Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 241 gündür tutuklu bulunan Berkay Ustabaş’ın duruşması 5 Eylül’de. Berkay Ustabaş, 5 Eylül’deki duruşmasına katılım için çağrıda bulunarak “Benimkisi bir adalet arayışı” dedi
Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 241 gündür tutuklu bulunan Berkay Ustabaş’ın duruşması 5 Eylül’de. Berkay Ustabaş, 5 Eylül’deki duruşmasına katılım için çağrıda bulunarak “Benimkisi bir adalet arayışı” dedi
Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 5 Ocak’tan beri tutuklu bulunan Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş, 5 Eylül’de görülecek davası için basına gönderdiği mektup aracılığıyla çağrıda bulundu ve “Benimkisi bir adalet arayışı, Türkiye’deki adalet arayışının küçük bir parçası” dedi.
Sosyoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi olan Ustabaş, mektubunda tutuklama gerekçesini şu sözlerle aktardı:
Bundan tam beş yıl önce Gezi Direnişi sırasında polisin ZET silahı ile başından vurup ağır yaraladığı ve uzunca bir süre komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren, 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın, iki milyon kişinin katılımıyla gerçekleşen cenazesine katıldığım gerekçesi ile yaklaşık dokuz ay önce tutuklandım. 20 Aralık 2017’de evimin Özel Harekat Polisleri tarafından basılmasının ardından, kendi ayağımla savcılığa giderek ifade verdim. Ancak ifademi alan savcı, kaçma şüphesi ve delil karartma bahanesine sarılarak tutuklanmamı istedi. Ayrıca savcı Sarı, doğrudan bana ve avukatlarıma, ‘Haklı olabilirsiniz ancak biz bir ahdettik ve tutuklayacağız’ ifadelerini kullandı. Savcı, tutuklanmamı ayarladıklarını açıkça beyan etti. Soruyorum; beş yıl önce gerçekleşmiş bir eylemin bütün yanları ortadayken hangi delilin toplanması gerekçesi sunulabilir? Şayet savcının zaman makinesi yoksa geçmişe gidip hangi delili toplayabilir veya evim polis tarafından basılıp aileme kötü muamelede bulunulmuşken kendi ayağımla gittiğim savcılık hangi kaçma şüphesinden bahsedebilir? Ve tabi ki savcı kimlere, neden ve nasıl ahd etmiştir ki böyle keyfi bir beyanda bulunabiliyor?
Önce Metris’e ardından Silivri 9 No’lu Cezaevine götürüldüğünü aktaran Ustabaş, Silivri’de bir aya yakın kaldıktan sonra Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’ne gönderildiğini söyledi.
Ustabaş, İstanbul’da doğup büyümüş, ikamet etmiş ve ailesi de İstanbul’da yaşayan birisi olarak hangi gerekçelerle Kırıkkale’de olduğunu sordu. Ustabaş Kırıkkale’de tutulmasının getirdiği zorlukları da şöyle anlattı:
İşçi emeklisi annemin beni tek bir ziyaretinin masrafı aylık maaşının dörtte birine tekabül ediyor. Sürgün de bir çeşit ceza içinde ceza aracı olarak kullanılmaya çalışılıyor. Bu benimle birlikte ailemi de cezalandırma çabasından başka nedir? Dahası Kırıkale’ye sürgün edildiğim için savunmamı da mahkeme huzurunda yapma imkanım elimden alınıyor. SEGBİS ile savunma yapmam isteniyor. SEGBİS’in savunma hakkımı kısıtlayan bir uygulama olduğu ilk duruşmamda ki örneklerle bir kez daha ortaya çıktı. Duruşma esnasında sesin kesilmesi ile yargılandığım davayı takip dahi edemedim. Sesin kesildiğini ise ancak üç ay sonraki ikinci duruşmada ifade edebildim. Mahkeme salonunda bulunma isteğim ise bir kez daha reddedildi. Küçücük bir ekran, üstelik sık sık ses kesiliyor, göstermelik de olsa buna kim adil bir yargılama diyebilir?
Mahkeme başkanının dosya kapsamında sorduğu en somut sorunun “Evinde neden hep sol görüşte kitap çıktı?” sorusu olduğunu belirten Ustabaş, “Bir insanın evinden, mahkeme başkanının deyimiyle ‘hep sol görüşten kitaplar çıkması’ suç mudur? Bunların hangisi suç? Berkin’in cenazesine katılmak mı, evimden ‘hep sol kitaplar’ çıkmış olması mı? Bunun adına pek çok şey diyebiliriz ama adalet diyemeyeceğimize eminim” dedi.
Tüm bunların aklı ve vicdanı hür kimselerin kabul edebileceği gerçekler olmadığını söyleyen Ustabaş “Benimkisi bir adalet arayışı, Türkiye’deki adalet arayışının küçük bir parçası. Beş yıl önce Berkin’e adalet istediğim için bugün tutukluyum” dedi. Ustabaş mektubunu şu sözlerle sonlandırdı:
Bu topraklar, bu halk; bizler bunu hak etmiyoruz. Mesele benim için bir dava ve bir hakimin hukuksuzlukları değil; bir ülke boyu adaleti savunmak.
Sendika.Org