İstanbul Barosu Genel Kurulu, ilk günkü oturumunu geride bıraktı. Konuşmalar sırasında her yıl olduğu gibi bu yılda protestolar düzenledi
İstanbul Barosu Genel Kurulu, ilk günkü oturumunu geride bıraktı. Konuşmalar sırasında her yıl olduğu gibi bu yılda protestolar düzenledi
İstanbul Barosu Genel Kurulu, bugün (20 Ekim) saat 10.00’da Haliç Kongre Merkezi Haliç Salonu’nda toplandı. İstanbul Barosu’nun iki gün sürecek genel kurulunda 41 bini aşkın üyenin oy kullanması beklenen seçimde 2’si kadın 10 aday yarışıyor.
Sabah saatlerinden itibaren seçimlere giren gruplar, kongre merkezinin farklı yerlerinde açtıkları stantlarda propaganda çalışması yürüttü. Kongre merkezinin girişlerinde ise avukatlar broşür dağıttı.
Seçimlere katılacak isimler şöyle:
Kongre salonunun girişinde kurulan stantta tutuklu 3. havalimanı işçilerinin serbest bırakılması için Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne verilmek üzere imza toplandı. Kongre merkezinin farklı yerlerine tutuklu avukatlar ile öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi’nin fotoğrafları asıldı.
İstanbul Barosu’nun mevcut başkanı Mehmet Durakoğlu da ‘Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’ adına yeniden baro başkanlığına aday. Durakoğlu geride kalan iki yılı ve yeni dönem hedeflerini anlattı. Genel kurulun İstanbul Barosu’nun 140’ıncı yılında yapıldığına dikkat çeken Durakoğlu, “Bugün İstanbul Barosu, meslek örgütü olmanın çok ötesinde ağırlık taşıyan bir kurumsallıktır. İstanbul Barosu, sadece avukatların değil, bütün yurttaşların güvencesi konumuna gelmiştir” dedi.
Aday avukat grupları adına söz alan Av. Ömer Kavali, konuşmasına “Kahrolsun avukatlar” diyerek başladı. Kavili, avukatların mahkemelerde konuşturulmadığını, müvekkilleri ile asker izni olmadan görüştürülmediğini, savcı katibi ile dahi görüşemediklerini anlattı. Yarın yapılacak seçimlerde şehir dışında olacağı için oy kullanamayacağını ifade eden Kavili, “Avukatın yanında yer almayan, sorunlarına sırtını dönen hiçbir başkana saygı duymayacağımı buradan açıklıyorum. Kahrolsun avukatlar” dedi.
Baro Başkan Adayı Fikret İlkiz’in Yönetim Kurulu Adayı Rıza Türmen salonu dolduran avukatlara seslenerek, “Hukuka ve insani değerlere inanıyorsanız bir hukuk savaşçısı olmalısınız. Burada baronun büyük bir önemi var. Hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının yanında olamayan baroların bir önemi yok demektir. Yargı bağımsızlığı için çalışacak yeni bir düzene ihtiyaç vardır” dedi. Türmen, İlkiz grubunun demokratik, katılımcı bir yönetim vaat ettiğini, yoksulun da zengin gibi hukuk hizmetinden faydalanmasını sağlayacağını ifade etti.
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına önceki dönem baro başkanı olan Av. Ümit Kocasakal söz aldı. Kocasakal avukat problemlerinin ötesinde en önemli sorunun iktidar olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye, damat-kayınpeder rejimi ile yönetiliyor. Zamanı gelince hukuken de siyaseten de hesabı sorulur.” dedi. Kocasakal en önemli meslek sorununun ise hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının ihlali olduğunu söyledi. Kocasakal, “Hayatım boyunca taraf oldum. Hukukun üstünlüğünden, demokrasiden, Atatürk ilkelerinden yana taraf oldum. Çok adaylı seçime gidiyoruz. Bunun yaratabileceği sorunları zikretmem sorumluluğum. Fikri harekete dayanmayan bölünmeler ciddi sonuçları olabilir.
ÖDAV grubu adına konuşan Av. Özden Özdemir, sözlerine Kocasakal’ı eleştirerek başladı:
Ümit hoca yine geldi, sesini yükseltti. Burada kürsüde yükseltmek kolay ancak gelin sokakta sesinizi yükseltin, hiçbir zaman sokakta yükselmediniz.
Avukatlık mesleğinin eşi benzeri görülmemiş bir baskı altında olduğuna değinen Özdemir, “Yalnızca siyasi iktidar değil sermaye tarafından da baskılanıyor avukatlık mesleği. Önce İlke grubu baronun gücünün farkında değildir. Biz bu gücün farkındayız, suskunluğu değiştirmek için adayız” dedi.
Baronun faaliyet raporunu eleştiren Özdemir konuşmasını şöyle sonlandırdı:
Faaliyet raporu, paneller, suya sabuna dokunmayan basın açıklamaları ve sonuçlanmayan davalar açıldığını gösteriyor. Barolar sistemin temsilcisi değil hak arayanların sesi olmalıdır. Havalimanı işçilerinin gözaltında ve hakimlik işlemlerinde baro yoktu. Çevre felaketlerinde yok. Siyasal iktidar yargı kararlarını tanımıyor, kararını beğenmediği yargıçları değiştiriyor, yargı eliyle toplumu dizayn ediyor, bununla mücadele edenler tutuklanıyor. Evet İstanbul Barosu özgürlüğün, laikliğin, savunmanın kalesidir. Ama artık o korunaklı kalelerinizden çıkınız, belki göremiyorsunuz, belki etrafınızdakiler söz söylemiyor sizlere ancak kalenin içinde hapsolmuş haldesiniz. Uzlaşı arayışı ile ses çıkarmayarak, görmezden gelerek, yaşama şansınız kalmamıştır.
Avukat Hareketi adına baro başkanlığına aday olan Av. Başar Yaltı, toplumun hukuka ve yargıya güveninin yok olduğunu, hukukun ve yargının itibarsızlaştırıldığını söyledi. Yaltı, “Türkiye’nin yargı bağımsızlığı sorunu çözülmeden avukatların sorunu çözülemez” dedi.
Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Av. Kaptan Yılmaz, baro yönetiminin 14 yıldır Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu tarafından yönetildiğini hatırlattı. Yılmaz, baronun muhalefet ile birlikte yönetilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Aksi taktirde eleştirdiğiniz siyasi iktidardan farkınız kalmaz” dedi. Yılmaz mevcut yönetimin, avukatların uğradığı saldırılara ve mesleki sorunlarına ilişkin aktif mücadele etmediğini de sözlerine ekledi.
ÖDAV Grubunun Başkan adayı Eren Keskin, hukuk mücadelesinin siyasi mücadeleden ayrı düşünülemeyeceğini söyledi. Keskin, “Hukuku iktidarlar belirler ve bize ‘normal’ olarak sunarlar biz normali değil vicdanı savunuyoruz” dedi. Mahmut Esat Bozkurt’un, “Bu vatanın özbeöz evladı Türktür, her şeye onun hakkı vardır onun dışındakiler hizmetkar olarak vardır” sözünü hatırlatan Keskin, ÖDAV’ın bu anlayışa karşı olduğunu söyledi ve “Biz bu anlayışa karşı olarak etnik, dinsel ve cinsel anlamda eşitlikten yanayız” dedi. Sabah yapılan Divan seçimini de eleştiren Keskin ÖDAV’ın dışlandığını şu sözlerle dile getirdi:
Böyle zamanlarda bizler gibi rejimi tartışan hukukçularla yan yana durmak zor oluyor sanıyorum.
Ümit Kocasakal’ın konuşmasının ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atılmasına ilişkin de eleştiride bulunan Keskin, “Darbeden şikayet edenler askeriz diye slogan attı. Biz asker değil hukukçuyuz. Hukukun erkek egemen, militer bir anlayıştan sıyrılmasını istiyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz” diye konuştu.
Coğrafyanın Türk-İslam sentezi arasına hapsedildiğini ifade eden Keskin, “Biz bu iki anlayış arasından çıkmış üçüncü anlayışı temsil ediyoruz. Bu coğrafyayı yönetenler sivil siyasetten korkuyor. Barış isteyen sivil siyasi kesimler hapse atılmış durumdalar. Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk karıncayı bile incitmeyecek hak savunucusu arkadaşlarım, baro da size sahip çıkmıyor. Ergenekon davalarına sahip çıkan İstanbul Barosu, Selahattin Demirtaş’a, Aysel Tuğluk’a, Osman Kavala’ya, Ahmet Altan’a, Nazlı Ilıcak’a sahip çıkmıyor. Siz resmi ideolojinin yanındasınız” dedi.
Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu’nun Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilmesini hatırlatan Keskin, Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi Başkan Adayı Porf. Dr. Talat Canbolat işaret ederek, “Sayın Canpolat, keşke aday olmasaydınız. Siz meslektaşlarınızı üniversitelerden ihraç eden bir siyasi zihniyetin temsilcisisiniz” dedi.
Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmeni hanesine gönüllü olarak adını yazdırdığı için yazmadığı yazılardan 12 buçuk yol hapis cezası aldığını hatırlatan Keskin, Cumhurbaşkanı’nın avukatları tarafından şikayet edildiği İstanbul Barosu’nun hakkında soruşturma açtığını belirtti.
Cumartesi Anneleri de Keskin’e destek olmak için Haliç Kongre Merkezi’ndeydi. Cumartesi Anneleri’ni selamlayan Keskin, İstanbul Barosu’nun eylemleri yasaklanan kayıp yakınlarına haftalardır randevu vermediğini söyledi. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeleri uygulamamasını eleştiren Keskin, “Hukukçular olarak biz bu hukuksuzlukların ortağıyız. Bu sözleşmeleri imzalaması için siyasi iktidara gerekli baskıyı yapmadık” dedi.
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun Marmara Üniversitesi’nden ihracında imzası bulunan Prof. Dr. Talat Canbolat, konuşması sırasında imzayı savundu. Salonda bulunan avukatların Canpolat’a tepki göstermesi üzerine konuşması yarıda kesilen Canpolat’ın destekçileri tepki gösteren avukatlara saldırdı. Bozkurt işaretleri yapan ve “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganı atan grup konuşma boyunca provokasyonu sürdürdü.
http://sendika62.org/2018/10/ankara-barosu-secimleri-oncesi-adaylar-gunduz-ve-cetin-ile-soylesi-hukuksuzluga-adaletsizlige-karsi-bir-baro-olacak-514113/
Sendika.Org