Türkiye’de milyonlarca mülteci bulunduğunu, bunların arasında cihatçıların da olduğunu belirten Rus vekil Leonid Slutskiy, İdlip konusunun çözülmesi ve mültecilerin evlerine dönmeye başlamasının ardından vize konusunun görüşülebileceğini söyledi
Sendika.Org 9-13 Ekim tarihlerinde Rus haber ajansı Sputnik’in davetiyle Moskova’daydı. Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’ya 12 Ekim’de yapılan ziyarette milletvekilleri İdlip meselesi, Kürtlerin Suriye’deki pozisyonu ve Rusya’ya vizesiz geçişe ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’de milyonlarca mülteci bulunduğunu, bunların arasında cihatçıların da olduğunu belirten Rus vekil Leonid Slutskiy, İdlip konusunun çözülmesi ve mültecilerin evlerine dönmeye başlamasının ardından vize konusunun görüşülebileceğini söyledi
Sendika.Org’un da aralarında bulunduğu, çeşitli basın kuruluşlarından muhabirlerin yer aldığı heyet, 9-13 Ekim tarihlerinde Rus haber ajansı Sputnik’in davetiyle Moskova’daydı. Heyet, 12 Ekim’de Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’yı ziyaret etti ve bazı milletvekilleriyle görüştü. Duma Başkan Yardımcısı Pyotr Tolstoy ile Rus milletvekilleri Leonid Slutskiy ve Sergey Pospelov görüşmede gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Rus milletvekili Leonid Slutskiy, Sendika.Org’dan Vecih Cuzdan’ın “En son İdlip’le ilgili bir açıklamanız oldu ve yıl sonuna kadar buranın temizleneceğini söylediniz. Ancak aynı zamanda geçtiğimiz yıl da Türkiye’nin Suriye’deki varlığının Şam’ın izniyle olmaması nedeniyle Suriye’de ‘küçük Türkiye’ oluşmasından endişe duyduğunuzu belirtmiştiniz. Bugün gelinen noktada sürece ilişkin ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
Bahsettiğiniz tutumum Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgiliydi. Bu harekatı başlatırken Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın tutumunu ve yaklaşımını anlıyoruz. Tabii Türkiye’nin sınırlarının çok yakınlarında, Amerika’nın desteğiyle Türkiye’ye karşı savaşan PYD-YPG güçlerinin olması Türkiye’nin güvenliği ve istikrarı için çok büyük bir tehlike oluşturuyor. Ve biz bunları çok iyi anlıyoruz. Bunu anlasak bile yine harekatla ilgili her noktayı paylaşıyoruz ve kabul ediyoruz gibi bir zorunluluğumuz da yok. Ve tabii ki hepimiz anlıyoruz ki Türk ordusu Suriye’de Şam’ın davetiyle bulunmuyor. Ve Türk ordusu o operasyon sırasında Münbiç’e girip Kürtleri Fırat’ın doğusuna kaydırmaya çalışsaydı binlerce kişi ölürdü. Ama bu durumu artık atlattık. Tarih oldu. İdlip ise gerçeğimiz. Terör örgütlerinin yoğun olarak savaştıkları bir bölgeden bahsediyoruz şu an. Ve son aylarda onlarca mülakat verdik, basından takip edebilirsiniz ve Türkiye’yle yaptığımız işbirliği konusunda çok olumlu değerlendirmelerde bulunuyorum mülakatlarımda.
İdlip’teki duruma ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Slutskiy, Nusra Cephesi’ne en fazla finansmanı Suudilerin sağladığını, ancak son dönemde bunun azaldığını belirterek şunları söyledi:
İdlip’teki durumu da eminim çok yakından takip ediyorsunuzdur. Ahrar’uş Şam, Nusra Cephesi ve daha birçok grup var orada -ki bence Nusra ve müttefikleri en tehlikeli güçlerdir bu bölgede. Çünkü Nusra sonuçta IŞİD gibi değil, daha farklı bir örgüt ve kendi felsefesiyle, propagandasıyla gençlerin beyinlerini yıkıyor. Bu gençleri kendi saflarına kolayca katabilen kanser hücresi gibi bir örgüt Nusra. Tabii örgütün finansmanının Riyad’dan geldiğini çok iyi biliyoruz. Geçtiğimiz yıl Haziran ayında Suudi Arabistan’da veliahdın değiştirilmesinden sonra -ki Muhammed bin Nayif en fazla finansman sağlayan kişiydi Nusra Cephesi’ne- Kral Selman döneminde finansman kısmı kesilme başlandı. Bunu hissediyoruz.
Slutskiy ayrıca, Ankara’nın birçok “muhalif” grupla görüşmeleri sürdürdüğünü, ancak yavaş ilerlemesine rağmen sürecin bozulmaması için fazla yorumdan kaçındıklarını kaydetti:
Ama Nusra Cephesi’ni bu topraklarda kabul etmeyen ve onlara karşı savaşan (muhalif) gruplar da var. Onların büyük bir kısmı güneyden İdlip’e geçti. Tabii Ankara’nın İdlip’teki durumu istikrara kavuşturma konusunda rolü çok büyük şu an. Ankara birçok muhalif grupla görüşmeleri devam ettiriyor. Durum her ne kadar yavaş da ilerlese olumlu yönde gelişiyor. Biz yaptığımız açıklamalarda fazla yorumda bulunmak istemiyoruz. Çünkü bazı konularda çok hassas davranmak gerekiyor ve her şeyi açıklığa kavuşturursak karşı taraftaki görüşmelere katılan insanları tedirgin edebilir ya da tamamen vazgeçmesine neden olabilirsiniz. Dolayısıyla biz onlarla (Ankara) yaptığımız görüşmeler konusunda fazla yorum vermek istemiyoruz. Birtakım olumlu gelişmelerimiz olsa da ben tabii ki tedirgin davranıyorum, hemen olumlu senaryolar kurmak istemiyorum. Ama şunu demiştim; yıl sonuna kadar çok büyük bir kısımda olumlu ilerlemeler olabilir İdlip’te ve bunları bekliyoruz.
İdlip aslında teröristlerin yönettiği son karargah olarak kalmaya devam ediyor ve Türkiyeli arkadaşlarımız, Türk uzmanlarımız da aynı şekilde bizler gibi olumlu düşünüyorlar. Yavaş yavaş gelişmeler müzakereler yoluyla onları ikna etmeye çalışıyoruz ve olumlu adımları görüyoruz. Onlar da her ne kadar tam emin olmasalar da yıl sonuna kadar durumun büyük bir ölçüde sakinleşeceğine inanıyorlar ve bu bölgede büyük bir katliamı, kanlı bir savaşı engellemiş oluruz diye ümit ediyoruz.
İdlip meselesinden sonra da çözülmemiş konuların devam edeceğini belirten Slutskiy, PYD-YPG kontrolündeki Suriye’nin kuzeydoğusu için “yerel sorun” ifadesini kullandı. Slutskiy aynı konuya ilişkin ikinci bir soruya ise Kürtlerin kanton modelinin Suriye için “cazip” olduğunu belirterek şu yanıtı verdi:
Rusya’nın politikası çok hassas dengelerden kuruluyor. Tabii İsviçre modeli aslında Suriye için cazip olabilir. Çünkü biliyorsunuz İsviçre’de bağımsız kantonlar var. Suriye’de de rejimin kontrolünde Kürtler için ayrı kantonlar olması mantıklı olabilir. O zaman Münbiç de Afrin de ayrı bir yer olarak kalabilir. Sanırım bu fikri en azından Rusya yürütmeye çalışır.
Suriye’de sorunun Kürtlerle değil ABD’yle olduğunu vurgulayan Slutskiy, PYD-YPG’yle diyaloğu sürdürdüklerini ancak yine de ABD’yle ilişkileri kesmeleri gerektiğini söyledi:
Sorun aslında Kürtlerle değil, Amerika’yla. Çünkü bu bölgedeki Kürtlere finansman ve silah sağlayan Amerika. Kürtlere karşı Türkiye’nin tutumu ise çok sert. Hatta bazen fazla saldırgan olabiliyor diyebilirim. Türkiye her zaman kendi çıkarları için savaşmaya hazır. El-Bab’a bakalım. Orada 4 bin kişilik bir nüfus vardı. Türkiye şimdi El-Bab’da dört okul kuruyor, üniversite kuruyor ve 70 bin kişilik bir kent oluşturuyor. Ve Türkiye aynı zamanda Kürtlere saldırmaya ve onları sıkıştırmaya devam ediyor. Ama biz farklı bir taraftan bakıyoruz ve bu bölgedeki durumun aslında Suriye’nin geleceği için sürekli istikrarsızlık yaratacak çok tehlikeli bir gerilim noktası olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bu konunun bir an evvel çözülmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Öbür türlü Suriye’de istikrarın sağlanması mümkün olmayacak. Rusya her ne kadar ihtiyatlı davransa da bu konuda -ki biz Kürtlerin üzerine daha fazla gitmemeye çalışıyoruz ve sürekli PYD-YPG’yle, anayasa görüşmelerine katılmaya hazır olan gruplarla diyaloğumuzu devam ettiriyoruz. Mantıklı olan bu ve onlarla görüşmeye devam edeceğiz. Amerika’nın elinde olmamayı, kendi ülkelerinin geleceğini düşünen ve savunan kişileri her zaman diyaloğa davet etme kapısını kapatmayacağız.
Rus milletvekili Slutskiy, Türkiye vatandaşlarının Rusya’ya vizesiz geçişi konusuna ilişkin ise “Milyonlarca mülteci varken vizesiz geçiş zor” dedi. Rusya’nın kendini güvenceye almak zorunda olduğunu belirten Slutskiy, İdlip meselesinin çözülmesi ve mültecilerin ülkelerine dönmeye başlamasının ardından vize konusunun görüşülebileceğini kaydetti.
Slutskiy şunları söyledi:
Rusya Güvenlik Servisi’nin ya da konsolosluk departmanının başkanı olsaydım da ‘Şimdi Türkiye’ye karşı vize rejimini kaldırırdım ve vizesiz geçiş sağlardım’ der miydim? Emin değilim, ben de aynı şeyi yapmazdım. Türkiye’de bulunan mültecilerin büyük bir kısmı Avrupa’ya geçmek için yeni yollar arıyorlar ve Rusya üzerinden de bu yolları deneyecekler, bundan eminiz. Türkiye topraklarında görüşleri çok tehlikeli olan veya psikolojik durumları çok istikrarlı olmayan pek çok Suriyeli mülteci var şu an. Ve gayet doğal olarak Rusya kendini güvenceye almak istiyor. Türkiye milyonlarca mülteciye kendi topraklarında sığınma hakkı vermiş durumda. İdlip konusunun bir an evvel çözüme kavuşturulması ve Türkiye’nin de bu konuda çaba sarf etmesi gerekiyor. Eminim gündemdeki birçok konu yakın zamanda çözülecek ve mülteciler evlerine dönmeye başlayacaklar. O zaman vize dahil birçok konunun çözülmesi için adım atmış oluruz.
Sendika.Org (Cem Solmaz, Vecih Cuzdan)