“Sağ partiler cesaret edemez”; peki “iş garantisi” vaat edecek parti yok mu?

Gazete Duvar yazarı Özlem Albayrak, “iş garantisi” önermesini merkezine alan, “Hem işsizlik ve gelir dağılımının iyileştirilmesi hem de talep yönetiminde istikrarın sağlanması” dediği iktisadi modeli yazdı. Albayrak, “Lüksten ve sosyal yardımların oy kazanma aracı olarak kullanılmasından vazgeçip çalışanları hem ekonomik hem de politik olarak güçlendirecek bir proje olarak iş garantisine sağ, muhafazakar ve milliyetçi partilerin cesaret etmesi beklenmez” dedi

Ekonomi yazarı Ümit Akçay, İyi Parti’nin “4,5 milyon borçlunun borcunu silme” vaadini “AKP’nin borçlandırma temelli neoliberal modelinin sorununa işaret etmesi bakımından anlamlı ama o modeli aşamadığı için sınırlı” olarak nitelemişti.

İYİ PARTİ’NİN ‘BORÇ SİLME’ ÖNERİSİ: NEOLİBERAL MODELİN SORUNUNA İŞARET EDİYOR AMA ONU AŞAMIYOR

Gazete Duvar yazarı Özlem Albayrak da özellikle son yıllarda Post-Keynesyen iktisatçılar tarafından sıklıkla dillendirilen, çalışanların gelirlerini artırıcı ve onları kurumsal-siyasal olarak güçlendirici bir program için “iş garantisi” önerisini tartışmaya açtı.

“Düşük ücrete, işsizliğe, güvencesizliğe çözüm olacak programla desteklenmeli”

Tüketim eğilimi yüksek kesimlerin üretimden aldıkları pay düştükçe kronik talep eksikliği olduğunu ve son 25 yılda bu kronik talep eksikliğinin borçlandırma ile kapatılmaya çalışıldığını belirten Albayrak, Türkiye’deki bu borçlanmanın gelirlerin yüzde 45’ine kadar tırmandığına dikkat çekti.

Akçay’ın borçlandırma vaadine ilişkin değerlendirmelerine destek veren Albayrak, şöyle dedi:

Borçların silinmesi önerisinin, hanelerin ancak borçlanma ile tüketebilmelerine neden olan düşük ücret, işsizlik ve güvencesizlik sorunlarına çözüm olacak ve çalışanları güçlendirecek alternatif bir program ile desteklenmedikçe, kalıcı bir çözümün parçası olması beklenemez.

“İş garantisi” programı ne öneriyor?

Albayrak, ABD’de Bernie Sanders’in programındaki “iş garantisi”ni şöyle aktardı:

Çalışmak isteyen her bireye asgari ücret düzeyinde iş sağlamayı garanti eden bir kamusal sistemden söz ediyoruz. Gelir dağılımı ve yoksullukla mücadele ve kısa vadeli efektif talep yönetimi için önerilen evrensel gelir ve diğer sosyal yardımlardan farklı olarak “iş garantisi” sadece ekonominin daraldığı dönemlerde devreye girecek kısa dönemli bir istikrarlandırıcı olarak ele alınmıyor.

“İş garantisi”, sadece işsizlik, gelir dağılımı ve yoksulluğu değil, uzun dönemli işgücüne katılım seviyesinin düşmesi nedeniyle ortaya çıkacak kayıpları (uzun süre iş bulamayan bireylerin iş aramaktan vazgeçmesi nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kayıp), enflasyonu ve istikrarlı iç talebi ve orta ve uzun dönemli büyümeyi etkileme gücüne sahip bir enstrüman olarak öneriliyor. “İş garantisi”, evrensel gelir gibi araçlardan farklı olarak işsizliğin azaltılmasıyla çalışanların pazarlık güçlerini artıracak, sendikalaşmayı teşvik edecek ve ortalama ücret seviyesini de yükseltecek bir proje olarak öne çıkıyor.

Ayrıca yoksullukla mücadele için kullanılan ve AKP döneminin en önemli özelliklerinden biri olan kamusal yardımların “politik borçlanma” aracı olarak oya tahvil edilme olanağını da sınırlandırıyor. Vurgulamak gerekir ki “iş garantisi”nin çeşitli nedenlerle “iş garantisi” kapsamında yaratılan işlerde çalışmak istemeyen yoksullar için diğer sosyal yardımlarla ya da evrensel gelir ile desteklenmesi gerekiyor. Bu anlamda diğer sosyal hizmet ve yardımların tamamen kaldırılması öngörülmüyor.

Önerinin en önemli potansiyel sonucu finansallaşmanın hanehalklarına uzandığı son 20 yılda borçlanma ile itelenen tüketim talebinin borçlanmaya ihtiyaç duyulmadan istikrarlı biçimde yönetilmesini vaat etmesi. İstikrarlı tüketim talebinin sonraki dönemde üretim kesiminde belirsizlikleri azaltarak artışa neden olacağı ve “iş garantisi” sisteminden yararlanan sayısının zaman içerisinde azalacağı öngörülüyor. Üretimdeki artış gelir ve dolayısıyla da vergi hasılatında artış yaratacağı için finansman sorunu da çok sıkıntı yaratmadan sonraki dönemlerde çözülüyor. Hâlâ “kaynak nereden” diye soracaklara, uygulanan vergi politikalarını ve 2009’dan beri özel kesime verilen teşviklerin, hazine garantili yap-işlet projelerinin, Saray harcamalarının peşine düşmelerini öneriyorum.

Sağ, muhafazakar, milliyetçi partiler cesaret edebilir mi?

“İş garantisi” programının hayata geçirilmesi için iktisadi perspektifin tam istihdam hedefini merkeze koyarak ciddi anlamda değişmesi gerektiğini ifade eden Albayrak, yazısının son bölümünde ise sağ, muhafazakar ve milliyetçi partilerin bu modele neden cesaret edemeyeceğini anlattı:

Buna göre her ekonomi uzun dönemde belli bir “doğal” işsizlik oranına sahiptir ve işsizliği bu oranın altına çekmeye niyetlenen her politika enflasyon yaratacaktır. Merkez Bankası uzmanları Türkiye’nin doğal işsizlik oranını yüzde 9 olarak hesaplamış durumdalar. Böyle bakınca, 15 yıllık AKP döneminin işsizlik konusunda çok başarısız olmadığı, hatta işsizliğin çalışanlar için bir tehdit olarak kullanılmasıyla üretim maliyetlerinin sınırlandırılıp, fiyat istikrarının sağlanmasında gayet işe yaradığını dahi söylemek mümkün. Bu lüksten ve sosyal yardımların oy kazanma aracı olarak kullanılmasından vazgeçip, çalışanları hem ekonomik hem de politik olarak güçlendirecek bir proje olarak iş garantisine sağ, muhafazakar ve milliyetçi partilerin cesaret etmesi beklenmez.

Yazının Gazete Duvar’daki özgün hali için tıklayın.

Sendika.Org

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur