kararı düzenlenmiştir. Bunlardan biri mağdura yönelik verilen koruyucu tedbir kararları, ikincisi ise şiddet uygulayana yönelik verilen önleyici tedbir kararlarıdır. Tedbir kararları kanunda belirtilenler ile sınırlı değildir. Hâkim, olaya göre uygun gördüğü başka tedbir veya tedbirlere de hükmedebilir. Genel olarak tedbir kararları alabilmek için delil veya belge aranmaz, durumun vahameti gereği kadının beyanı yeterlidir. Tedbir kararları genel olarak en hızlı ve en kolay ulaşabilecek karakoldan, mülki amirden, hâkimden veya savcıdan talep edilebilir.
Şiddete veya şiddet tehdidine maruz kalanlar için 6284 sayılı kanun ne gibi tedbirler öngörüyor?
Şiddete maruz kalan kadınlar, şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını, eve yaklaşmasının engellenmesini ve evli ise ortak konutun kendisine tahsis edilmesini isteyebilir.
Şiddete maruz kalan kadın, evinde de kendini güvende hissetmiyor ve can güvenliği tehlikesi devam ediyorsa, varsa çocukları ile birlikte uygun barınma yeri sağlanmasını isteyebilir. Şiddete maruz kaldığında, evde veya yakınların evinde kalmak can güvenliği için tehdit oluşturuyorsa bir kadın sığınağında kalmak isteyebilir. Şiddet uygulayanın eşyalarına zarar vermesinin engellenmesini isteyebilir. Kişisel eşyalarını polis refakatinde evden çıkarabilir.
Yine şiddete maruz kalan kadın için can güvenliği tehlikesi varsa, kimlik ve adres bilgilerinin tüm resmi kayıtlarda gizlenmesini isteyebilir. Hatta hayati tehlike durumunda diğer önlemler yetersizse, kimlik bilgilerinin değiştirilmesini isteyebilir. İşe giderken, dışarı çıkarken, can güvenliği sorunu devam ediyorsa polisten güvenlik tedbiri ve refakat isteyebilir. Hayati tehlike durumunda işyerinin değiştirilmesini isteyebilir.
Şiddete maruz kalan kadın, şiddet uygulayanın telefon, mail, sosyal medya veya herhangi bir şekilde kendisine ulaşmasını, hakaret ve tehditlerde bulunmasının engellenmesini isteyebilir. Şiddet uygulayanın silahı varsa -silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevlisi olsa bile- polise teslim etmesini isteyebilir.
Oturulan evin tapusu kadının üzerine kayıtlı değilse, evlilik cüzdanı, nüfus kayıt örneği ve ikametgâh belgesi ile birlikte bağlı bulunulan tapu müdürlüğüne giderek de aile konut şerhi koydurarak ortak evin erkek tarafından satılmasını engelleyebilir.
Şiddet uygulayan evin geçimini sağlayan veya katkıda bulunan kişi ise şiddete maruz kalan kadın tedbir nafakası isteyebilir. Çocuklar varsa ve henüz boşanma davası açılmamışsa, çocukların velayetini geçici olarak isteyebilir, şiddet uygulayanın çocuklarla görüşmesini sınırlandırabilir veya duruma göre bir bütün olarak engelleyebilir.
Şiddet uygulayan alkol, uyuşturucu madde, uyarıcı madde kullanıyorsa, madde etkisi altındayken kadına ve varsa ortak çocuklara yaklaşmasının engellenmesini isteyebilir. Şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali olan kişinin bir sağlık kuruluşundan muayene ve tedavisinin yapılmasını isteyebilir.
Ayrılma ve boşanma durumunda kadınların en çok karşılaştıkları zorluklardan biri de ekonomik sorunlardır. Bu yüzden, kanun şiddete maruz kalanlara, geçici maddi yardım ve çocuklara kreş imkânı da sağlıyor. Koruma kararı devam ettiği süre boyunca, kadın genel sağlık sigortası kapsamında, sağlık hizmetlerinden yararlanabilir, ihtiyacı olan ilaçları da sigorta kapsamında karşılayabilir. Yine bu kanun kapsamında, şiddete maruz kalan kadın ihtiyaç duyduğu psikolojik, meslekî, hukukî destekle beraber sosyal rehberlik ve danışmanlık hizmetini ücretsiz isteyebilir.
Ayrıca boşanma davalarında ve şiddet durumunda uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kesinlikle yasaktır. Şiddet uygulayan erkek şikâyet edildikten sonra, kendisiyle uzlaşma öneriliyorsa buna itiraz etmek gerekir zira bu tür tavsiye ve yönlendirmeler mutlak anlamda yasaktır.
Kanundan rahatsız olanlar
Diğer taraftan 6284 sayılı kanuna saldıranlar ve sınırlanmasını isteyenler sorunu var. Öncellikle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu kanuna karşı muhalefet edenler, karalama kampanyası yürütenler, tedbir sürelerinin kısalmasını isteyenler, şiddete delil veya gerekçe arayarak kadını korumasız bırakmak isteyenler aslında şiddeti sıradanlaştırıyorlar. Halen kadına yönelik şiddeti toplumsal bir sorun olarak görmek istemiyorlar. Bunlar tecavüze uğrayan kadının tecavüzcü ile evlenmesini ve böylece “namusunu temizlemesini” savunan kesimlerdir.
Bu anlamda, toplumun her kesiminden kadınların ve duyarlı erkeklerin, her türlü cinsiyetçi baskı ve tahakküm biçimlerine karşı çıkmaları gerekir. Kısacası toplum tarafından bilinirliği her geçen gün artsa da uygulamadaki önemli eksikliklerine rağmen 6284 sayılı kanun, Türkiye’nin bugünkü koşullarında çok önemli bir kazanımdır. Bu yüzden de siyasi partilerin, sendikaların, kadın örgütlerinin bu kanuna sahip çıkmaları, toplumun her kesiminde bilinirliğini arttırmaları ve uygulamayı takip edecek çalışmalar yürütmeleri elzemdir.
http://sendika62.org/2018/11/yazi-dizisi-feminist-avukatlar-anlatiyor-517623/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.