Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki 691. oturma eyleminde gözaltında kaybedilen 37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki 691. oturma eyleminde gözaltında kaybedilen 37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, 691. kez evlatlarının akıbetini sordu. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kayıp yakınları “Failler belli kayıplar nerede?” pankartı açarak gözaltında kaybettiklerinin fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı.
Cumartesi Anneleri’nin 691. oturma eylemine çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Cumartesi Anneleri bu haftaki oturma eyleminde 24 yıl önce 7 Haziran 1994’te Hakkari Çukurca’da gözaltına alınan ve kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu.
Açıklamada ilk olarak gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe söz alarak şunları söyledi:
Cumartesi Anneleri olarak sürekli buradayız. Biz adalet istiyoruz dedik ama hiçbir adalet olmadı. Adaletsiz Türkiye’de taşıyoruz çocuklarımızın kemiklerini ve katillerinin yargılanmasını istedik. 17 hükümet değişti hiçbiri adalet sağlanmadı. Biz çocuklarımız için buradayız. Adalet diyerek burada oturmaya devam edeceğiz.
Tepe’nin ardından gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin şöyle konuştu:
23 yıldır burada oturarak kayıplarımızın akıbetini soruyoruz. Çok şey istemiyoruz insanlarımızın katledenlerin ortaya çıkarılıp yargılanmasını istiyoruz. 23 yılda 17 hükümet değişti. Hepsinin döneminde de biz burada oturmaya devam ettik ama kimse sesimizi duymadı. Bizim adalet çığlıklarımıza kulaklarını açmadılar. Haktan, hukuktan adaletten yaşamdan yana olan savunanlar mecliste de dışarı edildiler cezaevlerine atıldılar. İktidara gelenler faillerin bizzat ortaklarıdır, devletin işlediği suçlardır hepsi. Benim bir umudum yoktur. Meclis ne zaman yaşam hakkına saygı duyar o zaman taleplerimiz doğrultusunda hareket edilir. Önümüzdeki seçimde herkesin vicdanını dinleyerek oy vermesini diliyorum.
Bu haftanın basın metnini kayıp yakınlarından Sürgün Taşkaya okudu. Taşkaya açıklamaya şu sözlerle başladı:
Demokratik devletlerde yurttaşlar özgür ve adil seçimler aracılığıyla hükümet politikalarının yönünü belirleme hakkına sahipken, Türkiye’de özgür ve adil koşullarda yapılmayan seçimler oy vermeyle sınırlı kalıyor ve Türkiye demokratikleşemiyor. 691. haftamızı genel seçim öncesinde gerçekleştiriyoruz. “Kayıplarımızı istiyoruz, adalet istiyoruz” diyerek Galatasaray’a çıktığımız 27 Mayıs 1995 tarihinden bu yana Türkiye’de 7 genel seçim yapıldı, 17 hükümet kuruldu. Ancak Türkiye’yi hukuk zeminine, adalet zeminine çekecek politikalar hayata geçirilmedi. Aksine hukuksuzluğu, adaletsizliği derinleştirecek politikalar sonucunda Türkiye, hukuk ve adalet krizine sokuldu.
Konuşmasının devamında iktidara gelenlerin uyguladığı politikalarda onlara oy verenlerin de sorumluluğu olduğunu belirten Taşkaya, seçimlerde herkesi oylarını insan hak ve özgürlüklerinden, adaletten, demokrasiden yana kullanmaya çağırdıklarını belirtti.
Taşkaya sözlerinin devamında Doğan’ın gözaltında kaybediliş sürecini ve ailesinin arayışını şöyle aktardı:
37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan Hakkari/Çukurca’da yaşıyor ve on yılı aşkın süredir Çukurca Lisesi’nde kamu personeli statüsünde hizmetli olarak çalışıyordu. 7 Haziran 1994 tarihinde saat 23.00 sıralarında Özel Harekat Timleri liseye baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü.
Ailesi olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmi makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü. Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucunda Narlı Köyü Biyamen mevkiinde Zap suyu kenarında Mehmet Zeki’nin ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı. Ancak aramalar sonuçsuz kaldı Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı.
Kamu personeli olan Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi. Tanıkların Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap suyuna atıldığı iddiaları karşısında resmi makamlar suskun kaldı. Herhangi bir başvuru olsun ya da olmasın, suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrendiğinde, “işin gerçeğini” araştırmaya başlamakla görevli savcılar sessiz kaldı. Bu güne kadar soruşturma ve kovuşturma mercileri, ceza muhakemesinin “maddi gerçeğe” ulaşma amacına uygun faaliyet göstermedi. 24 yıldır Doğan Ailesi’nin evlatlarının akıbetini öğrenmesi ve adalete ulaşması engellendi.
Doğan ailesi adına Emin Doğan’ın mektubu okudu. Doğan mektubunda şunları ifade etti:
Değerli Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları;
Ben Emin Doğan. 7 Haziran 1994’de gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın kardeşiyim. Ağabeyim Mehmet Zeki Doğan, çukurca lisesinde görevdeyken gece 15 kişilik jitem görevlileri tarafından kaçırıldı.
Sabah olunca ailem emniyete kaymakamlığa haber verdi. Ailemle birlikte çukurca halkı da ağabeyimi aramaya gitti. Okuldan 3 km uzakta ağabeyimin montunu gördüler. Cebinde iki paket sigarası vardı. Beş adım ötesinde de ayakkabısını buldular. Ağabeyimi arayanlar, Çıra’ya bağlı Narlı köyü Zap suyunun kenarında kan izlerini ve boş kovanları görmüşlerdi. Yani o günden bu güne kadar ağabeyimin ne ölüsünü nede dirisine bulamadık. Başvurduğumuz adli mercilerde de bir sonuca ulaşamadık. 24 yıldır ağabeyimi arıyoruz. 24 yıldır adalet bekliyoruz. Ağabeyime ulaşana kadar arayışımız ve bekleyişimiz devam edecek. Galatasaray Meydanı’nda ağabeyim için bir araya gelen herkesi selamlıyoruz.
Doğan’ın mektubunun okunmasının ardından oturma eylemi sonlandırıldı.
Sendika.Org