ILO tarafından her yıl yapılan Uluslararası Çalışma Konferansı çalışmalarına başladı. İşçi grubunun gündemindeki başlıklardan işyerinde şiddet ve taciz konusu bir hayli önem taşıyor
ILO tarafından her yıl yapılan Uluslararası Çalışma Konferansı çalışmalarına başladı. İşçi grubunun gündemindeki başlıklardan işyerinde şiddet ve taciz konusu bir hayli önem taşıyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından her yıl yapılan Uluslararası Çalışma Konferansı (ILC) 28 Mayıs 2018 tarihinden itibaren çalışmalarına başladı.
İsviçre’nin Cenevre şehrinde yapılan 107. Konferans 8 Haziran 2018 tarihine kadar sürecek. Tıpkı ILO yapısında olduğu gibi konferans da üçlü yapı -hükümet, işveren ve işçi- temsiline dayalı olarak çalışmalarını yapıyor.
Bu dönemdeki toplantılarda Türkiye açısında sorunlu iki ana konu var: Birincisi Türkiye’deki işçi kesiminin temsili diğeri ise Türkiye’nin uygulamaları nedeniyle uzmanlar komitesi raporlarındaki konumu. Bunlarla ilgili gelişmeler medyada yer almaktadır.
Biz bu yazımızda Türkiye gündemine çok girmeyen ve genel olarak uluslararası işçi hareketinin öncelikleri yönünde konferansa odaklanmaya çalışacağız.
Konfederasyonumuz DİSK’in de üyesi olduğu Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) uluslararası çalışma konferansına yönelik hazırlıklarında 4 konuyu öne çıkarmaktadır. Bunlar:
Elbette işçi grubunun önemli bir alanı da Uzmanlar Komitesi raporu üzerinden yapılacak tartışmalar olacaktır.
İşçi grubunun gündemindeki başlıklardan özellikle bizdeki yaygın kullanımıyla işyerinde şiddet ve taciz konusu bir hayli önem taşımaktadır. Öncelikle kısaca bu konunun gündeme gelişine değinelim:
İlk olarak ILO Yönetimi, Kasım 2015 döneminde çalışma dünyasında kadınlara ve erkeklere yönelik şiddet üzerine bir standart düzenlenmesi gereğini belirtmiş ve konunun 2018 yılında toplanacak Uluslararası Çalışma Konferansı’nda tartışılmasına karar vermiştir.
Bu kararla başlayan süreçte üçlü yapın çerçevesinde ülkelerin hükümet, işçi ve işveren temsilcilerine gönderilen anketlerle, çalışma dünyasında şiddete yönelik düzenlemenin çerçevesi, kapsamı, tanımları vb. gibi alanlara ilişkin görüşleri alınmıştır.
ILO’nun standart düzenleme işleyişine uygun olarak “beyaz rapor” ve “sarı rapor”dan sonra, konu konferansta tartışmaya açılacaktır. Yapılan tartışmalar rapor haline getirilecek, yine üçlü yapı temsilcilerinin görüşüne sunulacaktır. Üçlü yapının görüşleri doğrultusunda “mavi rapor” hazırlanacak ve düzenleme taslak olarak 2019 yılında toplanacak konferansa sunularak oylanacaktır.
Konferans, her şeyden önce yukarıda başlıklarıyla anlattığımız ILO standart düzenleme sisteminin kilit konumunda yer almaktadır.
Burada ilk etapta yapılacak düzenlemenin -ILO tanımıyla standart oluşturma- biçimi tartışılacaktır. Bununla birlikte tanımlar, sözleşme veya tavsiye kararı açısından öneriler ele alınacaktır.
Düzenleme bir ILO sözleşmesi (convention) mi olacaktır yoksa bir ILO tavsiye kararı (recommendation) olarak mı kalacaktır?
Aralarındaki farkları kısaca şu şekilde ifade edebiliriz:
Kamuoyuna açıklanan “Çalışma Dünyasında Taciz ve Şiddeti Sonlandırma” başlıklı “sarı rapor”da, ülkelerden gelen yanıtlara bakıldığında işveren temsilcilerinin büyük bölümü bir düzenleme yapılmasından yana değildir. Olacaksa da bunun tavsiye kararı biçiminde olmasından yanadır. İşverenler sözleşme biçiminde bir düzenlemenin yasal belirsizlik ve kabul edilemez riskler taşıdığı görüşünü dile getirmektedir.
Bu konuda hükümetler gelen yanıtların yarıya yakını tavsiye kararını desteklerken, diğer bölümü tavsiye kararıyla desteklenen bir sözleşmeden yana olmuştur. İşverenlere hükümetlerden önemli bir desteklediğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Sözleşme | Tavsiye | Tavsiye ile destekli sözleşme | Diğer | Toplam | |
Hükümetler | 2 | 30 | 48 | 5 | 85 |
İşverenler | 1 | 11 | 4 | 10 | 26 |
İşçiler | 9 | 5 | 164 | 178 | |
12 | 46 | 216 | 15 | 289 |
İşçi temsilcilerinin ise büyük çoğunluğu sözleşme yönünde karar açıklamıştır. Konuyla ilgili olarak ITUC şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
Şiddet ve tacizin kabul edilemeyeceğini ve insana yaraşır bir iş anlayışının karşıtı olduğunu belirsizlik olmadan gösterecek bir sözleşme zorunludur. Bir tavsiye kararı, sözleşmede yer alan ilkelerin nasıl eyleme geçirileceğine dair daha ayrıntılı ve pratik rehberlik sunarak, sözleşmeyi tamamlayabilecektir. (ITUC, 2018)
Düzenlemenin veya standardın biçimi kadar önemli bir başka başlık ise kapsam ve tanımlardır. İşçi grubu kapsam bakımından sadece belirli grup veya işçi kategorilerini tanımlamaktan kaçınılmasını bir gereklilik olarak görmektedir.
Bu anlamda işçi grubu “çalışma dünyası (world of work)” kavramını kabul edilir bulmaktadır. İşveren tarafından sağlanan konaklama, ulaşım araçları, iş seyahatleri, eğitim toplantıları vb. gibi yerleri, kayıtdışı ekonomi dikkate alınarak işyeri sayılabilecek yerlerin de kapsamın içinde olması gerektiği savunulmaktadır.
Ayrıca düzenlemenin taciz ve şiddete yol açabilecek yeni zorluklara ve risklere de yanıt verebilecek bir kapsamda olması istenmektedir.
Kapsamla beraber tanıma ilişkin şu görüşleri savunmaktadır:
ILO Yönetimi tarafından şiddet ve tacizin önlenmesi konusunun gündeme alınmasından itibaren, başta ITUC ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) olmak üzere uluslararası sendikal hareket çeşitli düzeylerde kampanyalar düzenlemiştir. (ETUC, 2018)
Bu kampanyalar süresince, ILO düzenlemesinin/standardının oluşumunda şu talepler öne çıkarılmış ve ulusal hareketlerden destek istenmiştir (ITUC Newsletter, 2018):
2015 yılında başlayan ve belirlenen takvime göre 2019 yılındaki uluslararası çalışma konferansında sonuçlanacak olan tacizi ve şiddeti sonlandırmaya yönelik standart düzenlenmesinde herkese ama öncelikle işçi sınıfına görev düşmektedir.
Önümüzdeki günlerde, konferansta yapılacak tartışmalar kadar, ulusal düzeyde işçi örgütlerinin talepleriyle özellikle hükümetler üzerinde baskı kurması 2019 yılında yapılacak oylamaya kadar olan süreci büyük oranda etkileyecektir.
Sınıf mücadelesi farklı boyutlarda ve araçlarla yapılmaktadır. Bu anlamda haklar ve önlemleri içeren hukuk düzenlemelerinin biçimlendirilmesi de önem kazanmaktadır.
İşyerlerinde yaşanmakta olan -özellikle kadınlara yönelik- taciz ve şiddetin sona erdirilmesine için alınacak önlem ve konulacak kurallar konusunda söz sahibi olmak için mücadele verilmesi de kaçınılmaz olarak önümüzde durmaktadır.
Ulusal düzeyde konfederasyonların, sendikaların başta eğitimler olmak üzere bu alanda işçileri bilgilendirmeleri, talepleriyle hükümetleri etkilemeleri, sürece katkı vermeleri ileriye dönük değerli adımlar olacaktır.
Ülkemizdeki sendikal yapıların işleyişi, yönetim tarzı ve yönetici alışkanlıkları dikkate alındığında, duyarlı ve bilinçli işçilerin önderliği bu konuda da öne çıkmaktadır. Bu gibi düzenlemeler konusunda sendikal hareketin eyleme geçmesi daha çok alttan gelen baskıların sonucu olmaktadır.
Bu nedenle, tek tek işçilerin örgütlenmesi, kadın işçilerden başlayarak adım adım, yukarıda verilen tanım örnekleri içine giren/girmesi gereken tüm grupları örgütlemeleri zorunluluk halini almaktadır.
Şu unutulmamalıdır, haklar ancak mücadeleyle kazanılır. Seyirci kalırsak ya kaybederiz ya da verilenle yetinmez zorunda kalırız. Ki o zaman da koşullar bizim için değil, sermayenin çıkarları için oluşturulmuş olacaktır.
Bunu değiştirmek, bizim ellerimizdedir.
KAYNAKÇA
ETUC. (2018, 05 31). Safe at Home, Safe at Work. www.etuc.org: https://www.etuc.org/en/pressrelease/safe-home-safe-work-briefing-etuc-project#.WhVOcjdrxaQ adresinden alınmıştır
ITUC. (2018, Mayıs 29). International Trade Union Confederation. www.ituc-csi.org: https://www.ituc-csi.org/IMG/pdf/agendaitemv-itucbriefingnoteviolenceandharassmentintheworldofwork.pdf adresinden alınmıştır
ITUC Newsletter. (2018). Stop gender-based violence in the world of work – Support an ILO Convention, Newsletter 2 April 2018. Brüksel: International Trade Union Confederation.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.