Tarlaların üzerinde İHA’lar, robotlar, akıllı gözlükler, bağlantılı nesneler geziniyor…
Tarlaların üzerinde İHA’lar, robotlar, akıllı gözlükler, bağlantılı nesneler geziniyor… Yeni teknolojiler tarımı hastalık, verimsizlik, atık, aşırı ilaç ve gübre kullanımı gibi sorunlardan kurtarmaya aday. Tabii toprağı ve emekçiyi tüketen sistemden azade olmak koşuluyla
Teknolojinin hızı kesilmiyor, her geçen gün yeni bir teknoloji uygulamaya giriyor ve hemen hemen tüm sektörleri ilgilendiriyor. Robotların giderek ekonomik ve toplumsal yaşamımıza girmesinden artırılmış gerçeklik, yapay zekâ, 3 boyutlu baskı, sayısal maket-benzetim, bağlantılı nesneler, giderek artan verilerin çözümlenmesi ve kullanılması (özellikle kişisel verilerin pazarlanması ve piyasanın amaçlarına verilmesi), nanoteknoloji ve uygulamaları, mikro uydu, enerji stoklama, biyolojik sentez, biyoteknolojiye kadar binlerce uygulama ve nesne piyasalara sunuluyor.
Yeşil teknolojiden, insanı bağımlı kılacak teknolojiden söz ediliyor. “İnsanı daha da özgürleştirecek” deniliyor, “Özellikle ağır ve yorucu işlerden kurtaracak” deniliyor.
İnsan mı teknolojiye bağımlı olacak yoksa teknoloji mi insana bağımlı olacak? Geleceğin önemli sorusu bu.
Tabii ki tarım sektörü de yeni teknolojilerin dışında kalmıyor.
Daha önceki bir yazımızda[1] tarım sektörünün kurban ve sorumluluk ikilemi içinde kaldığını yazmıştık.
Bu ikilemden kurtulmanın yollarından biri acaba yeni teknolojiler olabilir mi? Tabii tarımı yok eden piyasacı sistem dışında.
Yeni teknolojilere geçmeden tarımda, özellikle yerel düzeyde yapılan uygulamaları dikkate almak gerekir. Bunlar çiftçilerin kooperatifler ya da birliklerde bir araya gelerek, üretkenci tarımın dışında doğaya saygı duyan organik tarım uygulamalarına giderek yer verdiklerini belirtelim.
Yeni teknolojiler pahalı. Bir İHA 10-25 bin avro arası ama giderek fiyatı düşüyor (5 bin avroya satılanlar var). Kullanmak ayrı bir maharet istiyor. Satın almanın ötesinde abonelik (sitelere), bakım, yedek parça, teknik destek gibi konularda da ücret ödemek zorunda. Zaten çiftçi borç içinde. Bir de yeni teknolojiye yatırım yapması zor. Ama yaşamda kalmak, gelirini artırmak ve toprağını kurtarmak adına işe borçlanarak girişiyor.
Paylaşımcı tarım (CoFarming) bu teknolojilerin ortak kullanılması için atılan bir adım. Traktörü, tarlayı, tohumu, yemi, bilgileri ve gerekirse yeni teknolojileri paylaşma. Yakın çevre çiftçileriyle yürütülen işbirliği şimdi sosyal ağlarla uzaktaki çiftçiye kadar ulaşabiliyor.
Yeni teknolojileri 4 bölümde ele almak olanaklı. Bunlar sırasıyla:
– Bilgisayar desteği ya da bilgisayar destekli tarım ve araçları,
– İHA (İnsansız Hava Aracı),
– Robotlar,
– Bağlantılı nesneler.
Bir başka deyişle, öz-kılavuzluk (bilgisayar desteği, tarım araçları), uzaktan bulucu-saptayıcı (İHA), karar yardım araçları (bağlantılı nesneler) olarak da sınıflayabiliriz. Şimdi bunları örneklerle görelim.
Traktör, biçerdöver ve diğer tarım makineleri artık bilgisayar destekli. Uydudan bilgiler alabiliyor ya da çiftçi tarlası ve çiftliğiyle ilgili bilgileri yükleyebiliyor. Makineler kendi işleyeceği, ekeceği, biçeceği tarlayı tanıyor.
Örneğin traktöre yerleştirilen üç boyutlu kamera ile hız/süre/ayar otomatik hale gelerek tarla sürme ya da hasat kolaylaşıyor.
Hava durumu koşulları bilgisayar destekli olarak sürekli çiftçinin elinin altında ve bu koşullara göre önlem alabiliyor.
Bitkilerin büyüme modeli yapılabiliyor. Verilerle donatılmış, iklim koşullarını dikkate alan, gübre, su, tarım ilacı gereksinmesine göre gerçek zamanda gelecekteki hasat hesaplanabiliyor.
Bilgisayar desteği dışında şimdi kullanımı giderek artan bir başka teknoloji ise sabit ya da döner kanatlı İHA. Evet, sadece savaşlarda kullanılmıyor bu araçlar. Ekilen topraklarla ilgili bilgi topladığı kadar uygulamalar da yapıyor. Ekim öncesi ve sonrası ekilecek alanlar üzerinde uçurulan İHA ile alana nerede ne ekileceği, hangi ilacın hangi alana verileceği, gübrenin daha çok nereye verileceği, yabancı otlarla tarlanın daha çok neresinde mücadele edileceği, hangi alanların daha çok sulanacağı, buğdayın klorofil oranı ya da azot ihtiyacı, başaktaki tane miktarı, yapraklardaki böcek miktarı, donun verdiği zarar hesaplanıyor ve bu bilgiler fotoğraflarla destekleniyor. Bilgisayar desteğiyle tüm bu veriler değerlendiriliyor.
Robotlar sadece sanayide ya da günlük yaşamımızda değil tarımda da boy göstermeye başladı. Kötü otları söken robotlar olduğu kadar çapa-robot, (yük, meyve taşıyan) katır-robotlar da var. Akıllı gübreleme sistemiyle sadece tarlanın belirli alanlarına gübre döken robotlar var. Traktör de giderek robotlaşıyor.
Bağlantılı nesneler de çiftçinin işini kolaylaştırıyor. Akıllı gözlük ile tahıl yaprakları inceleniyor, bitkilerdeki bit sayısı saptanıyor. Traktör üzerine yerleştirilen optik alıcı bitkilerin fotosentez zamanını ölçüyor ve gereksinmelerini (su, gübre) saptıyor. Toprağa daldırılan sayısal cetvel ısı, nem, güneşlenme gibi veriler elde ediliyor. Hayvanlara bağlanan GPS’li kolye ile hayvanlar izleniyor. Meralar, otlaklar bağlantılı nesnelerle artık “kapalı alanlar” haline geliyor. Bağlantılı meteoroloji istasyonları ekim öncesi ve sonrası gerekli bilgileri paylaşıyor. Değişik sayısal sondalar saman/silaj içine yerleştirilerek öz-tutuşma/öz-yanma öngörülebiliyor. Fransa’da yılda bu alanda çıkan yangın sayısı 100. Akustik sonda ile tahıl içinde böcek olup olmadığı saptanıyor. Termometrik sondalar da mevcut.
Yeni teknolojiler sayesinde tarımda ekolojik ya da organik girişimler daha çok uygulamaya girebilir. Daha az tarım ilacı, gübre, yakıt kullanılabilir. Verimliliği bugün uygulanan tarım politikaları gibi yıkıma uğramaz. Biyoçeşitlilik artar. Hastalık azalır. Tarım çöpleri azalır. Özellikle çiftçi zamandan kazanır. Bugün için fiyatları yüksek olsa da çiftçinin gelirini artırabilir ve doğaya daha saygılı tarım uygulaması yapabilir.
Tüm bunlar doğru. Ancak…
Burada esas sorunumuza gelelim. Yeni teknolojileri kapitalist sistem kendi kârını artırmak için geliştiriyor ve üretiyor.
Tabii bu teknolojilerle toprağını işleyen çiftçinin piyasaya bağımlılığı giderek artmakta, tabii eğer birleşerek bir çözüm bulamazsa çiftçi.
Her zamanki gibi üretim araçlarının özel mülkiyeti söz konusu.
Son sözü Marx’ a bırakalım:
“Çağdaş tarımda ve kentlerdeki sanayide, üretkenliğin artışı ve emeğin üstün verimi emek gücünün yıkımı ve kaynağının kuruması pahasına satın alınır. Bundan başka, kapitalist tarımın her ilerleyişi sadece emekçiyi sömürme sanatında bir ilerleme değil aynı zamanda toprağı soyup soğana çevirmenin de sanatıdır; verimliliğini artırmada her ilerleme verimliliğinin sürdürülebilir kaynaklarının da yıkımıdır. (…) Kapitalist üretim aynı zamanda tüm zenginliğin çıktığı iki kaynağı tüketerek teknik ve üretim sürecinin bileşenini geliştirir: Toprak ve Emekçi.”
İşte kapitalist tarımın yıkıcı sonuçlarını eğer yeni teknolojilerin mülkiyetini “toprağı çalışanlar” adına denetim altına alabilirsek tarımı ve emekçilerini kurtarabiliriz.
Dipnot:
[1] Tarım sektörü: Hem sorumlu, hem kurban, Sendika.Org, Eylül 2016, http://sendika62.org/2016/09/tarim-sektoru-hem-sorumlu-hem-kurban-ismail-kilinc-374202/
Kaynaklar:
Eric de Riedmatten:les 50 innovations qui vont bouleverser notre vie d’ici 2050, Archipel, 2013.
L’Humanité hors série: Marx, le coup de jeune, 2018.
xerfi.com; bfmtv.com; terre-net.fr; industrie-techno.com; lejdd.fr; ladepeche.fr; lemonde.fr; agriculture-nt.com.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.