Erdoğan, İnce-Akşener-Karamollaoğlu karşısında zorlanırken HDP’ye barajı geçirtmek için birleşen muhalefete de yanıt bulamıyor; “Kandil Operasyonu” ile nefes alabilmeyi umuyor
Erdoğan, İnce-Akşener-Karamollaoğlu karşısında zorlanırken HDP’ye barajı geçirtmek için birleşen muhalefete de yanıt bulamıyor; “Kandil Operasyonu” ile nefes alabilmeyi umuyor
24 Haziran’a kısa bir süre kala muhalefetin etkisini artırdığı, AKP’nin ise başta ekonomi olmak üzere içine düştüğü sıkışıklıktan kurtulamadığı bir sürece girilmiş durumda.
Bu sıkışıklığın 24 Haziran’a kadar sürerek seçimlerin aleyhine sonuçlanacağı bir tabloyu “A, B, C planlarımız var” diyerek karşılamaya çalışan Tayyip Erdoğan’ın ilk hamlesi pek de şaşırtıcı olmadı: Kandil Operasyonu.
İlk işaret fişeği medyadan geldi. Karar’ın asker eskisi yazarı Mete Yarar, 31 Mayıs tarihli makalesinde “Şemdinli’den Kandil’e dikine ve İran sınırını da kapatacak şekilde bir operasyon sürdürülüyor” derken, 2 Haziran’da Habertürk de TSK’nin Kuzey Irak’ta 22 kilometre derinliğe ulaştığını yazdı.
Bu haberleri 2 Haziran’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Kandil’e az kaldı”, Erdoğan’ın 3 Haziran’da Diyarbakır’daki “Sıra oraya da (Kandil’e) gelecek tabii” ile Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın 4 Haziran’daki “Türkiye Kandil’e bundan sonra da girebilir, her an her şeyin olabilir” açıklamaları izledi.
Yine bu süreçte Barzani’nin yayın organı Rudaw da sınırdan 20 kilometre kadar içeri giren TSK’nin, Kandil’e 80 kilometre uzakta bulunduğunu belirterek “Askeri uzmanlar, stratejisini değiştiren PKK’nin daha küçük gruplar halinde hareket etmeye başladığını ve bu yüzden savunma kabiliyetini yitirdiğini ifade ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, İnce-Akşener-Karamollaoğlu karşısında zorlanırken HDP’ye barajı geçirtmek için birleşen muhalefete de yanıt bulamıyor; “Kandil Operasyonu” ile nefes alabilmeyi umuyor. 24 Haziran’a üç hafta kala sıklaştırılan operasyonlarda, önümüzdeki günlerde olası asker kayıpları sonrası Erdoğan’ın meydanlarda “Ey Kılıçdaroğlu, İnce, Akşener, Karamollaoğlu kimin tarafındasınız?” diye çıkışması olası. Arkasından HDP’nin hedef gösterilmesi ve seçim faaliyetlerine yönelik faşist saldırılar vs.
TSK’nin operasyonlarına karşı PKK’nin sınırın her iki tarafında da düşük yoğunluklu bir direniş göstermesinin seçimlerde çatışmalı bir süreci tercih etmemesinden ileri geldiği söylenebilir. Ancak bunun uzun sürmeyebileceğine dair işaretler söz konusu. Birincisi; Hakkari Şemdinli’de 3 Haziran günü PKK’lilerin güdümlü tanksavar roketi ile gerçekleştirdiği saldırıydı. Burada üç asker hayatını kaybederken, ikisi de yaralandı.
İkincisi; KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun çatışmaların tırmanabileceği uyarısında bulunması oldu. Karasu, AKP-MHP ittifakının seçimi kaybetme tehlikesi karşısında saldırıya geçerek oy devşirme hesabı yaptığını belirtse de “Herhalde Kandil’e ellerini kollarını sallayarak girecek değiller. Her yere saldıracağım, diyen bu iktidara karşı her yerde büyük direnişler olur” dedi.
Öte yandan CHP-İyi Parti-Saadet bloğu, AKP’nin bu hamlesini bir seçim operasyonu olarak yorumlasa da tepkisi cılız oldu. CHP’li Özgür Özel’in “16 yıldır Kandil’e gitmeyenler son 16 günde mi gitmeye akıllarına koymuşlar” sözleri bunun yansımasıydı.
Sonuç olarak AKP’nin seçim kampanyası için yürüttüğü herkesin malumu olan bu operasyonla muhalefetteki sağı kendi tarafına çekmesi ve kitleleri ikna etmesi o kadar kolay olmayabilir. Ancak AKP’nin bu savaş atmosferini HDP’yi baraj altında bırakmaya yönelik manevralar için kullanması muhtemeldir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.