Sistematik şiddet gördüğü ve en öldürmeye teşebbüs eden Kazım Aydemir’i öldüren Namme Öztürk gerçekleşen duruşmada tahliye edilemedi. Mahkeme heyetinin bir üyesi ise karar muhalefet şerhi koydu
Sistematik şiddet gördüğü ve en öldürmeye teşebbüs eden Kazım Aydemir’i öldüren Namme03 Öztürk gerçekleşen duruşmada tahliye edilemedi. Mahkeme heyetinin bir üyesi ise karar muhalefet şerhi koydu
Namme Öztürk, Temmuz 2016’da eski eşi Kazım Aydemir’i bıçaklayarak öldürmüştü. Öztürk, tutuklandıktan sonra Aydemir’in kendisine evlilikleri boyunca sistematik olarak şiddet uyguladığını, tecavüz ettiğini ve boşandıktan sonra tecavüz etmeye devam ettiğini belirtmişti.
Öztürk’ün yargılandığı davanın duruşması bugün (3 Temmuz) İstanbul’da Anadolu Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. ETHA’da yer alan habere göre mahkeme heyeti, Öztürk ile ilgili olarak İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından 29 Mayıs 2018 tarihinde verilen raporu açıkladı.
Raporda, “tekrarlayan biçimde nitelikli fiziksel, cinsel, psikolojik aile içi şiddet öyküsüyle uyumlu fiziksel travma bulguları ile, maruz kaldığı tüm bu şiddet biçimleri ile uyumlu majör manik depresif, tramva sonrası stres bozukluğu tanımlarının yaşamsal tehlike içermediği; sağlığının ve algılama yeteneğinin basit tıbbi müdahale ile giderilmeyecek şekilde bozulmasına neden olduğu” tespiti yer aldı.
Aydemir’in annesi ise bugünkü duruşmada verdiği ifadede “Oğlum kalp bölgesinden, sol taraftan bıçaklanmıştır. Kapı açıldıktan sonra dışarıdan gelen şahıslar bıçaklamıştır. Huzurdaki sanık bunu tek başına yapamaz” dedi.
Öztürk’ün avukatları ise gördüğü şiddet nedeniyle Öztürk’ün psikolojik destek alması gerektiğini, bunun için de tahliye edilmesini talep etti.
Öztürk, savunmasında ise Aydemir’e iki bıçak darbesi vurduğunu belirterek şunları söyledi:
Maktul 1.87 boyundadır. O tarihte 51 kiloydum. Maktulün sırtında 47 bıçak darbesi vardır. Maktulü benim eğebilmem fiziken mümkün değildir. Düşen silahı alabilmek için eğilmese benim sırtına hamle yapabilmem mümkün değildir. Ben başından beri iki tane bıçak darbesi vurduğumu kabul ediyorum. O esnasa maktul bana ‘Yengelerinin tadına baktım, annenin ve ablanın da tadına bakacağım’ demiştir. Bu cümleyi kuran bir insanın ölebileceğini düşünebiliyor musunuz? Benim ailem ve maktulün ailesi susmaktadır. Ben şu an burada yargılanıyorum ancak herkes mahkemeyi kübrada yargılanacaktır. Maktulün ailesinin bana çok iyiliği dokunmuştur, ancak susmalarını kabul edemiyorum. Herkes her şeyi eleştirebilir, ancak anneme laf ettirmem. Ben sanığı gerçekten öldürmek isteseydim benim hiç mi tanıdığım akrabam yok. Çocuklarımın evde olmamasını ayarlayabilirdim. Büyük çocuğum üniversite sınavına hazırlanmaktadır. Küçük çocuğum orta okula gitmektedir. Derslerinde başarılır. Ben içerideyken ve onlara bakacak kimse yokken uyuşturucu maddenin yaygınlık kazandığı ortamlara yakın arkadaşlık durumlarının arz ettiği tehlikelilik halini mahkemenin gözeterek en azından çocuklarımın menfaatleri noktasında tahliyemin değerlendirilmesini talep ederim. Bir şekilde çocuklarımla olmam sağlansın.
Öztürk’ün tutukluluğunun devam etmesine oy çokluğuyla karar verilirken, mahkeme heyetinden bir üye Öztürk’ün adresinin sabit olduğu, delilleri karartma, kaçma şüphesi olmadığını belirterek tutukluluğun devamına ilişkin kararına şerh koydu. Öztürk’ün bir sonraki duruşması ise 13 Eylül’e ertelendi.
Sendika.Org