Saray iktidarı OHAL’i resmiyette kaldırarak vize serbestisi başta olmak üzere AB ile ilişkilerde beyaz bir sayfa açacağını umsa da, OHAL’i süreklileştiren düzenlemeleri inceleyen Avrupalı diplomatların eğilimi hiç de öyle değil
Saray iktidarı OHAL’i resmiyette kaldırarak vize serbestisi başta olmak üzere AB ile ilişkilerde beyaz bir sayfa açacağını umsa da, OHAL’i süreklileştiren düzenlemeleri inceleyen Avrupalı diplomatların eğilimi hiç de öyle değil. Uzmanlar da düzenlemelerin Türkiye’yi ilerletmediğine ve güvenli bir hale dönüştürmediğine dikkat çekerek diyaloğun ilerlemesinin mümkün olmadığını belirtiyor
Saray iktidarı, sermeyenin en geniş kesiminde ve dış yatırımcıda oluşan güvensizlik ortamını gidermek için OHAL’i resmiyette kaldırıp yetkilerini yasalara taşıma taktiğine başvururken, bir yandan da OHAL’i “vizesiz Avrupa” için en büyük engel olarak gören AB ile ilişkilerde yeni ve beyaz bir sayfa açmanın derdine düştü.
Ne var ki kamudan dayanaksız-keyfi ihraçların, valilere kente giriş çıkışlarda arama yetkisi tanınmasının, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sınırlandırılmasının devamı anlamına gelen yasal düzenlemelere ilişkin AB cephesindeki ilk tepkiler olumsuz.
Deutsche Welle’nin haberine göre; düzenlemeleri ve tartışmaları yakından izleyen AB yetkililerinin, gerek Meclis içi gerekse de toplumsal muhalefetin tepkilerine hak verdiği, temel hak ile özgürlükler üzerindeki sınırlamaların devam ettiği yönündeki düşüncelerinin sürdüğü bilgisi kulislere yansıdı.
AB yetkililerinin “OHAL’den sonra gündeme gelecek her düzenlemenin de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun olması gerekiyor” mesajını verdiğini anımsatan Avrupalı diplomatlar, hükümet diyalog çabası içinde olmasına karşın düzenlemelerin bu çabayı zayıflatacak nitelikte görüldüğünü kaydetti.
Aynı diplomatlar, OHAL’i fiilen sürdürmeye yarayacak yasal düzenlemelerin vize serbestisine ilişkin son dönemde ilerleme gösteren diyalogu sekteye uğratabileceğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da aralarında olduğu Dışişleri yetkilileri, OHAL sonrası düzenlemeleri ve dış politika hedeflerini anlatmak için 30-31 Ağustos’ta AB Dönem Başkanı Avusturya’nın ev sahipliğinde Viyana’da düzenlenecek AB toplantısına katılacak.
Ankara yönetiminin, bu zirvede Almanya ve Hollanda ile başlattığı çözüm odaklı diyalog sürecini tüm AB ülkelerine genişletmeye çalışacağı belirtilse de ilişkileri yakından izleyenler o kadar ümitli değil.
Türkiye’nin eski AB Daimi Temsilcisi, emekli büyükelçi Selim Kuneralp OHAL sonrası düzenlemenin AB ile diyaloğu geliştirici nitelikte olmadığına vurgu yaparken, “Düzenleme ne yazık ki Türkiye’yi güvenli ülkeler kategorisine çıkarmıyor” dedi.
Türkiye’den Avrupa’ya tıpkı OHAL sürecindeki gibi iltica başvurularının artacağına dikkat çeken Kuneralp, Avrupa’nın bu başvuruları değerlendirirken “Türkiye güvenli ülke, ülkenizden ayrılmanıza gerek yok” diyemeyeceğini, bu nedenle de ilişkilerde kesintinin süreceğini kaydetti.
Kuneralp, “Evet Almanya’yla, Hollanda’yla başlayan ve devam edecekmiş gibi görünen bir diyalog açılımı var ama bu açılımın somut sonuç vermesi mümkün değil görünüyor. Çünkü ortada OHAL sonrası için getirilmiş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ters düşen bir düzenleme varsa AB diyaloğunun ilerlemesi beklenemez” diye konuştu.
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Nail Alkan da OHAL’i süreklileştiren düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.
Kamuoyunda oluşturulan algının dışında Ankara-AB müzakere sürecinde yeni bir fasıl açılamadığına, çünkü yasalarda temel hak ve özgürlükler konusunda bir düzenleme yapılmadığına, yetmez gibi AB Bakanlığı’nın da kapatıldığına dikkat çeken Alkan, “AB, önümüzdeki yıl da Avrupa Parlamentosu seçimlerine odaklanacak ve Türkiye karşıtı söylemler artacak. Türkiye de ikili diyalog kanallarını açık tutmaya çalışacak” dedi.
Sendika.Org