Ankara’da yaklaşık bir aydır BM Mülteciler Yüksek Komiserliği binası önünde nöbet tutan İranlı Derya, Kadın Savunması’na konuştu: “”Can güvenliğim yok, bana destek olun!”
İran’da ağabeyinden gördüğü şiddetten kaçtı, Türkiye’ye geldi. Şiddet burada da peşini bırakmadı. “Can güvenliğim yok” diyen Derya, Ankara’da yaklaşık bir aydır BM Mülteciler Yüksek Komiserliği binası önünde nöbet tutuyor. Kadın Savunması’na konuşan Derya, kadınlara seslenerek “Bana destek olun” diyor
İran’da ağabeyinden gördüğü şiddet nedeniyle Türkiye’ye kaçan ve burada da fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan Derya, üçüncü bir ülkeye gönderilmek için yaklaşık bir aydır Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Ankara binası önünden nöbet tutuyor.
Kadın Savunması, Derya’yı ziyaret ederek, onu İran’dan buraya getiren şiddet hikâyesini ve burada yaşadıklarını konuştu.
İran’dan Türkiye’ye seni getiren olaylar nedir?
İran’da üniversite okuyordum. Lisansı bitirdim. Ardından gizlice bir sene yüksek lisans yaptım. Ağabeyim öğrenince beni [üniversiteden] zorla çıkardı ve benden yaşça büyük bir adamla evlendirmek istedi. Kabul etmedim ve ağabeyim beni öldürmek istedi. Bunun üzerine İran’dan kaçtım.
İran’dan Türkiye’ye kaçış sürecinde yolda nasıl sıkıntılar yaşadın?
İki kere geldim Türkiye’ye. İlk gelişimde 4-5 gün kaldım. Annem çok üzüldü, ağladı. Bana dedi ki “İran’a dön. Başka bir şehirde gizlice yaşa”. Annem için döndüm. 22 gün İran’da başka bir şehirde kaldım. Beni bulup öldüreceklerdi ve ağabeyim yine öğrendi o şehirde olduğumu. Hemen bir bilet aldım ve yine kaçtım. İran polisi kontrollerde bir şey demedi. Bir mucize gibiydi.
İran’dan Türkiye’ye gelene kadar birçok şey yaşadın. Nereden başladın bu mücadeleye, nasıl yollar denedin?
İki sene iki aydır Türkiye’deyim. En başta Balıkesir’de yaşadım. Orada yaşamak çok zordu. Ev tuttum, işe gittim. 15-16 saat bir restoranda çalışıyordum. Annemle iletişime geçince ağabeyim Balıkesir’de olduğumu öğrendi. Ankara’ya geldim. Bir ay sokakta kaldım. Sonra kadın sığınma evine gittim. Dört ay kadar sığınma evinde kaldım. Bu esnada sığınma evinde bir kızdan şiddet gördüm ve doktor raporu aldım. Zaten hastalanmıştım ve ilaç kullanıyordum. Oradan da çıktım. Bugün tam 25 gün oldu, Birleşmiş Milletler önündeyim. Onlardan beni üçüncü bir ülkeye göndermelerini istedim ancak henüz bir cevap almadım. Üç kere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gittim. AKP’ye gittim dilekçe verdim. Şu an da ağabeyim Türkiye’de olduğumu biliyor. Annemi dövüp yerimi öğrenmeye çalışıyor. Bana “Seni öldüreceğim. Senin katlin vaciptir” diye mesaj attı. Ben çok korkuyorum, çünkü can güvenliğim yok. Şu anda sokakta kalıyorum. Durumum çok çok zor. Hava soğuk, banyo yok, lavabo yok ama bunlardan daha önemlisi can güvenliğim yok.
Derya, günlerdir BM Mülteciler Yüksek Komiserliği önündesin. Taleplerin nedir, isteğin nedir?
Tek bir isteğim var. Başka bir ülkeye gitmek. Beni üçüncü bir ülkeye göndermelerini istiyorum. Benim burada can güvenliğim yok. Yerimi söylemediği için annem de ağabeyimden şiddet görüyor. Türkiye iyi bir yer. Ancak benim için iyi ve güvenli değil. Hangi ülke olduğu önemli değil; ben üçüncü bir ülkeye en hızlı ve en kısa zamanda gitmek istiyorum.
İki yıldır Türkiye’desin. Bu süreçte yaşadığın sıkıntılardan bahseder misin?
İlk Türkiye’ye geldiğimde param yoktu. Birleşmiş Milletler beni Balıkesir’e gönderdi. ASAM beni bir ailenin yanına gönderdi. Çünkü yerim yok, param yok. O aile benden bir şeyler talep etti. Evimizde kalıyorsun karşılığını vermelisin dediler. Bir takım tekliflerde bulundular. Ben de evi terkettim. Çok ucuz ve bakımsız bir eve taşınmak zorunda kaldım. Sobalı bir evdi. Mahalle de güvenli değildi. Eşyam yoktu, parasızdım. Önce bronşit ardından astım oldum. Doktor ilaç yazdı. Param yetmediği için düzenli alamadım. Bir buçuk sene böyle geçti. Sonra ağabeyim orada olduğumu öğrendi.
Bunun üzerine Ankara’ya geldim. Çalıştım, patron paramı vermedi. Kaldığım evden çıkarıldım, bir ay sokakta kaldım. En sonunda sığınma evine gittim. Gittiğimde zaten çok stresli ve hastaydım. Orada kalırken ağabeyimin tehditleri devam etti. Annem sürekli şiddet görüyordu. Psikolojim bozulmuştu. Her şey çok zor geliyordu. Ağabeyimin her an geleceği korkusu hiç eksik olmuyordu. Sürekli bir belirsizlik içinde kaldım. Doktor ilacımın dozajını sürekli arttırdı ve dedi ki “Ortamını değiştirmedikten sonra bu ilaçların sana etkisi olmaz”. Konuştum, şu an ilaç kullanmıyorum. Elbette hala stresliyim ve korkuyorum.
25 gündür BM önündesin. Burada sıkıntılar yaşadığın oluyor mu?
Ben Türk insanlarından çok muhabbet gördüm. Ancak çok yalnızım ve kötü düşünen insanlar da var. “Yalnız başına bir kızın burada ne işi var?”, “Niye İran’dan, ailesinden kaçtı?”, “Belki kötü bir şey yaptı, ailesi onu arıyor” gibi şeyler düşünüyorlar. Bazen kötü laflar duyuyorum. Mesela telefonumu şarj etmek istiyorum ya da lavaboya gideceğim. Bana kötü şekilde bakıyorlar, hakaret ediyorlar. Bu durumlarda gururum kırılıyor, şahsiyetim yaralanıyor. Ancak umutlu olmalıyım. Bundan daha kötü şeyler yaşama ihtimalim de var. Can güvenliğim yok.
Türkiyeli ve İranlı kadınlara ne söylemek istersin?
Şu ana kadar çok düşündüm ‘ne istiyorum’ diye. Benim konuşmalarımı kim duyuyor bilmiyorum. Belki Türk kadınlar, belki İranlı kadınlar, belki tüm dünyadan insanlar… Onlardan rica ediyorum bana destek olun. Beni yalnız bırakmayın. Çünkü bir insan yalnızken çok zor yaşıyor. Kendimi yalnız hissediyorum, çoğu zaman ağlıyorum. Ancak kendime umut oluyorum. Hayat zor ama ‘bekle’ diyorum kendime. Biliyorum bu zorluklar geçecek. Yüzümdeki üzüntüyü göstermeyeceğim. Kimler bunu duyuyor? Kadınlardan rica ediyorum bana destek olsunlar.
Sendika.Org